Siyasette kimilerinin şansı kaybettiği noktada başlar… Bunun en bariz örneği Turgut Özal…
O bilindiği gibi 1977’de Milli Selamet Partisi’nden İzmir milletvekili adayı oldu ama seçilemedi.
Kaybetmekle kısmeti açıldı… Kazansaydı 12 Eylülde yasaklı siyasiler arasında yer alacaktı. O zaman da ne parti kurabilirdi ne de milletvekili seçilebilirdi. Tabi ne de Cumhurbaşkanı olabilirdi.
Bu açıdan bakılınca iradesi dışında görevden ayrılmak zorunda kalan Ahmet Davutoğlu veda konuşmasındaki üslubuyla belki de Cumhurbaşkanlığının kapısını araladı.
Meral Akşener de öyle…
1 Kasımda aday yapılmamasının akabinde Genel Başkanlık için adından söz edilmeye başlandı… Onun listeye alınmaması belki Başbakan olmasına yol açacak.
Necip Fazıl hayatın cilvesi böyle kısmet olaylarına “kader denk noktası” adını verir.
Yarın ne olur bilinmez ama görünen o ki, Meral Akşener arkasına aldığı rüzgâra bakılırsa o noktaya doğru ilerliyor.
Bunu söylerken bu hareketin önünde arkasında kimler var, iddia edildiği gibi bir proje midir, iddiaları bizim konumuz dışındadır. Biz olaya siyasete getirdiği dinamizm açısından bakıyoruz ve görünenin fotoğrafını çekmeye çalışıyoruz.
Dost sohbetlerinde, sokaklarda ve kahvelerde konuşulanlara bakıldığında görünen o ki, bu suni estirilen bir rüzgâr değil tıpkı 1999 seçimleri öncesindeki gibi derinden gelen bir dalgadır.
Bu dalgada biraz da pay kadınlarındır. Meral Akşener’le MHP için söylenen “erkek egemen parti” imajı biraz da olsa silinecek gibi görünüyor.
Oy verdiği parti içine sinmeyenler… İktidar karşıtları… Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hıncı olanlar… MHP’li olup da değişim isteyenlerin umudu bu gün Meral Akşener’dir.
1995’deki milletvekilliği (DYP) döneminde İçişleri Bakanı olarak askerler karşısındaki dik duruşu, meclis başkan vekilliğindeki başarısı onu eşitler arasında birinci yapan unsurlardır.
Eski bir DYP’li olmasıyla Meral Akşener demokrat cepheye de bir hareket getirdi.
Mesela Aydın’da eski milletvekili Mehmet Yüzügüler (ANAP), Didim eski Belediye Başkanı Ünal Boztürk (ANAP), eski İl Başkanı Ergüven Yakan(DYP), eski DP ilçe başkanları Musa Avcı(Söke), Kılıç Kocaman(Kuşadası),Ömer Vela (Didim), Nazmi Erbaş (Karpuzlu) bu gün açıktan ona destek veriyor.
ANEMON TOPLANTISINDA ÖNE ÇIKANLAR
Devlet Bahçeli yönetiminden şikâyet neydi?
Parti’nin iyi yönetilmemesi değil miydi?
Siz kötü yönetime son verme iddiasındaki bir lideri misafir ediyorsanız katılımcıların takdirini kazanacak, hataları minimize eden bir organizasyon yapmanız gerekmiyor muydu?
Hele bir de organizasyonu kapasitesi sınırlı bir salonda yapıyorsanız misafirleri memnun etmeniz izdihama ve şikâyete yol açabilecek tedbirleri önceden almanız gerekmez miydi?
İzmir’deki heyecanın Aydın’a nasıl taşınacağına, organizasyondan yüz akı ile nasıl çıkılacağına kafa yormanız lazım değil miydi?
Organizasyonda her grup kendi arasında ön alma yarışına girince misafirleri gören olmadı. Yemek saati 20.30 olarak duyurulduğu halde saat 22.00 olduğunda Meral Hanım daha salona gelmemişti.
Açık söylemek gerekirse organizasyonunu yönetenlerin ya da onlara akıl hocalığı yapanların fırsattan istifade Meral Akşener rüzgârı üzerinden kendi yelkenlerini doldurmaya kalkışmaları sonucu Anemon toplantısı fiyasko oldu.
Hem içerden hem de dışarıdan çift akımlı bu enerji ve heyecan Aydın’da iyi bir akıl tarafından yönetilmez de kamuoyunda başıbozuk ordunun ganimet hevesi gibi algılanırsa hareket ölü doğar.
Bizden söylemesi…
Programın Nazilli bölümü Anemon’a göre daha iyiydi… Kahvaltıda yaklaşık beş yüz kişiyle beraber oldu. Belediye önünde kendiliğinden toplanan iki bin kişiye hitap etti.
İncirliova’da kadınlar kendilerine daha fazla zaman ayırmasını bekliyordu. Ama zamanın büyük bölümü belediyede geçince bu beklenti gerçekleşmedi.
Ve elini sıkmak isteyen vatandaş çevresindeki çemberi yaramadığı için ona dokunamadan Meral Hanım Aydın’dan ayrıldı.