Bir yerin kasaba mı kent mi olduğu nereden bellidir, sorusunu kime sorsanız size verilecek cevap “pazaryerleridir” olacaktır.

Efeler merkezde haftanın altı günü sekiz mahallede pazar kurulur cumartesi günleri Efekent’te kurulan dışında hepsi sokak arasındadır.

Mahallede kime sorsanız:

-Pazarcı esnafının balkonlarına ve bahçelerindeki ağaçlara bağladığı çadır ipinden,

-Sokakların pislenmesinden, o gün çoğalan hırsızlık olaylarından,

-İhtiyaç olduğunda sokağa giremeyen ambulanslardan, itfaiyelerden, cenaze aracından,

-Hijyenik koşulları yeterince taşımayan bu yerlerde satılan gıda maddelerine güvensizlikten,

-Hastalar, çocuklu anneler pazarcı esnafının çığırtkanlığından muzdariptir.

Pazarcı esnafı da:

-Başından geçen yaz sıcağından,

-Kışın yağmur ve soğuğundan,

-Elektronik tartı aleti yokluğundan,

-Aydınlatma sistemi olmayışından,

-Sağlık tedbirlerinin eksikliğinden,

-En önemlisi de umumi tuvalet yokluğundan şikâyetçidir.

Şartları pazaryerleri yönetmeliğine uyan bir tane pazaryeri vardır Fatih Kapalı Pazaryeri…

O da bu güne kadar:

-Belediyenin kömür deposu oldu,

-Bu yılki Aydın Tarım Fuarına ev sahipliği yaptı,

-Geceleri tinercilerin mekânı oldu,

-Her türlü ahlaksızlığın yapıldığı bir alan oldu ama ne hikmetse bir türlü pazaryeri olamadı.

Bu görüntüsü ile Aydın ilk görende bir Tanzanya,  bir Bangladeş kenti izlenimi yaratıyormuş , alıcı da satıcı da çile çekiyormuş ne önemi var(!)… Seçim kaybetmek korkusu yaşatmaktansa varsın bir üçüncü dünya  kenti gibi kalmaya devam etsin…

Oysa devlet çıkardığı yönetmelikle (12,07, 2012 tarih 28351say. Res. Gaz) kapalı pazaryerleri yapılmasını, eskilerinin şartlara uygun hale getirilmesi için belediyeleri uyarmış ve bu iş için büyükşehir belediyelerine 01.01.2017 tarihine kadar da süre vermiş.

Yönetmelikte belirlenen standarda çıkarılamayan pazarların BŞB’lerce ya yerinin değiştirilmesini ya da kapatılmasını kesin hükme bağlamıştır.

Malum bu sürenin dolmasına bir yıldan az bir zaman kaldı. Yönetmelikte belirtilen esaslara uymayan ilçe pazaryerlerini uygun hale getirmek için büyükşehrin bir çalışması var mı?

Sanki Aydın sağlık şartları uygun, korunaklı ve güvenli modern pazaryerlerine kavuştu da sıra “kel başa şimşir tarak” misali Dünya İş Merkezi(DİM) adı altında iki gökdelen yapmaya geldi.

Hem de nerede?

-Birinci derece deprem bölgesinde, Kuzey Fay Hattının tam üzerinde… Günün her saatinde kent trafiğinin en yoğun olduğu bir yerde…

-Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde adından söz ettiği Sayın Akın Yakan’ın da yazısında(www.aydinpost.com) sözünü ettiği Nazilli Köprüsü ile Karanlık Köprü arasındaki tarihi yerlerin orta yerinde…

Neden Aydın İş Merkezi değil de Dünya İş Merkezi?

Acaba “Aydın” adı algı operasyonu içn yetersiz görüldü de yerine küreselliğin ifadesi “Dünya” sözcüğü mü tercih edildi?

Ya da dışarıda Özlem Hanım döneminde Aydın’ın çözüm bekleyen yerel sorunları çözüldü de sıra küresel sorunların çözümüne geldi algısı mı yaratılmak isteniyor?

Yoksa yapılmak istenen bir sözcük değişikliği ile 11 Eylül saldırısı ile yıkılan Newyork Dünya Ticaret Merkezi’nin diğer adıyla İkiz Kule’lerin hatırasını mı yaşatmak?

Şayet yasal engel çıkmaz yapımı gerçekleşirse malum iş merkezimiz hem adıyla hem de 12 ve 16 katlı gökdelenleriyle yıkılan o merkeze benzeyecek.

Literatüre geçecek eşi, benzeri az bulunacak tam bir algı operasyonu örneği değil mi?