Emine Erdoğan, Başakşehir Belediyesi tarafından "Yeşil şapka takılsın,  geri dönüşüm başlasın" sloganıyla hazırlanan "Çevre Bilinci ve Geri Dönüşüm"  kampanyasının Emin Saraç Kültür Merkezindeki tanıtım toplantısına katıldı.

Çeşitli okullardan öğrencilerin de katıldığı tanıtım toplantısı,  Başakşehir Müzik Akademisi öğrencilerinin konseriyle başladı.

Başakşehir Belediyesinin kampanyaya ilişkin videosunun gösteriminin  ardından sanat, spor, medya dünyasından ünlülerin kampanyayı destekledikleri  görüntülü mesajları katılımcılarla paylaşıldı.

"Yeşil Doğa" programıyla Türkiye'nin çevre sorunlarını ekrana taşıyan  Güven İslamoğlu'nun moderatörlüğünü üstlendiği toplantıda, kampanyaya dikkati  çekmek ve farkındalığı arttırmak amacıyla üretilen "Başakgiller" adlı çizgi  karakterler ve kampanya şarkısı tanıtıldı.

"TABİAT HERKESİN ORTAK MİRASI"

Erdoğan, yaklaşık 1,5 yıl önce, bir geri dönüşüm projesi olan "Sıfır  Atık Hareketi"ni başlattıklarını anımsatarak, "O ilk gün, ilk mesajımızda 'Bu  projeyi kamu kurumlarından başlatarak tüm toplumda yaygınlaştırmak istiyoruz. Bu  da belediyelerimizin ve vatandaşlarımızın bu işi sahiplenmesi ile mümkün olur'  demiştik. Bugün burada bu mesajın ne kadar doğru anlaşıldığını görüyorum. Geri  dönüşüm hareketimiz, çok hızlı biçimde, karşılık bulmuş. Bundan büyük bir  memnuniyet duyuyorum. Gençlerimizin, çocuklarımızın sahip çıkmasını ise ayrıca  takdire şayan buluyorum." değerlendirmesini yaptı.

Bugün bu projenin ete kemiğe büründüğünü gördüklerini ifade eden  Erdoğan, şöyle devam etti:

"Hedefimiz sıfır atığı, teknik bir proje olmaktan çıkarıp bir yaşam  kültürüne dönüştürmek, çevreyi koruma duygusunun altyapısını oluşturmaktı.  Başakşehir Belediyemizin bunu başardığını gördüm. Gönül belediyeciliğinin somut  hali işte budur. Slogandan öte, insanımızın yaşam kültürünü şekillendiren  duygusal ve fiziki altyapıyı birlikte hazırlamaktır. Bu girişimin diğer  belediyelerimize de örnek olmasını diliyorum."

Tabiat herkesin ortak mirası olduğunu, bu nedenle herkesin hakkı ve  sorumluluğunun da eşit olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, "Tabiatı kirletmek,  kaynaklarını hor kullanmak, bir anlamda başkalarının temiz havaya, suya ve  toprağa olan hakkını çiğnemek demek. İnşallah hepimiz konuya bu hassasiyetle  yaklaşmayı başarabiliriz." dedi.

Kimsenin bilmediği şeyin sorumlusunun da olmayacağını dile getiren  Erdoğan, "Mesela, ortalama 15 dakika kullandığımız bir plastik poşetin, doğada  çözülmesinin yüzyılları aldığını biliyor muyduk?  İnanıyorum ki bu bilgiyi  duyduktan sonra bilinçli insanların yapacağı şey, plastik kullanımını gözden  geçirmek olacaktır." ifadesini kullandı.

Sıfır atık seferberliğinin arkasındaki temel fikrin vatandaşlara çok  iyi anlatılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunun bir tasarruf projesi olduğu kadar, çevre duyarlılığı ve gelecek  projesi olduğunu da çok iyi açıklamamız gerekir. Ancak böylece duyarlı ve  bilinçli bir dönüşüm hareketi gerçekleştirebiliriz. Başakşehir'in, bu bilincin  merkezi olmasını bekliyorum. Tüm dünyaya vatandaş-belediye işbirliğinin ne güzel  sonuçlar verdiğini lütfen gösterin. Özellikle kadınlarımızı bu çevre projesinde  başrolde görmek istiyoruz. Japonya'daki Kamikatsu kasabası, çöpünü geri  dönüştürerek tüm dünyaya örnek oldu. Başakların şehri neden olmasın?"

Atıkları kaynağında ayrıştırarak sağlanan nice tasarrufun olduğunu  ifade eden Erdoğan,  Sıfır Atık Projesi kapsamında 42 milyon ağacın kesilmesinin   önlendiğini, oksijen deposu ormanlar için bunun önemli bir kazanım olduğunu  aktardı.

"İnanıyorum ki 2023'te atık karnemizin karşısında 'sıfır' yazacak. Bu,  atık söz konusu olduğunda alacağımız en güzel nottur." diyen Emine Erdoğan, şöyle  devam etti:

 "Çocuklara bu bilincin aşılanmasını çok önemli buluyorum.  Çocuklarımız, 'sürdürülebilirlik' denen bayrak yarışında hemen arkamızda  bulunuyorlar çünkü. Emaneti bizden onlar devralacak. Okullarımızda başlatılan  ‘geri dönüşüm saati', bu nedenle son derece önemli bir girişim. Ağaç yaşken  eğilir, buna hepimiz inanıyoruz. Birçok araştırma, tüketim alışkanlıklarında  değişiklikler olmazsa, dünyanın geleceğinin kıtlığa, susuzluğa ve büyük göçlere  gebe olduğunu söylüyor. Çocuklarımıza böyle bir dünya bırakmaya hakkımız yok. Ama  her şeyi tersine çevirecek zamanımız var."

Sürekli olarak ihtiyaçlar listesi pompalayan bir yaşam biçiminin  sorgulanması gerektiğini, "kullan-at kolaylıklar dünyası" olarak tanımlanan  konforun, insanı her gün biraz daha dibe çeken bir bataklık olduğunun fark  edilmesi gerektiğini anlatan Erdoğan, "Mesela 1 adet pamuklu tişörtün üretilmesi  için 2 bin 700 litre su harcandığını biliyor musunuz? Bilsek, giysilerimizi bu  kadar kolay atar mıyız? Her tür israfın, küresel ısınmanın ateşini körüklediğini  unutmamalıyız. Kıyafetlerimizi uzun ömürlü kullanarak karbon salınımını  azaltabiliriz." dedi.

İnsanın tabiatın hükümdarı değil, ondan gerekli ölçüde faydalanan bir  parçası olduğunu ifade eden Erdoğan, "Tabiata nezaketle davranırsak, karşılığında  nezaket umabiliriz. Talan edilmiş doğal kaynaklar, yok edilmiş ormanlar,  mütemadiyen kirletilen su ve hava karşısında, tabiat da elbette cevabını  verecektir. " dedi.

Tolstoy'un, "Mutluluğun ilk şartı, insanla doğa arasındaki bağın  kopmamasıdır" sözünü hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu söz aslında modern dünyada psikolojik bunalımların neden arttığını  da gayet iyi açıklıyor. Tüketim odaklı yaşamak tabiatın kaynaklarını kuruttuğu  gibi yaşadığımız manevi erozyonun da sebebidir. İçimizdeki boşluğu eşya ile  doldurmaya çalışmanın, bizi kendi maneviyatımızdan uzaklaştıran yan etkileri var.   İnsan, sürekli beslenmesi gereken egodan ibaret bir varlık değil. O nedenle  insan olmanın başka alanlarına da yatırım yapmalı, mutluluğu, etkisi çok kısa  süren tüketimde aramamalıyız. Bu yönüyle, sıfır atık kültürünün aslında bir  kanaat kültürü olduğunu da söylemek isterim. Unutmayalım, sade yaşam, insana  kendisini her katmanıyla görmesini sağlayan en güzel aynadır."

"MAHALLE KÜLTÜRÜMÜZÜN GÜZELLİKLERİNİ YAŞATMAYA DEVAM ETMELİYİZ"   

Türkiye'nin, madden ve ruhen kalkınma atağında olan bir ülke olduğunu  dile getiren Erdoğan, "Bir yanda dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme  yarışındayız. Bir yandan da sosyal ve ruhi olgunluğumuzu geliştirme çabasındayız.  Başakşehir gibi, sitelerin bol olduğu bir ilçede komşuluk ilişkilerini  güçlendirmek de bu olgunlaşma çabasının parçasıdır. Mahalle kültürümüzün  güzelliklerini yaşatmaya devam etmeliyiz. Çünkü toplumsal değerler biraz da bu  kültür içinde filizleniyor." diye konuştu.

Belediyelerin bir zamanlar çöp dağları, su kesintileri gibi temel  sorunlarla uğraştığını, fakat bugün artık sosyal alanlar inşa ettiğini anlatan  Erdoğan, "Millet bahçeleri, millet kıraathaneleri Başakşehir'in yeni sosyalleşme  alanlarıdır. İnanıyorum ki ilçe sakinleri de bu mekanlara güzel bir ruh  üfleyecektir. Bu millet, her şeyin en güzeline layık. Ülkemiz başarı  merdivenlerini çıktıkça, tüm yönlerimizle güçleneceğiz inşallah. Yeter ki  birliğimizi bozmayalım. İstikrarımızı hiç bozmadan, 2023 hedeflerine odaklanalım.  Bizi çok daha güzel günlerin beklediğine hiç kuşkum yok." ifadelerini kullandı. 

Emine Erdoğan, 18 Mart vesilesiyle, Çanakkale şehitlerini rahmetle  anarak, "Çanakkale Zaferi'nin 104. yılında tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun.  Rabbim bizleri de onların bayrak ve vatan şuuruyla donatsın. Ülkemizi parçalamak  isteyenlere karşı birlik ve beraberliğimizi güçlendirsin." dedi.

Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, konuşmasının ardından  Emine Erdoğan'a belediyenin kompost geri kazanım tesisinde üretilen çiçek, Güven  İslamoğlu da  çevreye duyarlı çalışmalarından dolayı "çevre dedektifi" şapkası  hediye etti.

Emine Erdoğan, program sonunda öğrenciler ve kampanyaya destek veren,  aralarında radyocu Kadir Çöpdemir, modacı Hakan Akkaya,  manken Özge Ulusoy ve  Ivana Sert'in de bulunduğu ünlülerle fotoğraf çektirdi.

Programa Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar da  katıldı.