Temmuz 2025 enflasyon verileri açıklandı. TÜİK’e göre yıllık enflasyon %35,05. ENAG ise bu oranı %68,68 olarak duyurdu.

Aradaki fark dikkatleri üzerine çekti, ancak asıl dikkat çeken nokta sokaktaki tablo.

Market raflarındaki fiyatlar, kira bedelleri, servis ve eğitim ücretleri; ne yazık ki TÜİK verilerini desteklemiyor.

Enflasyon en çok temel ihtiyaçları etkiledi

Açıklanan verilere göre en fazla fiyat artışı; eğitim, konut, ulaşım ve gıda gibi temel ihtiyaçlarda yaşandı.

Bu kalemler sadece istatistik değil, her hanenin günlük hayatını doğrudan etkileyen başlıklar.

Bu da vatandaşın yaşam standartlarını ve sofrasını da etkilediğinin göstergesi.

SSK ve Bağ-Kur emeklileri %16,67; memur ve memur emeklileri %15,56 oranında zam aldı.

Ancak bu oranlar ne açıklanan enflasyonu karşılıyor ne de vatandaşın yaşadığı hayat pahalılığına çözüm oluyor. Maaşlar, cebe girmeden misliyle geri gidiyor.

Alım gücü her geçen gün daha da azalıyor

Vatandaş artık temel ihtiyaçlarını karşılarken bile hesap yapmak zorunda kalıyor.

Market poşetleri hafifliyor, faturalar kabarıyor, Artan fiyatlarla maaş dengeleri kurulmadıkça ve enflasyon kontrol altına alınmadıkça; çalışan ve emekliler rahat edecek gibi görünmüyor.

Emekli maaşları en az asgari ücret kadar olmalı

Belirenen bu maaşlarla özellikle emekli vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri oldukça zor görünüyor.

Türk-İş’in açıkladığı rakamlara göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı; 25.092₺ olarak belirtilirken, yapılan %16.67 oranında zamla birlikte en düşük emekli maaşı 16.880,98₺ olmuştur.

Emeklilerin refahı için maaşlarında düzeltme ve güncelleme yapılarak en az asgari ücrete eşitlenmeli.

Bağımsız ve objektif bir gelir politikası izlenmeli

TÜİK verilerine göre temmuz ayı gıda enflasyonu %0,27 azalarak %30,20’ye gerilediği belirtilirken ne yazık ki bu gerileme market raflarına yansımış gibi görünmüyor.

Geçim mücadelesi artık bir kesimin değil, toplumun büyük çoğunluğunun ortak sorunu haline geldi.

Maaş güncellemeleri belirlenirken sadece tek taraflı rakamlara değil, bağımsız araştırmak kuruluşlarına ve sokağa da kulak verilmelidir.

Artık alım gücünü koruyan, hayat pahalılığına göre şekillenen adil bir maaş politikası uygulanması kaçınılmaz hale gelmiştir.