24 TV'de Halime Kökçe'nin moderatörlüğünde 'Politik Eksen' programında Yusuf Ziya Cömert, Ahmet Kekeç ve Yıldıray Oğur ile gündemdeki konular masaya yatırıldı.
DÖRT DİL BİLMİŞSİN AMA BİR CÜMLEN YOK!
Ahmet Kekeç, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun dört dil bildiğini fakat İsrail'in öldürdüğü çocuklara karşın söyleyecek bir cümlesinin olmadığını belirtti. Kekeç, İhsanoğlu'nun Filistin için yaptığı açıklamayı tevil ederken, Arapları aşağılan açıklamasıyla "özrü kabahatinden büyük" açıklamasını yaptı. Kekeç, şunları söyledi:
"Ekmeleddin İhsanoğlu dört dil bilen bir akademisyen. Bu özelliği çok dolaştırılıyor piyasada. Salih Tuna çok güzel bir yazı yazmıştı; dört dil biliyorsun da abi, dört dilde de susuyorsun, bir şey söylemiyorsun. Bir cümlen yok. Daha sonra tevil ettiği açıklama dışında bu saldırganlığa ilişkin reel politik de olsa, bu meseleyi anlamamızı kolaylaştıracak bir cümlen yok. Daha sonra tevil ettiği cümle de problemli bir cümle. Özrü kabahatinden büyük. "Araplara bakmayın siz, onlar kendi aralarında böyledirler. Sen kötü olursun. " Aynı zamanda Arap ırkını aşağılayan bir şey bu. Üç dilde istemiyoruz, bir dilde söyle. Türkçe söyle ki anlayalım, sonradan tevil etme."
GAZZE'DE ÇOCUKLAR BOMBALANIRKEN SESİ ÇIKMAYANLAR, YILDIZ TİLBE'YE VURMAYA DOYAMADILAR
Halime Kökçe, Yıldız Tilbe'nin çıkışını değerlendirdi. Kökçe, "Gazze'de çocuklar bombalanırken sesi çıkmayanlar, Yıldız Tilbe'ye vurmaya doyamadılar" dedi. Kökçe şunları söyledi:
"Gazze meselesini konuşurken enteresan çıkışıyla gündeme gelenler de oldu. Bunlardan biri Yıldız Tilbe'nin bir twiti oldu. Yani tabi ki söylenmeyecek bir şey söyledi ama bir taraftan da Gazze'de çocuklar bombalanırken sesi çıkmayanlar, Yıldız Tilbe'ye vurmaya doyamadılar. Böyle de bir manzara ortaya çıktı."
İHSANOĞLU'NUN ADAY GÖSTERİLMESİNİN BÜYÜK SEBEBİ BU!
Ahmet Kekeç, "Ekmeleddin İhsanoğlu ne iş yapacak" sorusuna şu şekilde cevap verdi:
"Ekmeleddin İhsanoğlu ne iş yapacak" meselesiyle ilgili kısa bir şey söyleyeyim. Ben çocukken radyoda ajans haberleri dinlerdik. O zaman Cevdet Sunay Cumhurbaşkanı'ydı. Şu cümle çok dikkatimi çekerdi; "Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay, Ege Bölgesi'ni incelemelerde bulundu." Ben bu incelemelerin ne olduğunu çok merak ediyordum. Ne inceliyor diye. Sonradan bunun klişe olduğunu, esasında bir şey yapmış olmuyor. Bir yere gidiyor incelemelerde bulunuyor. Kenan Evren de bilmem sahillere gitmişti, incelemerde bulunuyordu. Herhalde kumları mı inceliyordu. Ekmeleddin İhsanoğlu da Cumhurbaşkanı olursa, bir; incelemelerde bulunucak. İki; Cumhurbaşkanlığını fevkalade yetkilerine dayanarak siyaseti tıkayacak. Zaten aday gösterilmesinin büyük sebebi de bu."
İHSANOĞLU SADECE İKTİDARI DEĞİL, VATANDAŞI DA FITIK EDER
"Ekmeleddin İhsanoğlu'nu Köşk'te düşünüyorum da, aslında siyaseti olan, fikri olan birisinin Cumhurbaşkanı'nı olması, bu fikrin AK Parti'ninkiyle ters de olsa, iktidar partisiyle ters de olsa bir değeri, anlamı var. Ekmeleddin İhsanoğlu gibi fikri bariz olmayan birisinin orada olması çok daha bunaltıcı. Sadece iktidarı değil, vatandaşı da fıtık eder. Onun bir reddetme gerekçesini düşünsenize. "Evet" anlamına da, "hayır" anlamına da gelen ama "evet" de "hayır" da olmayan bir yaklaşım atacak ortaya ve sadece iş uzayacak, başka bir şey olmayacak."
SANATÇILARA YAPILAN; FAŞİZM!
Yıldray Oğur, Erdoğan'ın vizyon belgesi toplantısına katılan sanatçılara yapılan linçi "faşizim" olarak nitelendirdi. Oğur, bu olayın ülkede kimin yanında olmanın zor olduğunu gösterdiğini ifade etti. Oğur, şunları söyledi:
"Kılıçdaroğlu'nun "Cumhurbaşkanı adayımız nasıl olsun" toplantısına bir sürü sanatçı katıldı. Demirtaş'a oy vereceğini söyleyen pek çok sanatçı oldu. Hiçbiri hakkında, hiçbir kampanya yapılmadı. Onların isimleri yanlarına çarpılar konularak listelenmedi. Ama Tayyip Erdoğan'ın düzenlediği toplantıya katılan (sadece katılan) sanatçılara "sildim seni", "artık şarkılarını dinlemeyeceğim" "sen zaten sanatçı mıydın ki" Orhan Gencebay'a, Bülent Ersoy'a… Bu faşizm yani. Bu bir de şunu söylüyor bize; bu ülkede kimin yanında olmak daha zor? Kim iktidar, kim muhalefet. Bu tuhaf gerçekten. Bu mahalle baskısı Türkiye'de neyin halen iktidar olduğunu ve neyin halen ona karşı direniş cephesi olduğunu anlatıyor.
12 yıllık bir iktidar, güya çok otoriter, bütün medya elinde, herkes elinin altında ama bir tane pop şarkıcısı "ben destekliyorum" dediğinde bin tane açıklama yapmak zorunda kalıyor."