Liverpool çalıştırıcısı Jurgen Klopp’un takımı için kurduğu “ayağa kalkabilmemiz için kendimizi yeniden keşfetmemiz gerekir,” cümlesini Aydın için kurabilecek, kentin hali hazır durumunu bilen, geleceğini öngörebilen siyasetçilere şiddetle ihtiyacı var.

Futbolla siyaset arasında demokrasi ile yönetilen ülkelerde birçok yönden benzerlik bulunabilir.

Futbolda favori de olsa her takım için yenmek kadar yenilmek de vardır, ne de olsa klasik deyimle top yuvarlaktır.

Eğer sonuç önceden bilinseydi futbol onbinlerin merakını çekmez, sevenleri statları doldurmazlardı.

Siyasetteki maç heyecanını ise anlatmaya gerek yok sanırım, baksanıza seçime-eğer erkene alınmaz, zamanında yapılırsa-daha dokuz ay gibi bir süre var herkes seçimle yatıyor, seçimle kalkıyor.

Seçimlerin değişmez patronu seçmen olduğu için siyasetçiler sonucu beğenmeseler, itiraz etseler de nihayetinde kabullenmek zorunda kalırlar ancak seçmen iradesini de manipüle etmekten geri kalmazlar.

Futbol maçlarında ise sonuç mağlubiyetle biterse takımı çalıştıranlar, yöneticiler  kabullenmek istemezler, işin kolayına kaçarlar, kabahati bir başkasına yüklerler..

Değil mi ki, kamuoyu oluşturmada önemli bir unsur olan spor uzmanları ve yazarları da olayı köpürtmekte güçlü olanın yanında yer alırlar, onların da yardımıyla en kolayı hakemi günah keçisi yapmaktır.

Çünkü bizde kamuoyu manipülasyonlara açıktır zira bilgi sahibi olunmadan düşünce üretilen bir yerdir bizim ülkemiz.

Merak edenler bu haftayı yenilgiyle kapatan ligin iki büyük takımı Beşiktaş ve Trabzonspor yöneticilerinin açıklamalarına ve spor yazarlarının yorumlarına göz atabilirler.

Ancak futbolda da siyasette de bizdeki bu kolaycılık her ülke için geçerli değildir.

Örnek Kraliçe’nin ölümü nedeniyle yas yüzünden iptal edilen İngiltere liginde takımlar Avrupa kupaları maçlarına çıktı ve güçlü takımlarından Liverpool İtalyan’ın Napoli takımına 4-1 mağlup oldu.

Maç bitiminde teknik direktör Jurgen Klopp basına yaptığı açıklamada “kendimizi yeniden keşfetmemiz gerekiyor” diyerek kusuru hakemde ya da rakipte aramak yerine özeleştiri yaptı.

Devamında da, “işimiz kolay değil aldığımız bu sonuç ileriki haftalarda bizi yenmede rakiplerimizin daha kolay lokma görmelerine yol açacak,” anlamında herkese ders olabilecek cümleler kurdu.

Demek ki, güçlü takımlarda çalıştırıcı olmak böyle bir derinliği ve sorumluluğu da gerektiriyormuş.

 VAR (Video Assistant Referee’=Video ile yardımcı olan hakem) uygulamasının olduğu bir ülkede kabahati hakemlere yükleyen takım yöneticileri ve çalıştırıcılar onun sözlerinden kendileri için bir ders çıkarmışlar mıdır bilinmez.

Ancak bilinen bir şey varsa bizde gerek siyasetçiler gerek kulüp yöneticileri kendilerini zahmete sokacağı için her yenilgide olayın derinine inmektense bir günah keçisine yüklemeyi tercih etmişlerdir.

Örnek genel iktidara kalırsa hep başarılıdırlar ama muhalefet inatla görmek istemez ya da dış güçler ülkenin gelişmesini engellemeye çalışırlar.

İller ölçeğinde ise günümüz Aydın’ı ve siyasetçileri ileride bu konuda akademik çalışma yapacaklar için olayları manipüle etmede,6 maddede özetleyebileceğimiz nadir bulunacak bir örnek olabilir.

BİR::2014’de Aydın büyükşehir oldu,bir anlamda kalkınmada ölçek büyüdü,geri kalan bölgeler için harcanmak üzere ilçe belediyelerinin gelirlerinin yüzde 40’ı,ilde yıllık  toplanan vergilerin yüzde 6’sı büyükşehre aktarıldı.

Ölçeğe göre zihniyet değişimi gerçekleşmeyince, kasaba usulü yönetim tarzına devam edilince Aydın’ın büyükşehir olmaktan bir istifadesi olmadığı gibi 20 yıl da geriye gitti.

İKİ: Aydın’a Doğu’dan giriş Buharkent ile Batı’daki ucu Kuşadası arasındaki Karayolu’nda bu gün için –ilerleyen süreçte sayısı aratabilir.- alt-üst geçit eksikliğinin de bir sonucu 53 adet trafik lambası var.

İktidar partili yetkililere sorarsanız alt-üst geçit yapmak büyükşehrin görevi, büyükşehre kalırsa Karayolları izin vermiyor.

Ama sonuçta bu kayıkçı kavgasının bedelini Aydın ödüyor.

ÜÇ: İleri sanayisi olmayan tarıma dayalı entegre sanayisi de henüz gelişmeyen, çalışanların niteliksiz temizlikçi, garsonluk gibi işlere mahkûm olduğu Aydın gelişmişlikte Ege İlleri sıralamasında 2017 verilerine göre Afyon’un önünde sondan ikinci sırada yer alıyordu.

2017’den bu yana bu sıralamayı değiştirecek bir gelişmenin olmadığının göstergesi de  2019 Türkiye geneli kişi başı milli gelir 52 bin 316 TL olarak gerçekleştiği halde bu gelirin Aydın’da 37 bin 889 TL’de kalmasıdır..

Bu günkü kur ölçü alınarak hesaplandığında bu miktar 2 bin Dolar’ın biraz üzerindedir, bu da demek oluyor ki, bu günkü Aydın 2017’nin de gerisine düşmüştür.

DÖRT: Dışarıdan Aydın’a gelenler geri kalmışlığı, Aydın’dan başka kentlere gidenler oralarda gördükleri gelişmişlik karşısında hayrete düşüyorlar.

Zira park yeri, trafik, pazaryerleri, yeşil alan eksikliği, sosyalleşme alanı yokluğu, ulaşım vs çözüm bekleyen sorunları Aydın’ın dışarıdan görünmeyen gerçek yüzüdür.

Ama hangi siyasi makam çözecek adresi bellidir ama ne çare ki, işbaşındakilerde o sorunları çözecek ne niyet ne de liyakat in olduğu görülüyor.. …

BEŞ: Verimli Aydın Ovası’nın güneyi jeotermal enerji havzasına dönüştü. Ama bu topraklar üzerinde yaşayan insanların pozitif ayrımcılık anlamında bu santrallerden seracılıkta ya da termal alanda hiçbir istifadeleri yok.

Yok farz ediliyor olacak ki, siyasetçi cephesinde konuyu ne gündeme ne de dile getiren var.

ALTI: Her dönemde partileri aynı olduğu halde, başta Efeler birkaç belediye başkanı ile büyükşehrin seçimlerin ardından aralarının açılmasını Aydın artık kanıksadı.

Birbirleriyle küslükleri haber değeri taşıması gerekirken basında onların her törende el sıkışıp sıkışmadıkları haber olur. Oysa normali icraatlarının yazılması, konuşulması değil mi?

İktidar milletvekilleri de aynı şekilde gruplaşırlar, birinin dediğine diğeri muhalefet eder. O yüzden bakanlıkların bir yerlere sığdıramadığı bürokratları gönderdikleri joker illerden olduğu için Aydınlı vekillerden fazlasıyla memnun dense yeridir.

YEDİ: Aydın’ın yönetici elitleri bu ilin sorunlarının ve çözüm önerilerinin konuşulduğu bir toplantıda bir araya geldiklerine henüz şahit olunmadı demek sanırım yanlış olmaz.

Velhasıl futbolda bir kulüp başkanı bir yenilgide ya da kötü oyunda nasıl ki, üzerine toz kondurmadan suçu hakemlere yükleyebiliyorsa siyasetçiler de aynı şekilde Aydın’da seçmen iradesini manipüle ediyor.

Çünkü eskilerin kaht-ı rical dedikleri yetenekli devlet adamı yokluğu dün olduğu gibi günümüzde de Aydın’ın bir kaderidir.

O nedenle Liverpool çalıştırıcısı Jurgen Klopp’un takımı için kurduğu “ayağa kalkabilmemiz için kendimizi yeniden keşfetmemiz gerekir,” cümlesini Aydın için kurabilecek hali hazır durumunu bilen, geleceğini öngörebilen siyasetçilere şiddetle ihtiyacı var.

Gökten inmesi, dış ülkelerden transferi beklenmeyeceğine göre Aydın seçmenin o cümleyi kurabilecek cesarette ve liyakatte insanları içinden bulup çıkarması gerekiyor.

Yoksa ne onlar vebalden ne de Aydın kasabalıktan kurtulabilir.