Gündemde olan gıda fiyatları artışına yerel seçimler öncesi 2019 Martı öncesinde de şahit olmuştuk.

O gün olay krize dönüşmeden İstanbul, Ankara gibi büyük kentlerde belediyelerin açtığı tanzim satış noktalarıyla aşılmaya çalışılmıştı.

Günümüzdeki ise “erken uyarı sistemi” ile giderileceği yönde açıklamalar var.

Üç aşamalı olduğu bildirilen sistemde uygulamanın nasıl olacağı henüz netlik kazanmış değil.

Bu belirsizlik yetiştirdiklerinden emeğinin karşılığını alamayan üreticide “kabak bizim başımıza mı patlayacak” endişesi yaratmış.

Dediklerine göre bırakın kazancı bir taraftan yüzde yüze varan girdi artışlarını diğer taraftan yevmiye masraflarını karşılayamıyor bu gün üretici.

O nedenle uygulanacak “erken uyarı sisteminin” kendilerine vurulacak son darbe mi olacağı endişesi geçmişte yaşananlara bakıldığında yersiz sayılmaz.

Çünkü bir bal üreticisinin de dediği gibi 2019’daki yüzde 10’luk indirimi çoğu büyük mağaza tedarikçilere bile dokundurmadan üreticiye yüklemişti.

Korkulan da bu yani tükenme noktasında gelen ve o nedenle taşıyamaya takatleri kalmayan bir yükün üretici sınıfın sırtına yüklenmesi…

***

Atça’da bahçıvanlık yapan Hayriye Üstündağ “ortalama ağırlığı 3-4 kg olan karnabaharın tane toptan fiyatı 1 TL, bir lahananın 2 TL, ıspanağın kilogramı 2 TL’den satılıyor.

Pırasanın 2 TL, enginarın 2,5 TL, bir demet taze soğanın ise fiyatı 2 TL’den alıcı buluyor.

 Çoğu lahana ve karnabahar da ya tarlada kalıyor, ya da hayvan yemi oluyor,”dedi.

Devamında ise ” her evin temel ihtiyacı 120 lira olan büyük mutfak tüpünü almak için 120 karnabahar,60 lahana vermek harcanan emekle bağdaşır mı, insafı olan bir zahmet düşünsün”,dedi.

***

Hayriye Üstündağ’ın söylediklerini teyit eden Çineli sebze üreticisi Muharrem Mut da işçi ücretlerinin pahalılığından yakındı.

“Onu da bulursanız, kadın gündeliği 90-100 TL, erkeğinki de 140-150 TL’dir.

Benim bir yıllık kazancını toplasanız gündelikçinin kazancının gerisinde kaldığını görürsünüz, buna kiraya vereceğim tarla geliri dâhil değil,”dedi.

***

Yenipazar Donduran Mahallesinde besicilik, çiftçilik yapan Birsan Tosun da ilginç bir yıllık gübre ve yem fiyatları karşılaştırması yaptı.

Buna göre 2020 Şubatında 60-70 TL bandındaki süt yeminin torbası Ocak 2021’de 126 TL’ye çıktı.

2020 Şubatında 90 TL olan üre gübresinin torbası 2021 Ocağında 153 TL, oldu.

2020 Şubatında 103,105 TL olan dap diamonyum fosfat gübresinin torbası 2021 Ocağında 180’TL’ye yükseldi, onu da almak için sıraya girmek gerekiyor.

Bunlara karşılık da 2020 Şubatında 230 kr olan sütün fiyatı Ocak 2021’de 280 kuruşa çıktı.

Bu gün mahalle kahvesinde bile 2,5 TL olan bir fincan kahveye harcanan emeğe bakın bir de sütün elde edilmesine harcanan emeğe…

Eğer yem ve gübredeki yüzde yüz artış süte de yansısaydı bu gün sütün 4 TL’nin üzerinde olması gerekecekti.

Bu şartlarda çarkı döndürmek için orta halli bir besici en azından 150 bin TL ek bütçeye ihtiyaç duyar ki, zaten zor ayakta duran bir üretici bu şartlarda daha fazla devam edemez, batar.

Narenci üreticini ise ne siz sorun ne de ben söyleyeyim…

Bu gün yerinde 1,5 TL olan ancak manav ve markette 5-6 TL’ye satılan mandalinayı harcı masrafını korumadığı için mal sahibi toplamadı.

Kilosu ağacında 2,5-3 TL olan, mandalinaya göre daha iyi konumdaki portakalın ise hasadına para verenler eli hamur, karnı aç kaldı,”dedi.

Birsan Tosun sözlerini “benim bu feryadım bir eleştiri değildir, çığlığımızı yetkililere duyurmak içindir,” diyerek bitirdi.

***

Aydın’da hayvancılığının öncülerinden Arif Gürdal da “750-800 baş hayvanı olan bir üretici eğer yem üretecek arazisi yoksa aylık ortalama 250 bin TL zarar eder.

Eğer hayvancılık sektörü bu gün ayaktaysa bu biraz da küçük çaplı aile besiciliği yapanlar sayesindedir”, demişti.

***

Karacasulu zeytin üreticisi Halil İbrahim Karaçam da girdilerdeki artıştan dertli.

Karaçam “bu yıl zeytinin yok yılıydı, ortalama sofralık Gemlik cinsi zeytinin kilosu 8-8,5 TL’ye asatıldı. Bu gün o zeytinin raflardaki fiyatı 25-30 TL…

0,3 asit zeytinyağının litresi ise 22,5-25 TL arasında alıcı buluyor ama zeytinyağı yok. Bu fiyat zeytinin var yılı olsaydı inanın ekimdeki 16-17 TL’yi geçmezdi.

Demem o ki, üreticinin kaderi yemcinin, ilaç bayiinin, zeytinyağı tüccarın elindedir,”dedi.

***

Aydın arıcılıkta Türkiye’de 4.sırada, arı üretimi ve satımında 1.sırada olduğunu çoğu Aydınlı bilmez.

Bu gün sadece yaklaşık 80 bin kovan Karpuzlu Bölgesinde var.

Aydın genelindeyse toplam kovan sayısı yaklaşık 450 bindir. Yıllık üretilen bal ise yaklaşık 900 bin tondur.

Bu gün markette 750 gramı 50- 55 TL arasında satılan çam balının kilosunun sezon başında 20 TL olduğunu da biliyor muydunuz?

Karpuzlu Tekeler Mahallesi’nden bir arıcı “eğer üretici market fiyatının yarısına malını satsaydı derisini tam olmasa da tuzlardı,”dedi.

 ***

Üretici sınıfının hali, pür melali bundan ibaret.

Gerçek şu ki, üretici gıda fiyatları artışlarının sebebi değil aksine mağduru…

İşin kaymağını yiyenler ise tedarikçiler ve zincirin son halkası ürünü pazarlayanlar.

“Erken uyarı sistemi” onları ve istifçileri hedef almalı.

Yoksa üreticinin nokta kadar da olsa sırtına yüklenecek bir yüke daha tahammülü yok.