Pandemi nedeniyle Mart ayından beridir ara verilen ilk, orta, lise ve dengi okullarda yüz yüze eğitim sınırlı da olsa 12 Ekim tarihi itibariyle başlamış oldu.

Sınıflar ise bu yıl sınava girecek ortaokul 8.sınıf öğrencileri ile lise ve dengi okullar 12.sınıf öğrencileri.

Ancak bakanlık veli iznini şart koştuğu için öğrencilerin yüz yüze eğitimde devam mecburiyeti yok.

 Veli izni olmayanlar devamsız sayılmayacak, derslere online üzerinden dışarıda devam edebilecekler.

Ancak yetkililerden edindiğimiz bilgiye göre çoğunluk tercihini okula  devam yana kullanmış.

Az miktarda katılamayanlarsa ya diyabet, kalp, böbrek yetmezliği gibi hastalığı olanlar ya da olası virüs bulaştırmasından korkulan evde risk grubunda bir hastanın varlığı…

Yüz yüze eğitime katılanlar için sınıflar ikiye bölünmüş, bir yarısı pazartesi ve salı günleri diğer yarısı da perşembe ve cuma günleri okulda oluyor.

Okulda olmayan gruplar boş günlerinde dersleri online üzerinden, uzaktan takip etmek zorundalar.

Her bir ders süresi ise 30 dakika, ilk ders 8,30 da başlıyor ve aralıksız  14.00’de bitiyor.

Çarşamba günleri ise sınıfların dezenfekte edilmesi için ders yapılmıyor.

Uygulanan bu sistemin gerek öğrenci gerek öğretmen açısından verimliliği konusunu öğretmenlerle konuştuk.

Öğretmenler derslerin 30 dakika olmasını öğrencilerin sıkılmaması yönüyle yerinde olduğu görüşündeler.

Eski sistemde dersin 10 dakikası yoklama yapmakla geçerdi veya bazı öğrenciler dersi kaynatmanın yollarını arardı.

Yeni sistemde yoklama 3 dakikada alınıyor o bakımdan ders süresinin 30 dakikaya inmesinden öğrencinin bir kaybı söz konusu değil.

Öğretmenler 30 dakikalık dersin eskiye oranla öğrenciyi derse daha fazla motive ettiği inancındalar.

Öğretmenler bu kanıya hem öğrencilerin derse ilgilerinden hem de ders değerlendirmesi yaptıklarında onlardan gelen tepki sonucu varmışlar.

Öğretmenlerin söylediği bu sistemde dersleri çok iyi takip eden bir öğrencinin başka kaynaklara ihtiyaç duymadan sınav kazanabileceği yönde.

Yönetici ve öğretmenlerin ortak gözlemine göre ise aralarındaki ilişkilerde öğrenciler maske, mesafe ve temizlik kuralına uymada son derece titiz.

Yetkililerin bir başka ifadesi ise Aydın’da hafta başında yüz yüze eğitime başlayan sadece ortaokul 8.sınıf ve lise ve dengi okulların 12.sınıfları değil.

Öğretmeni yeterli örenci sayıları fiziki mesafe kuralını uygulamaya elverişli mahalle okulları da bu hafta başından itibaren eğitim, öğretime başladılar.

Ayrıca Aydın’da öğrenciler EBA’ ya erişimde büyük çaplı bir sıkıntı yaşamıyor.

Nedeni ise Aydın genelinde ders günleri 09-18.00 saatleri arası açık 267 EBA Destek Noktası’nın varlığıdır.

İnternet alt yapısı olmayan yerlerdeki öğrencilerin bu destek noktalarına ulaşımı Milli Eğitim Müdürlüğünün kaymakamlıklarla ve belediyelerle işbirliği sayesinde gerçekleşiyor.

Yetkililerden Aydın’ın her kademe okulunda diğer sınıfların da yüz yüze eğitim öğretime hazır olduğunu öğreniyoruz.

***

Konu Milli Eğitim olunca bir zamanlar eğitim ve öğretimde başarılı iller sıralamasında ilk 10’da adı geçen ancak bir ara il müdürü olma özelliği taşımayan müdürlerin atandığı yer haline gelen ve eğitimi dibe vuran Aydın’da göreve geldikten sonra eğitimi tekrar o eski başarılı günlerine kavuşturacağı ümidi uyandıran Milli Eğitim Müdürü Seyfullah Okumuş ve ekibinden söz etmemek haksızlık olur.

Öğretmen ve milli eğitim teşkilatını diğer devlet görevlilerinden ve kurumlarından ayıran birinci özellik bu yapının oldukça kırılganlığıdır.

Öğretmen yöneticisine, yönetici de bir üstüne güvenmezse bu teşkilatta başarıdan söz edilemez.

Sizin anlayacağınız Milli Eğitim en küçüğünden en büyük birimine kadar güven üzerine kurulu bir takım oyunudur.

Beşeri sermaye dediğimiz öğretmen yöneticisine duyduğu inançla görevine sarılmazsa insan gücü nitelik kazanarak sosyal sermayeye dönüşmez.

Seyfullah Okumuş yönetici ve öğretmenler arasında sendika ayrımı yapmaksızın eşit yaklaşımıyla her düşünceden ve sendikadan öğretmenin müdürü olduğunu kapısını herkese açık tutarak eylemiyle de kanıtlamış oldu.

İdarecilerle yaptığı 5-6 kişilik sorun tespit ve çözüm toplantılarında ve her fırsatta ziyaret ettiği okullarda ulaşabildiği öğretmenlere karşı tutum ve davranışlarında ayrıca yönetici ve öğretmenlere yazdığı mektuplarda bu iyi niyetli yaklaşımı görmek mümkün.

Seyfullah Okumuş aynı yaklaşımı Okul Aile Birliği üyeleriyle düzenlediği “Okul Aile Birlikleri Buluşması” toplantılarıyla öğrenci velilerine de gösterdi.

Sonuç olarak Seyfullah Okumuş yöneticisinden öğretmenine, velisinden öğrencisine, memurundan yardımcı hizmetler sınıfına kadar Aydın eğitim camiasının Milli Eğitim Müdürü olduğunu göstermeyi başardı..

Her kesime güven veren onun bu dokunuşları meyvesini geçen yıl vermeye başladı.

2009’dan bu yana birincilik yüzü görmeyen Aydın 2019-2020 öğretim yılı üniversiteye giriş sınavlarında(YKS) Halit Oğuz Serçe sayesinde Temel Yeterlilik Testi (TYT) Türkiye Birinciliği elde etti.

Eşit Ağırlıkta da Türkiye İkincisi oldu ayrıca ilk bine 49 öğrenci sokmayı başardı.

Elde edilen bu başarılar Aydın’da milli eğitimin o eski günlerine dönmekte olduğu ümidine yol açtı.