Soylu, TBMM Genel Kurulunda bakanlığının 2023 yılı bütçesi üzerinde yaptığı konuşmada, Gazi Meclisin, kurulduğu günden itibaren çok çetin ve onurlu bir mücadele verdiğini, krizleri ve savaşları yönettiğini söyledi.

Emperyalist güçlerin, dünyayı yine çatışma ve krizlere sürüklediğini dile getiren Soylu, "Suriye ve Irak'ın kuzeyini önce DEAŞ, sonra PKK-PYD terör örgütleri işgal etti. Güya barış götürdükleri Afganistan kaos ve uyuşturucu tarlasına döndü." diye konuştu.

Rusya-Ukrayna savaşının 10 aydır sürdüğünü anımsatan Soylu, dünyada zorla yerinden göç ettirilenlerin savaş sonrası 10 milyon kişi daha arttığını ve 100 milyon kişiyi geçtiğini belirtti.

İngiltere'nin 3 ayda bir başbakan değiştirdiğini kaydeden Soylu, şöyle devam etti:

"Orta Doğu ve Afrika'da yıllardır darbe yaptıran ABD, geçen yılın başında senatosunda bir işgalle karşı karşıya kaldı. Avrupa'da yalnızca Belçika'da Antwerp Limanı'nda geçen yıl 70 ton kokain yakalandı. Uyuşturucu bağımlılarına devletler bedava şırınga veriyorlar, 'narkoshop'lar açıyorlar. Avrupa uyuşturucu karşısında iflas etti. ABD'de Philadelphia'nın bir bölgesinde tamamen uyuşturucuya ait bir bölgeyi 'İstediğiniz gibi içer, istediğiniz gibi üretir, istediğiniz gibi yaşarsınız.' diye onlara bıraktılar. New York'ta göçmen sayısı 61 bin oldu diye olağanüstü hal ilan ettiler. Yunanistan, yüzyıl önce yaptığı gibi sırtını ağabeylerine dayayarak 9 aylık Asım bebek ile 4 yaşındaki Abdulvahap'ı ve onlara benzeyen masumları Ege Denizi'nde ölüme itti. Yüzyıl önceki diğer müttefikleriyle de el birliğiyle yaptıkları gibi Akdeniz'i bir göçmen mezarlığına çevirdiler. Akif'in söylediği gibi tek dişi kalmış canavar, yüzyıl önce neyse bugün de aynı. Değişen, yalnızca ürettikleri sorunlarla artık kendileri de yüzleşiyorlar. Biz ise Allah'a şükür bugün daha güçlüyüz, eminiz, daha güçlü bir geleceğe yürüyoruz."

Türkiye'nin, 27 Mayıs 1960'tan 3 Kasım 2002'ye kadar içeride "istemezükçüler", dışarıda ise "yaptırmayızcılar" ile mücadele ettiğini belirten Soylu, "Anayasamızı, otomobilimizi yaptırmadılar, mühimmat fabrikalarımızı soba fabrikalarımıza döndürdüler. Nuri Demirağ'ı, Şakir Zümre'yi engelleyip sanayimizi baltaladılar. Vesayetin atadığı cumhurbaşkanlarıyla, koalisyonlarla, darbe anayasalarıyla uğraştığımız yetmedi, darbelere zemin olsun diye tertipledikleri Çorum, Kahramanmaraş olayları gibi birçok provokasyonla milleti birbirine düşürdüler." dedi.

"Başımıza bir de terör belasını sardılar." ifadesini kullanan Soylu, kimi büyüklerin bu meseleyle samimiyetle mücadele ettiğini, kiminin de güvenlik makalesi okumaktan fırsat bulup Sivas'ın ötesine geçemediğini, bir tek karakol ziyareti yapamadığını, Kato'yu, Gabar'ı, Pülümür'ü göremediğini söyledi.

Soylu, "Oysa bugün Türkiye, onların göremediği yaylalarda, Cudi'de, Hakkari'de festivaller yapıyor. Dün terör olan dağlarda, yaylalarda bugün roket sesi yerine raket sesi hep beraber çınlıyor." diye konuştu.

Türkiye'nin, terörle mücadelede kazanmanın destanını yazdığını kaydeden Soylu, bu destanın, şehitler, gaziler, "Vatan sağ olsun." diyen anne babalar, cesur ve kahraman duran eşler, yetim kalan evlatlar ve milli iradeyle yazıldığını vurguladı.

Türkiye'nin, bu destanı, "Yaptırmayız, yapamazsınız." diyenleri elinin tersiyle iten savunma sanayisinin kahramanlarıyla yazdığını anlatan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu destanı, geri getirmeye çalıştığımız eski vesayet sistemiyle değil hakimiyetin millette olduğu Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ve onun mimarı AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve Cumhur İttifakı ile beraber yazıyor. Terörle mücadele kitabını yeniden yazmayıp ABD'den yazılan makalelerden öğrenseydik, yılda 5 bin 558 kişinin katılım yaptığı PKK'nın bugün sınırlarımız içindeki terörist sayısını hem de tarihin en büyük dış desteğini aldığı bir dönemde 120'ye; katılım sayısını da geçen yıl 71'e, bu yıl 52'ye düşüremezdik. Doğru, hepsinin ayakkabı numaralarını, isimlerini, fotoğraflarını biliyoruz ama yalnızca biz bilmiyoruz; ABD'de de Avrupa da PKK terör örgütü de biliyor, Gazi Meclisin çatısı altında PKK'nın avukatlığını yapan HDP de biliyor.

Biz terörle mücadeleyi Batılıların ve buradaki avukatlarının aklına göre yapsaydık bugün Cizre'de, Cudi'de festivaller yapılmazdı. Kapalı yaylalar, köyler açılmazdı, Ağrı'da kodlama sınıfları açılmazdı. 2016'dan 2020'ye kadar kimsenin tıp fakültesi kazanamadığı Hakkari'de 2020'de 4; 2021'de 19; 2022'de 26 evladımız tıp fakültesi kazanamazdı. Biz terörle mücadeleyi PKK'ya para, silah ve sığınma verenlerin yazdığı makaleden okumadan, FETÖ'cülerin yazdığı makaleleri de okumadan yaptık. Eğer öyle yapsaydık bugün Doğu Ekspresi'nde, Doğu ve Güneydoğu otellerinde, Hakkari kayak tesislerinde boş yer bulurdunuz ama HDP'nin Kandil'e çektiği belediyelerdeki servislerde yer bulamazdınız. Çok şükür, şimdi ne belediye aracıyla Kandil'e servis çekenler ne de terörist cenazesine, terör eylemine tahsis edilen araçlar var. Ne HDP'li belediyelerde 'eş başkan' sıfatıyla tayin edilen teröristler ne de belediye başkanını PKK adına bodrumlarda sorgulayıp PKK adına tokatlayanlar var. Ne HDP'li belediyelerden kandırılıp dağa götürülen gençler ne de HDP'li belediyeden teröre akan paralar var. Bunun yerine Güneydoğu'da huzur, asayiş, kardeşlik, altyapı, hizmet, otoyollar, dolu oteller, yer bulunamayan organize sanayi siteleri; iş, aş ve gelecek var."

Konuşması sırasında HDP milletvekillerinin ayağa kalkarak "yalancı Süleyman" şeklinde slogan atması ve fotoğraflarının yer aldığı dövizleri göstermesi üzerine İçişleri Bakanı Soylu, "Sizin ağababalarınıza boyun eğmedik, size hiç eğmeyiz." dedi. Soylu'nun sözleri, AK Parti ve MHP milletvekillerinden yoğun alkış aldı.

Terörle mücadelede kararlılık mesajı veren Soylu, "Her türlü terörle mücadeleyi yapıyoruz, içeride nefes aldırmıyoruz, dışarıda Pençe-Kilit ile bütün harekatlarımızla beraber terör örgütünün olduğu her yerde varız. 'İnlerine gireceğiz.' diye söz vermiştik, inlerine girdik, girmeye devam ediyoruz. Tarihi Meclisin huzurunda bu ülkenin bir evladı olarak söylüyorum, Cumhuriyet'in 100'üncü yılında bu ülkenin sınırlarında, dağlarda bir tek terörist kalmayacak." diye konuştu.

Soylu, 21'inci yüzyılın hem dünyayı hem de Türkiye'yi tehdit eden sorununun yalnızca terör olmadığını, birilerinin uyuşturucu meselesini seçime 1 yıl kala notlarının arasına aldığını belirtti.

Bu sırada sıra kapaklarına vurarak slogan atan HDP milletvekillerine tepki gösteren Soylu, "Tamtam da çalsanız, millete sizin gerçek yüzünüzü her zaman anlatacağım. Milletin nefret ettiği yüzü anlatacağım." diye bağırdı.

Uyuşturucuyla mücadele konusunda büyük bir gayretin ve ciddi bir stratejinin içinde olduklarını anlatan Soylu, şunları kaydetti:

"Uyuşturucu konusunda başarılı mıyız değil miyiz? Bunun anlamı ve formülü karışık değil, devletin resmi verilerine, sayılara, uluslararası raporlara, planlı operasyonlarınıza, arz ve talebi baskılamak için ne yaptığınıza bakılır. Bu ülke jandarması, askeri, polisi, sahil güvenliği, gümrük muhafaza teşkilatı, hakimi, savcısı ile sahayı bastı ve tarihinin en yüksek yakalamalarını gerçekleştirdi. Sahil güvenlik, emniyet, jandarma işbirliğiyle uluslararası sularda çok büyük operasyonlar yaptı. Okulların çevresinde torbacı kalmadı. Türkiye'nin hangi halden geldiğini biliyorum. Sahanın her yerinde yaptığımız bu baskı, bu suçtan tutuklu olanların sayısını 3,5 kat artırdı. Türkiye'de uyuşturucu suçlarından hapishanelerdeki tutuklu sayısı 15 Temmuz'da 36 bindi, bugün 120 bini aştı. Bir mücadeleyi ortaya koyuyoruz. 'Ayaklarını kırın.' dediğimde kararlılığımızı ortaya koyduk. Bu yılki sayı, 15 Temmuz'da 81 bin uyuşturucu operasyonu vardı, 3 katı aştık bugün. 223 bin operasyon yaptık, yıl da halen bitmedi. Tüm bu saha baskısının sonunda madde bağlantılı ölümler yüzde 71 azaldı. 2017'de uyuşturucudan hayatını kaybedenlerin sayısı 941'di, 2021'de bu rakam 270'e düştü. 2022'de madde bağlantılı ölümlerde düşüş halen devam ediyor."