Efeler’in kasaba görüntüsünden rahatsızlık duyan, ufku geniş, Aydın sevdalısı, merkezine millete ve insanlığa hizmeti alan, gelecek düşüncesi olan yerel yönetici ve siyasetçilere ihtiyacı var,

Siyaset mümkün olanın sanatıdır, tanımından hareket edildiğinde herkes gibi bir siyasetçi için de hayalin gerçekleşmesi mümkün olanı bir de olmayacak ham olanı vardır.

İdealistlerin, kahramanların, gerçek liderlerin peşlerinden koştukları hikâyelerinin kendilerini millete, insanlığa adamışlıklarıyla, ufuklarının genişliğiyle yakından ilgilidir.

Türkiye örneğinde olduğu gibi o idealistler ve kendilerini hikayelerine adayanlar sayesindedir ki, bağımsız ülkeler kurulmuş, uygar ülkeler arasına katılmış, kalkınma hamleleri gerçekleşmiştir.

Hayallerini elde edeceği rant ve egosunu tatmin gibi yalana, dolana dayalı kendi çıkarına alet edenlerin kendilerinden başka ne millete ne de insanlığa bir faydaları olmuştur.

Kaldı ki, tarihi yapan idealistlerdir, çıkarı peşinde koşanların isimleri ise kendi kuşaklarından öteye geçmez, tarih bile onları kayda değer bulmaz, unutulur, gider.

Bir idealistin kurduğu hayal zor ancak mümkünse çoğunlukla azim ve iradesinin bir mükâfatı olarak gerçekleştiğine dünya gözüyle şahit olabilir, o mutluluğu tadabilir.

Fethiye Kadıköy eski Muhtarlarından Ali Yeşil’in 1950’li yıllarda bir hayali vardır, köy yakınındaki Saklıkent Kanyonu’ndan boşa akan suyla tütünden başka bir ürün yetişmeyen kıraç köy arazisini sulamak.

Bu maksatla Fethiye Kaymakamlığına verdiği dilekçeye karşılık ne zaman sonra kaymakamlıktan bir haber gelir.

Verdiği dilekçeyle ilgili inceleme yapmak üzere Muğla’dan bir görevli gelmiştir, onu köye götürmek için Muhtar Ali Yeşil’in ilçeye gelmesi istenmektedir.

Muhtar Fethiye’ye gitmekte olsun gelecek misafir için halk Saklı Kent’te yemek hazırlığına girişir.

O günün şartlarında en konforlu araç olan ciple köye doğru hareket ettiklerinde misafir kucağındaki bir aletle sürekli ölçüm yapar ve ara sıra notlar alır.

Saklı Kent’e ulaştıklarında da muhtara: “Bu su ile mi Kadıköy Ovası’nı sulamak niyetindesin,” der.

Muhtar Ali Yeşil’in “evet” demesi üzerine: “Bu akarsu yatağını tepesine kadar betonla kapatırsan bu su ancak o zaman senin köyüne akar,” der ve bir çiltim üzüm dışında hazırlanan yemeğe de dokunmaz.

Devamında da:: “Bu suyla senin köy sulanmaz ama Eşen Çayı üzerindeki Kemer Köprüsü’nün ayağından gelecek suyla dediğin olur,120 bin gündelikçi ile bir ayda bu işi bitirebilirsin” dediğinde Ali Yeşil’in hayalleri hepten suya düşer.

Ancak “ama” der ve devam eder::”Ben senin bu iyi niyetli,insanlık namına girişimini karşılıksız bırakmayacağım,bu suyu devlet eliyle senin köyüne getireceğim,” der.

O günün şartlarında kepçe-makine olmadığı için kazma kürek çalışan insan gücüyle açılan kanalla Eşen Çayı’nın suyu, 10 yıl sonra 1960 yılında Kadıköy Ovası’na akar.

Muhtar Ali Yeşil’in çabası sonucu yapılan kanal sadece Kadıköy Ovası’nı sulamaz, Kemer ile Kadıköy arasındaki köyler de kanaldan yararlanır.

(Rahmetli Ali Yeşil millet ve insanlık adına yaptığı bu hizmetlere ek olarak köyündeki kan davasını sonlandırmada gösterdiği başarılarla 30 yıl sonra 1981’de Muğla’da yılın muhtarı seçilmişti)

Bazı hayaller de vardır ki, uzun ömürlüdür, zamanında gerçekleşmez ama ilerleyen süreçte onu hayata geçiren birileri bulunur.

1954’de Demokrat Parti’den Yenipazar Belediye Başkanı seçilen Oğul Ali Yörük ufku hayli geniş ve hikâyesi olan bir aydındı.

Sarıkaya mevkiine -bu günkü hastanenin bulunduğu arsa-hastane temeli kazdırmıştı, Madran Suyu projesini başlatmıştı.

Ama tamamlamak nasip olmamıştı.

Madran kaynak suyunu da, temeli kazılan yere hastane yapımını da 1984 seçimlerinde ANAP’tan belediye başkanı olan Cengiz Altınkaya gerçekleştirmişti.

Ayrıca Cengiz Altınkaya kendi hayali olan günümüz Turgut Özal Parkı’nın bulunduğu adayı istimlâk ederek Yenipazar Parkı’na katmıştı ve parka bu günkü şeklini aldırmıştı.

Böyle hayali olan belediye başkanlarına her devirde olduğu gibi Aydın’da bu gün de fazlasıyla ihtiyaç var.

Çünkü insanlar sorun yumağı haline gelen Efeler’de nefes almada zorlanır, oldular.

Pazaryerleri, eski minibüs garajı arsası, eski oto terminal alanı, restorasyonu gereken eserleriyle Farabi Sokak ve yeniden düzenlenmesi gereken Pınarbaşı Mesire alanı hemen akla geliveren örnekler.

En acil çözümü gereken de kentin ortasında kalan ve  ne kitlesel taşkınlıklara karşı  güvenli ne de araba fark yeri olan Adnan Menderes Stadyumu’nun hâlihazırdaki durumu…

Bu küçüklükte ve kentin tam göbeğinde stadyum hangi ilde kaldı acaba, bu gün çoğu ilçede bile standardına uygun yenileri var.

Hatırlarsınız, Aydınspor 1923 Bölgesel Amatör Ligden Üçüncü Lige yükseldiği Çiğli Spor karşılaşmasında (25 04.2011) stada 17 bin izleyici aldığı gerekçesiyle Futbol Federasyonu kulübe para cezası kesmişti.

Farz edelim ki, üçüncü ligde oynayan Efeler 09 Spor - Fenerbahçe ile kupa maçı oynadı, o kadar seyirciyi alacak kendine stat arayacak olması bile Efeler’in bir ayıbıdır.

Her biri futbol takım sevdalısı belediyeler sıra stada gelince sesini çıkarmıyor. Hani Büyükşehir 2014 seçimlerinde Efe Arena Stadı yapma sözü verilmişti?

Demem o ki,  Adnan Menderes Stadını kent dışına taşıma hayali olan yöneticilere ihtiyaç var Aydın’da.

Diğer taraftan stadın kent dışına nakli Efeler halk için de elzemdir.

Stadyum alanı bireysel sporların yapılabildiği spor tesisleriyle, yürüyüş yollarıyla, gençlerin boş vaktini geçirebilecekleri spor sahalarıyla, yüzme havuzuyla, çocuk oyun alanlarıyla ve kafeteryasıyla yediden yetmişe herkes için bir yaşam alanı haline getirilmesi gerekiyor.

Nevzat Biçer Parkı’yla da birleşmesiyle alan daha da kullanışlı hale gelir, bir de Migros da başka yere nakledilir, yerine iki kat yer altı otopark yapılırsa Efeler’de yaşam kolaylaşır

Özetlersek Efeler’in kasaba görüntüsünden rahatsızlık duyan, merkezine millete ve insanlığa hizmeti alan idealist, gelecek düşüncesi olan ufku geniş yerel yönetici ve siyasetçilere acilen ihtiyacı var.

Çünkü bu verimsiz gösteriş siyaseti insanları baydı artık…