Velhasıl çocuğu bulunmayan Hüseyin Özkan 14 Ağustos 2012 günü ardında hayırla adını anacak onbinlerce manevi evlat ve dua edecek yüz binlerce insan bırakarak bu dünyadan göçtü.

Bizim kültürümüzde zenginin malında, komşunun yetiştirdiği üründe fakirin göz hakkı vardır.Bunu dikkate alan bağ,bahçe sahibi üretici ilk  hasatta konum,komşunun bu  hakkını öder.

Daha varlıklı olanlar adlarını o toplumda hayırla andırmak için kazançlarından okul, cami, köprü, çeşme gibi sadaka-i cariye(sürekli hayır) yani kalıcı hayır eserleri bırakırlar.

Fakat bu uğurda para harcamak söylendiği kadar kolay olmasa gerek. Okul ve cami yaptırmanın hazzına varan Hüseyin Özkan anlatmıştı; bir dostuna “vaktin var biliyorum bir okul da sen yaptır,”teklifinde bulunduğunda dostu “biliyorum ancak elim varmıyor,” der.

O bakımdan öncülükte ilk olmak fevkalade önemlidir ki, naif bir İstanbul Efendisi olan Hüseyin Özkan Çine’de bu payeye sahiptir.

Onun okul yaptırmada açtığı çığırı Muhsin Kalkan Anadolu Ticaret Lisesi, Sevim Kalkan Ortaokulu, Osman Kalkan İlkokulu, Feride-Raşit Kalkan İlköğretim Okulu ve İmam Hatip Lisesi Ek Binası ile Raşit Kalkan devam ettirmişti..

Onu Kız Meslek Lisesi ve Naciye Ünal Özel Eğitim Uygulama Okulu ile Mehmet Emin Ünal, Mustafa Türkoğlu Ortaokulu ile Osman Türkoğlu, Mehmet Tuncer Anadolu Lisesi ile de Mehmet Tuncer takip etmişti.

Hüseyin Özkan okul konusunda yaptığı öncülüğü eşi adına yaptırdığı ve arsasını yine Çine’nin güzel insanlarından Hasan Bozdağ’ın bağışladığı Müferrah Özkan Camii ile de devam ettirmişti.

Sonrasında bu camiyi Murat Zengin ve Nihat Merdin camilerinin yapımı takip etmiştir.

(Ne çare ki, Hüseyin Özkan’ın vefatından sonra bu caminin bahçesine gömülme isteği yasal engele takıldığı için gerçekleştirilememiştir.)

Şurası bir geçek ki, Hüseyin Özkan’ın okul ve cami yaptıracak bitmez, tükenmez parası ve ucu bucağı görünmez malı mülkü de yoktu taşınmazlarının icar gelirleriyle geçinen, toplumsal duyarlılığa sahip,, gönlü zengin, mütevazı bir insandı

Çine’ye hizmet için siyasete girmiş, ilçe başkanlığı, il genel meclisi üyeliği yapmış, sivil toplum kuruluşlarında görev üstlenmiş fakat  doğrudan ya da dolaylı olarak hiçbir maddi kazanç elde etmediği gibi 1980 öncesi politikacılarının özelliği, daha cebinden para harcamıştı.

O aktif çalışma hayatından kendini emekli edince devamlı halkın içinde olmuş, günlerini bir memur sadakatiyle düzenli gelip gittiği ofisinde ziyarete gelen dostlarını ağırlamakla geçirmişti.

Yaptıracağı okula harcamak üzere tarlasından 14 dekarlık bir bölümü satmasının ardından Hüseyin Özkan ilginç bir olay yaşar.

Satın alan şahıs tarlasının ifrazını yaptırmak için kadastro müdürlüğüne başvurunca yapılan ölçümde görülür ki, tarla  kadastro geçtiğinde  bir hata eseri tapuya 20 dekar eksik yazılmıştır..

Bu hatanın düzeltilmesiyle Hüseyin Özkan satılan 14 dekar düşüldükten sonra üzerine daha 6 dekar tarla kazanır ki, bu da “verilen sadaka malı eksiltmez daha da artırır,” inancının ne kadar doğru olduğunu gösterir.

Diğer taraftan okulun yapımını Milli Eğitim Müdürlüğü üstlendiği halde Hüseyin Özkan bir şantiye şefi gibi temel atımından bitimine kadar inşaattan ayrılmaz..

(Bu arada ibretlik bir olay yaşanır. Çakıl, kum işlerini yüklenen Çine Belediyesi ihtiyacı teminde sıkıntıya düşünce Hüseyin Özkan bir çare olarak Çine Topçam Barajı şantiyesine başvurur.

Sorumlu Mühendis Güven Çuhacı “devlet adına paranla okul yaptıracaksın bir de buralara kadar kum, çakıl için geleceksin bundan sonra ihtiyaç halinde telefonla bildireceksin devletin bu arabaları karşılayacak,” der.

Bu tavrından olağanüstü memnun olan Hüseyin Özkan, Güven Çuhacı’ya birlikte bir yemek yeme tekfinde bulunur.

O da “devletin arabaları senin yaptırdığın okula çakıl çekmeseydi olurdu ama şimdi olmaz, eğer bir lokantada tesadüfen karşılaşırsak bir tas çorbanı içerim,” yanıtını verir.

 Güven Çuhacı o dürüstlüğüyle geride oturduğu evi ve eski model şahin marka bir otomobil bırakarak bu dünyadan göçtü, gitti.)

Okul devletin de gayretiyle bir yıl gibi bir sürede tamamlanır ve 1986-1987 öğretim yılı ikinci yarısında (9 Mart) Çine Lisesi bünyesindeki ortaokul öğrencilerinin nakliyle eğitim öğretime açılır.

Böylece Hüseyin Özkan yaklaşık 900 devamlı, 300 beklemeli toplamda 1200 öğrencinin manevi babası olma hazzını yakalar ki, bu duygu okulun resmi açılış töreninde onu gözyaşlarına boğar.

(Hüseyin Özkan aynı gözyaşlarını bir Cuma günü Müferrah Özkan Cami’nin yapılan açılışında da dökmüştü.)

Hüseyin Özkan’ın bu mutluluğuna okulun yöneticilerinden tutun da öğretmenlerine, memurlarına ve hizmetlisine kadar ortak olurlar, okul öğrencilerinin başarılı olması için gerekli özveriyi fazlasıyla gösterirler.

Hüseyin Özkan’ın yakın dostları da okul personelinden geri kalmaz.

 Ali Savran, Ömer Dinçer,Mustafa Ecer, Mustafa Yaşar, Ümit Güney, Ali İhsan Akçay, Mehmet Yörük, Orhan Akar, Erkan Aslan, Oktay Bıkmazoğlu, Esin Merdin, Gönül Karabulut  okul koruma derneğini kurarlar ve eğitimde kaliteyi yakalamak  için gerekli kaynağı bulmada azami çaba harcarlar.

(Giyimiyle, konuşmasıyla, insanlara davranışıyla herkesin “Ali Ağabeyi” olan Ali Savran’ın Çine’de ayrı bir yeri vardı. Her dernek yönetiminin değişmez yönetim kurulu üyesi olmanın yanında her cenazede, her düğünde, sünnette, nişanda bulunur, darılan çiftleri o barıştırırdı.)

Mehmet Sever ve Selahattin Gökozan Akmaden adına tepeden tırnağa okul sporcu formalarının yapımını üstlenirler. 

Sadece Okul Koruma Derneği değil bütün Çine halkı da Hüseyin Özkan’ın emanetine sahip çıkmak, mutluluğuna ortak olmak adına maddi manevi hiçbir fedakârlıktan kaçınmazlar.

Okul Koruma Derneğinin çalışmaları,  Çinelilerin de katkılarıyla okulun ihtiyaçları tamamlanırken diğer yandan da kısa bir sürede bahçeye üç odalı ek bina yapılır..

Diğer okullarda veli katkısı 5-10 bin TL’yi geçmezken Hüseyin Özkan Ortaokulu Koruma Derneği yıllık bütçesi onların 10 katı olur 100 bin TL’nin altına düşmez.

Bu şekil okul-veli-çevre ve öğretmen birlikteliğinin bir sonucu okul Aydın’da ve Türkiye’de ilklere imza atar.

Aydın okullarında ilk düzenli veli katkısı Hüseyin Özkan Ortaokulu’nda velilerle ortak alınan bir karar sonucu toplanmaya başlanmıştır.

Teksir makinesiyle çıkarılmaya başlanan ve öğrencilerin şiir, nesir ve öykülerinin yayınlandığı Tomurcuk daha sonra ofset baskı olarak yayın hayatına devam etmiştir.

 Öğrencilerden Aydın Çitiloğlu ortaokul sonu devlet sınavlarında iki dalda Türkiye birincisi ayrıca Fen Lisesi sınavlarında da Türkiye 9’cusu.olmuştur.

Halk oyunları ekibi ortaokullar kategorisinde Aydın il birincisi, bölge birincisi ve Türkiye 4’üncüsü,Yeliz-Salih Özdemir kardeşler resim dalında dünya 3’üncüsü olmuştur.

Velhasıl çocuğu bulunmayan Hüseyin Özkan 14 Ağustos 2012 günü  bu dünyadan göçerken ardında adını hayırla anacak onbinlerce  manevi evlat ve dua edecek yüz binlerce insan bırakmıştır..

Vefatının 11.yılında olduğu gibi manevi çocukları ve sevenleri eserleri yaşadıkça Hüseyin Özkan’ı anmaya da devam edecektir,ne mutlu……