Oy verdiğiniz parti ya da aday kaybetse de kazansa da enseyi karartmayın

Biliyoruz ki, demokrasi Winston Churcill’in de dediği gibi en mükemmel bir yönetim şekli değildir. Bu güne kadar denenmişler içersinde en az kusurlu olan yönetim tarzı olduğu için tercih edilen bir rejimdir.

Bir seçimi daha geride bıraktık, kazananlara hayırlı olsun. Demokrasilerde hiçbir mazeret oyun kralına göre oynandığı sürece başarının yerini tutamaz. O nedenle kazananı tebrik etmek, kaybedene geçmiş olsun, nasipse başarı bir sonraki seçimde diyerek tesellide bulunmak herkese düşen bir görevdir.

Centilmenlik bunu gerektirir.

Biz seçim bitti seçmen de politikacı da tam da bir nefes alır, demeye hazırlanıyorduk ki Cumhurbaşkanı seçim akşamı 2024’ün martında yapılacak yerel seçimlerin startını verdi.

Hani meşhur bir Nasrettin Hoca fıkrası vardır. Hoca bir kış akşam yattığı sırada aşağıda bir kavga, gürültü sesi duyar. Pencereden durumu kolaşan ettiğinde ne görsün, mahallenin başının derdi külhanbeyleri aralarında kavga etmekteler.

Hoca iyi niyetle ayırmak için yeni diktirdiği atlas yorganı sırtına alır, aşağıya iner. Aralarına girdiğinde bir ara yorganın sırtında olmadığını fark eder ama ne çare,iş işten geçmiştir.

Soğuktan titreyerek eve çıktığında hanımı  kavga edenlerin kim olduğunu sorar. Oldukça canı sıkkın Hoca: “Hanım ne edeceksin, yorgan gitti, kavga da bitti,” der.

Bu fıkrada olduğu gibi yenile yapılan seçimde yorganın gitmesi yani koltuğun sahibini bulmasıyla kavganın bittiğini zannediyorduk ama aksine  yeni bir yorgan kavgasının kapısı aralandı.

Önümüzdeki yıl 2024 Martında yapılacak yerel yönetimler seçimine kadar bu seçimlerde politikacıların en fazla eleştirilen yönleri sivri dilleri devam edecek demektir.

Aslına bakılırsa seçim hiç gündemimizden düşmüyor. Seçim demek ise bildiğiniz üzere atışma, sataşma, polemik demektir.

Bunda da yadırganacak bir şey yoktur çünkü politikacı açısından bakıldığında olan  eşyanın doğasına uygun,normal bir davranış şeklidir.

Hani Amerika’da gece hayatı ve eğlenceleriyle bilinen Las Vegas hakkında “Vegas’ta olan Vegas’ta kalır”  sözü vardır.

Tıpkı bu sözde olduğu gibi seçim sırasında ufak tefek alay, küçümseme, incitici de olsa sürtüşmelerin ardına düşülmez ve “seçim döneminde söylenen sözler seçim döneminde kalır” denilerek aralarında olan, biten politikacılar tarafından hoşgörü ile karşılanır.

Bu anlamda politika arenası bir tiyatro sahnesine, ülke de bir salona benzer. Nasıl ki, rolünü en iyi yapan sanatçı alkış alır, o oranda kazancı artarsa, politikacı da halkı inandırdığı ölçüde oy alır,seçim kazanır.

Nasıl ki her gösteride salonundaki koltukların doluluğu bir sanatçı açısından yüksek kazanç demekse meydanları dolduran kalabalıklar da politikacıya can ve kan veren servet demektir.Bir politikacı için yegane  handikap seçmen kaybetmek,yalnızlıktır.

Onun içindir ki, bir politikacı bir zamanlar demediğini bırakmadığı hasım zannedilen bir rakibiyle, pek çok örneğinde olduğu gibi, ilerleyen süreçte aynı partide ya da ittifak çatısı altında pekala yolları kesişebilir.

Karşılıklı birbirlerine karşı, hakaret de içerse, seçmen gözünde çelişki gibi görünen söylem ve hareketleri  sözleri söylenmemiş gibi o elden gelirler.Bu olay politikacı için gayet normaldir.

Hatta rekabet bazen o dereceye varır ki, hapishaneyle sonuçlandığı gibi rakibe engel olmada akla ziyan işler başına gelebilir. Adnan Menderes ve arkadaşlarında olduğu gibi idama da yol açabilir.

Çünkü bizim geleneğimizde, Osmanlı literatüründe siyaset idam demektir.

Büyük bir özveriyle, halka ve hakka hizmet anlayışıyla siyasete giren politikacılardan hapisten, mahkemeden nasibini almayan yoktur, dense yeridir.

1960 İhtilalında Demokrat Partililerin,12 Eylülde devrin siyaset liderlerinin başına gelenler herkesin hafızalarında yerlerini koruyor.

En belirgin diğer örneklerinden biri de çok partili döneme geçişte ilk önce Demokrat Parti’ye katılan sonra Millet Partisi’ni kuran ve tek başına bir partinin yapamayacağı  muhalefeti yaparak iktidarlara kök söktüren Osman Bölükbaşı’dır.

Bölükbaşı’nın başından geçen ilk tutuklama olayı 1949 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye ve Demokrat Parti genel başkanı Celal Bayar’a suikast düzenleme iddiasıdır.

Demokrat Parti iktidarı Osman Bölükbaşı’yla baş edemeyince çareyi seçim bölgesi Kırşehir’i ilçe yapmakta bulmuştu.

1960’dan sonra Demokrat Parti’nin yerine kurulan Adalet Partisi 1980 ihtilalı sonrası  kapanınca aynı misyonun devamı Doğru Yol Partisi genel başkanı olan Çoban Sülü, Süleyman Demirel hapse girmedi, memleketi Isparta ilçe yapılmadı ama kendi ifadesiyle  altı kere gitti yedi kere geldi.

Bu hoşgörünün temelinde yatansa politikacının küfür ve hakaret içermediği sürece her söz ve davranışının halkı etkilemek amacıyla,bir propaganda faaliyeti amacına yönelik söylenmiş sözler olarak kabul edilmesidir.

Mesela bir milletvekili, hukuki açıdan yalnız Meclis Kürsüsü’nde söylediği sözlerden sorumlu tutulur.

O bakımdan siz siz olun politikacıların aralarındaki kayıkçı kavgasına kanıp da ne enseyi karartın ne de gaza gelmek suretiyle birbirinize karşı kırıcı olun, derim.

Politikacıların seçim ortamında verdikleri sözlerin de yerine geleceğinden pek ümitvar olmamak gerekir.

Çünkü vaatler ya kısa vadeli yerine getirilmesi imkân dâhilinde olur  ya da gerçekleşmesi zaman ve şartlara bağlı,uzun vadeli olur..

Hangisinin kısa vadeli gerçekleşecek olanlardan hangilerinin uzun sürede yerine geleceğini oyunu kullanırken ölçüp tartacak olansa bizzat seçmenin kendisidir.

Çünkü her verilen sözde aranacak birinci şart bir sözün doğruluğundan ziyade akla yatkın yani mantıklı olup,olmadığıdır..

Politikacıya kalsa gökten ayı yeryüzüne indirme sözü vermekten geri kalmaz, yeter ki, birilerinin inanacağına inansın…

Buraya kadar anlatılanlar ışığında olaya bakarak doğruluk, güvenilirlik verilen sözlere sadakat yapılan siyasetin neresinde diyenleriniz elbette çıkacaktır.

Biliyoruz ki, demokrasi Winston Churcill’in dediği gibi en mükemmel bir yönetim şekli değildir. Bu güne kadar denenmişler içersinde en az kusurlu olan yönetim tarzı olduğu için tercih edilen bir rejimdir.

Hâsılı kelam, politikacıların yapılan işin bir gereği birbirlerini hırpaladıkları buna karşılık vatandaşın bir demokrasi şölenine çevirdiği bir seçimi daha geride bıraktık.

Önerim; oy verdiğiniz parti ya da aday kaybetse de kazansa da sağlığınız için siz siz olun ne enseyi karartın ne de ümitsizliğe düşerek karalar bağlayın, neşeli  olmaya bakın...

Bir kez daha kaybedenlere geçmiş olsun, kazananlara ve milletimize hayırlı olsun.