Aydın’ın kalkınmada iki arada bir derede kaldığını anlatmaya çalıştığım bundan önceki yazı(1Nisan) bir durum tespitiydi.

Aydın’ın 1990’lı yıllardaki bilgi çağına dönüşümü ıskalamasının doğurduğu sonuçları o yazıda anlatan en çarpıcı cümle de bir sanayicinin söylediği “eğer böyle giderse Aydın’ın çocukları gelecekte Denizli-İzmir Karayolunda gazoz satmak zorunda kalacaklar,” öngörüsüydü.

Bu yazının ana konusu ise o görüşün gerçekleştiği ancak Aydın’ın sıkıştığı bu tünelden çıkışta çaresiz olmadığını anlatmak yani gelecek hikâyesi yazmada bir umudun bulunduğunu göstermektir.

Bu çıkış yolunun özelliği Aydın insanın hem sosyoekonomik durumuna hem de coğrafyasına uygunluğudur.

TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu Aydın’a bir gelişlerinde ADÜ Atatürk Kültür Merkezi’nde yaptığı konuşmada mealen “Aydınlılar bankalarda yeterli sermayeniz var.

Bölgeniz de yatırıma oldukça uygun. Yani ununuz da şekeriniz de var, şimdi helva karmanızın tam da zamanı,” demişti.

Öyle ya bir bölgenin yatırımcı çekmede sahip olması gereken özellikler emek, sermaye, coğrafya ve ulaşım konusunda fazlası olan eksiği olmayan Aydın niye bir Denizli ya da Manisa gibi sanayileşememiş, onlardan geri kalmıştı?

Soruya yanıt ararken görüşüne başvurduğum bir dostum soruma şu soruyla karşılık vermişti:

“Yurdundan göç eden bir vatandaş neden Denizli’ye yerleşince sanayici olur da neden Aydın’a geldiğinde rantçı olur?

Merak ettiğin konu bu soruya bulacağın yanıtta saklıdır,” demişti.

Soruma bir iş insanı olan Mahmut Çağlayan, “Aydın’da olmayan bu işin kültürüdür,” yanıtını vermişti.

Söylediği de aslında bu bölge halkı için uydurulan ve zamanla önyargı haline gelen  “efe tek oynar,” çatal kazık yere gitmez,” sözlerine uygundu.

Ama Aydın büsbütün çaresiz de değildi.

Ona özgü bir kalkınma modeli vardı ve bu günümüzde e-ticaretin yaygınlaşmasıyla önemi artan Tarıma Dayalı Entegre Sanayi modeliydi.

Sistemin özü, pazarlanacak ürünün markalaşmasına ve bu ürünün reklam ve tanıtımına dayanıyor.

Bu gün Tunceli Ovacık Türkiye’nin dört bir yanına nohut, Giresun fındık, Burdur ceviz ezmesi pazarlıyor esnafı da kazanç elde ediyor.

Ayrıca günümüzde bir ürünü teknolojik işleme tabi tutarak çeşitlendiren ve istenilen en kısa sürede tüketiciyle buluşturabilen üretici para kazanıyor.

Mesela incirden incirli baklava, incir şurubu, incirli dondurma, incirli çikolata, incir reçeli, peynirli incir lokması, incirli kek, incir cipsi gibi çeşitli ürünler üretmek mümkündür.

Keza çilekten de aynı şekilde çilekli puding, çilekli dondurma, çilek reçeli, çilekli pasta, çilekli bisküvi yapılabilir.

Turunçgillerden mandalina ve portakalın her birinden cips, meyve suyu elde edilebilir.

Turuncun reçeli yapılır, ekşisi elde edilir.

En fazla Aydın’da yetişen kestaneden kestane şekeri, kestane tatlısı üretilir.

Bölgenin ürünü enginarın yapraklarından suyu çıkarılır, pazarlanır.

Bu yolla kurulacak işletmelerde çeşitlendirilen her ürün iyi pazarlanırsa mesela incirin kg fiyatını gerek e-ticaret gerek diğer yollardan kilosunu 100-120 TL’ye, çileğinkini 40-50’TL’ye satmak mümkündür.

Günümüzde Diyarbakırlı ya da Gaziantepli bir baklavacının e-ticaret üzerinden Türkiye’nin dört bir yanından aldığı siparişlerle cirosu milyonları buluyor.

Kahramanmaraş dondurmada Ülke ticaretini tekeline aldığı gibi yurt dışına da dondurma ihraç ediyor.

Gerek Gaziantep’te gerek Kahramanmaraş’ta ticaret odaları hem ticareti geliştirmek hem de ulaşımda yeni teknikler keşfetmek için inovasyon haftaları, fuarlar düzenliyor.

Aydın’ın marka ürünleri söz gelimi inciri ve çileği neden bir Gaziantep baklavası, Maraş Dondurması gibi iç ve dış piyasada pazarlanan ürünler olmasın? 

Bunun olabilmesi için ilk başta Aydın’da odaların hem ürün tanıtımında hem pazarlama tekniklerinde hem de ulaştırmada Gaziantep, Maraş benzeri çalışmalar yapması, ilk kıvılcımı çakması gerekiyor.

Hazır elde işletme kurmada yani Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun sözünü ettiği helva karmada gerisini getirecek devlet garantili hazır bir kurum da var.

Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Denetleme İdaresi Başkanlığı…

Kısa adıyla KOSGEB…

KOSGEB Aydın’ın çocuklarını Denizli-İzmir Karayolunda gazoz satmaktan kurtaracak yegâne kuruluştur.

KOSGEB yardımıyla var olan işletmenizi geliştirebilirsiniz, büyütebilirsiniz, makine ve teçhizatı yenileyebilirsiniz, ürününüzü tanıtmak amacıyla yurt içi ve dışı fuarlara katılabilirsiniz.

Aydın’ın kalkınmasında KOSGEB’in bir kalkınma ajansı gibi çalışmasında İl Müdürü Sadullah Dülger’in hakkını teslim etmek gerekiyor.

O girişimci bulmak için bir işletmeci yakınının anlatımıyla kapı kapı dolaşarak Aydın’da Mahmut Çağlayan’ın sözünü ettiği girişimcilik kültürünün temelini oluşturmaya çalışıyor.

Fakat Sadullah Dülger’in Aydın’ın gençlerini gazoz satmaktan kurtarmada bu arabayı tek başına çekmesi beklenmemeli.

O konuda Vali Hüseyin Aksoy’a da meslek odalarını ve diğer siyasi aktörleri bu yüke dâhil etmede iş düşüyor.

Kaldı ki, Vali Bey’in sanayi bölgesi Kocaeli Valiliğinden Aydın’a atanması Aydınlılarda bu yönde yani bölgenin kalkınmasında öncü rolü oynayacağı beklentisine neden olmuştu.

O umut devam ediyor.