Mahkeme kadıya mülk değildir… Her gelen gider… Her oturan günü gelir kalkar… Nerede, hangi katta olursa olsun hiçbir makam kimseye baki değildir… Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı.

Nihayetinde her şey insan ömrüyle sınırlıdır… Makam sahiplerini ölümsüzleştirecek olan gönüllere girebilmek, kubbede bıraktığı hoş seda ile yâd edilmektir.

Bu da yöneticilerin vicdanı ile mi düşündüğü yoksa nefsine göre mi karar verdiğine bağlıdır.

Doğru olanı Şeyh Edebali Osman Bey’e nasihatinde bildirmiştir.

“Oğul, insanlar vardır şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğul avun… Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın ama bunları nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgârında savrulur, gidersin.

Öfken ve nefsin bir olur aklını yener. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene sahip olasın.”

Bu öğüde kulak vermeyenin, kulağına küpe yapmayanın, makamının başucuna asmayanın hali nice olur?

Ters bir rüzgâr eser de harman gibi savrulur… Bir de bakarsın nefsine uyarak zulmettiği, hakkını yediği insanla yer değiştirivermiş… Hayatı onun eline düşmüş… Ama ne fayda?

14 Mayıs 1950 seçimleri öncesidir… Demokrat Parti kurucuları Anadolu’yu dolaşmaktadır.

İktidar partisi CHP ve ona bağlı valiler, kaymakamlar miting için meydan tahsisi gibi propaganda ortamını oluşturmada DP’lilere zorluk çıkarmaktadır.

Böyle bir zamanda DP Genel Başkanı Celal Bayar’ın yolu Şanlıurfa’ya düşer. Jandarma şiddetinden, mahalle baskısından kurtulabilen bir kısım partili onu şehir girişinde karşılar.

Fakat Celal Bayar burada alışık olmadığı bir manzara ile karşılaşır… Vali Hikmet Kümbetlioğlu da karşılayıcılar arasındadır.

Vali Celal Bayar’a “efendim benim demokrasi inancıma göre muhalefet lideri ile Başbakan aynıdır. Sizi de karşılamak benim görevimdir”, der ve şehirde kaldığı sürede Bayar’ı ağırlar ve uğurlar.

Fakat Valinin bu hareketi Ankara’nın tepkisini çeker, “nereden çıktı bu DP li Vali” öfkesi ile Kümbetlioğlu Elazığ’a tayin edilir.

Bu arada seçimler olur… DP rakibi CHP ye ezici bir üstünlük sağlar… Bu sefer de yollara düşme sırası muhalefete düşen CHP lilere gelir.

Ancak Anadolu turuna yaşlı Genel Başkan İsmet İnönü yerine Genel Sekreter Kasım Gülek çıkar.

Kasım Gülek Elazığ’a vardığında Vali Kümbetlioğlu aynı karşılamayı ona da yapar ve Celal Bayar’a söylediği “efendim muhalefet liderini de Başbakan gibi karşılamak benim görevimdir,” sözü ona karşı da tekrarlar.

Bu sefer de  “nereden çıktı bu Halk Partili Vali?” diye Elazığlılar ayaklanır ve Valiyi Ankara’ya şikâyet ederler.

Vali Ankara’ya çağrılır. Meramını anlatmak için tam 17 gün Başbakanlığa gider gelir ama bir türlü Adnan Menderes’le konuşma fırsatı bulamaz.

Nihayet 18.günde kabul edilir. Kendini anlatmaya çalışır ama nafile… O nazik Adnan Menderes gitmiş yerine gergin ve öfkeli başka bir Menderes gelmiştir.

O Valinin söylediklerini doğru dürüst dinlemez… “Görevinizin başına dönünüz ve emrimi bekleyiniz” der. Bunun üzerine Kümbetlioğlu yapacak bir şey olmayınca oradan çıkar gider.

Sonuçta Vali görevinden alınarak tenzili rütbe ile Nüfus İşleri Genel Müdür Yardımcılığına atanması için kararname hazırlanır.

Karar onay için Cumhurbaşkanlığına sunulduğunda Celal Bayar ahde vefa gösterir ve  onun girişimi ile Kümbetlioğlu’nun yeri Hatay Valiliği olarak değiştirilir.

Gel zaman git zaman Hikmet Kümbetlioğlu Danıştay üyeliğine seçilir.27 Mayıs İhtilalından sonra da kendini ihtilalı soruşturmakla görevli Yüksek Soruşturma Kurulu İkinci Başkanlığında bulur.

Bir gün kapısını çalan binbaşı “efendim sanık Menderes’i getirdim” der. Bunun üzerine Hikmet Kümbetlioğlu hemen yerinden fırlar, Menderes’i kapıda karşılar ve saygı ile oturacak yer gösterir.

Misafiri oturduktan sonra o da karşısında yerini alır. Menderes Kümbetlioğlu’na makamına geçmesini rica etmesi üzerine de “emrederseniz yerime geçerim, çünkü siz hala benim başbakanımsınız” der.

Her ikisi de ağlamamak için kendisini zor tutmaktadır. Menderes kısık bir sesle “devlet işte bu Hikmet Bey… Evet, ben büyük hatalar yaptım” der.

Ağlamamak için dudaklarını ısıran Kümbetlioğlu da şunları söyler:”Ben ulusumdan aldığım terbiyenin gereğini yapıyorum.”(Türk Devlet Geleneği, Prof.Dr. Aydın Taneri, MEB yay. S.132 )

Yorumsuz…

Anlayana sivrisinek saz…