Demek ki, Rektör Hoca ve avenesinin 200 m’lik gezintisi bile haber değeri taşıyormuş.. Gören de hayret uyandıran bu müthiş habere(!) konu olanları mı, haberi yapanları mı tebrik etmeli bilemedim.
Hafta başında Adnan Menderes Üniversitesi Merkez Kampüste çıkan yangında zeytin ağaçları, diğer süs bitki ve ağaçları zarar gördü.
Yaz gireliden beri Üniversite’de yangın: “Ben geliyorum” diyordu ama demek ki, yöneticilerden bu sesi duyacak biri yokmuş..
Çünkü bir tabiat kanunudur: Belirli sebepler belirli sonuçlar doğurur ”Aydın’da kuru ot, ürün mevsiminde temizlenmezse el ayağın yoğun olduğu yerde yangına davetiye çıkartır.
Kaldı ki, konu hakkında basın aracılığı ile. (Aydınpost.20.05.2024) Rektör Prof.Dr. Bülent Kent uyarılmıştı.
Aydın Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaretlerinde Rektör de itiraf niteliğinde“Kampüsü basan otu temizleyecek bir belediye bulamadık personel kıtlığından kendimiz de halledemedik” demişti.(21 Mayıs 2024)
ADÜ’de sorun olan yer de tam burası.
Sorun sadece otların temizlenmesinde değil. Başta yolunun bir türlü yapılamasında belediyelerle ve diğer kurum ve kuruluşlarla Üniversite işbirliği ve yardımlaşmada sorun yaşıyor..
Bu noktada:“Bu yıl yangınlar havaların sıcak gitmesinden dolayı beklenin üzerinde oldu. ADÜ Kampüsünde çıkan da onlardan biridir, büyütecek ne var” denebilir.
Burada bir gerçeğin altını çizmek gerekiyor:
Rektör Bülent Kent’in dürüstlüğüne, harama el sürmeyişine, doğruluğuna bir şey denemez. Ayrıca kendinden önce sömürü aracı yapılan kaçakları kökten çözdüğü de bir gerçektir.
Kimsenin ne onun kişiliğine ne de özel hayatına ve yaşantısına bir itirazı vardır.
Problem Hoca’ya Rektörlük gibi ehliyet, liyakat ve özel yetenek gerektiren yöneticilik gömleğinin bol gelmiş, olmasıdır.
Gömleğin bol gelmesi Hoca’nın devletle siyasi iktidarı-günümüzde çoğunun yaptığı gibi- karıştırması, ağırlığının büyük bir kısmını siyasetçilerden yana kullanmasıdır.
Kaldı ki, üniversite her türlü düşünce ve fikir hürriyetine kapılarını açık tutan özerk, üniversal bir kurumdur.
Önceleri değinmişimdir, öneminden dolayı hatırlatmak gerekiyor..
Rektörler hem devletin hem milleti temsil eden siyasetçin temsilcisi olmak, ikisi arasında ilişkileri dengeli yürütmek zorundadırlar. Devlet ağır basarsa millet, aksi olursa devlet yani Üniversite bundan zarar görür yani at izi ile it izi birbirine karışır.
Çünkü siyasetçinin gündemi ve hedefleri ile bürokratınkiler örtüşmez. Siyasetçi gelecek seçimleri, düşünür, rektörler ise gelecek nesilleri düşünmek zorundadırlar.
Başarıya ulaşmada siyasetçi ile bürokratın metotları da farklıdır. Bir Roma Atasözü’ne göre siyasetçi kuzuyu yemek için tilkiye plan yaptırır, kurtla kuzuyu parçaladıktan sonra, çobanla yasını tutar.
Bürokrat ise düz mantıkla olaylara bakar.
Sonuçta bir üniversite rektörü kurumun örnek otları temizleme gibi işleri sempatik ikmal yoluyla yaptırabilmesi için herkesi kucaklaması, her kurumla iyi ilişkiler kurmak zorundadır.
Yoksa ne otları temizletebilir ne de yolunu yaptırabilir.
Eğer Hoca şehirle olan ilişkilerinde dengeyi iyi ayarlasaydı belediyeler bir söyleyişte otun kökünü kazırlardı ve onca milli servet zeytin ağacı da yangında heder olmazdı.
Rektör Bülent Kent’e rektörlük gömleği bol geldi dememden maksat onun iktidar mensubu siyasetçileri kollayan, diğer partilileri randevuyu bile esirgeyerek horlayan tavrından dolayıdır.
Yangın sonrası ADÜ basın bürosundan servis edilen bir haberi herkes şaşkınlıkla karşıladı. Haber başlığı şu: (üstteki resim):
Rektörümüz Üniversitemiz, Merkez Kampüste İncelemelerde bulundu.
200 metrelik bir yere rektörlük katında görevli üst yöneticilerle gezintiye çıkmanın haber değerini biz anlayamadık.
Demek ki, Rektör Hoca ve avenesinin 200 m’lik gezintisi bile haber değeri taşıyormuş.. Gören de hayret uyandıran bu müthiş habere(!) konu olanları mı, haberi yapanları mı, tebrik etmeli bilemedim.
Bu gezi ilçelerden birine olur da anlaşılır, basit haber gördük ama bu kadar ucuzunu ne görmüştük ne de duymuştuk!