Bizdeki milletvekillerinin aralarında kavga etmelerine birinci neden biraz da partililerin işlerine öyle geldiği için sırtlarını sıvazlamaları sonucu kibirlenmeleri ise, ikinci neden de kendilerini doyduğu yere değil doğduğu yere ait olduklarını hissetmeleridir.

Aydın’ın sorunlarına çözüm üretmeye soyunan ve o nedenle üzerlerinde vekâlet görevi olan milletvekillerinin, belediye başkanlarının rahatlığına ve keyiflerine bakıyor da insanın Aydın halkı kişi başı yıllık gelirleri 100 bin dolarlarla ölçülen refah toplumu düzeyine ulaşmış da biz mi farkında değiliz diyesi geliyor..

Adnan Menderes Üniversitesi öğretim üyelerinden bir dostum bana sorunca anladım ki, meğerse aynı yanılgıya düşen sadece ben değilmişim, başkaları da varmış.

Karşılıklı sohbetimizde TÜİK verilerine göre 52 bin 316 TL olan   2019 yılı kişi kaşı milli gelir Türkiye ortalaması Aydın’da yaklaşık 15 bin TL gerisinde 37 bin 889 TL olduğunu söylemem üzerine o da ayıktı.

Ona da söylediğim gibi zaten Aydınlı devletten ne isteneceği, nasıl isteneceğinde bir hayli çekingendir, bizim milletvekillerimizi, siyasi partilerin il başkanlarını Ankara bürokrasisi çok sever.

Çünkü tayin nakil dışında devletten istekte bulunmazlar.

Diğer illerin milletvekilleri ve siyasetçileri ise istediklerini koparmadan bir Ankara bürokratının peşini kolay kolay bırakmazlar,o hizmeti koparıncaya kadar kapılarını aşındırmaya devam ederler.

Hele bir de bizim vekillerimiz gibi tek başına hareket ediyorlarsa hatta içlerinden birinin isteğine diğeri  taş koyuyorsa  Ankara bürokrasi baş tacı eder..

Ne de olsa o uslu, munis milletvekilleri sayesinde bir ilde disiplinsizliği nedeniyle istenmeyen ya da ilk kez atanacak acemi bir müdüre yer aranıyorsa Ankara bürokratına gün doğar,”madem kendi aranızda anlaşamıyorsunuz, bizim atadığımıza rıza göstereceksiniz,” denir.

Milli Eğitim Müdürlüğü başta Aydın birçok acemi müdüre usta öğreticilik yaptı, kendi ilinde sığmayanlara kapısını açtı onlar da atandıkları kurumda sadece kaliteyi hak ile yeksan etmekle yetinmediler devlete olan güveni de alt üst ettiler.

Onun içindir ki, milletvekilleri arasında birlik beraberlik olmayınca, Aydın’a gelecek olan bir hizmet baskı oluşturan illere kaydırıldı, demek yanlış olmaz.

Yoksa bütün illerde yapımı tamamlanan ve çoktandır hizmet veren şehir hastanesinin Aydın’da henüz yapım aşamasında olması, adliye sarayının temelinin bile atılmaması nasıl açıklanır?

Aydın milletvekilleri bir Karadeniz, bir Orta Anadolu milletvekilleri gibi yumruğu bir araya vursalardı bu hizmetler bu kadar gecikebilir miydi?

Ne yazık ki, bu gibi hizmetlerin bakanlıklarda takibini yapacak Ankara’da bir Aydın Lobisi dün yoktu, bu gün de bulunmuyor.

Onun içindir ki, Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz illerinin milletvekilleri, bakanlıklarda çalışan hizmetlisinden genel müdürüne, illerinin sivil toplum örgütlerine varıncaya kadar bir hizmeti koparabilmek için Ankara üzerinde tam saha pres yaparlar.

Diğer bölge milletvekillerinin, sivil toplum örgütlerinin düşük enerjileri karşısında siz Aydın’a bu güne kadar Adliye Sarayı ve Şehir Hastanesinin yapılması bir devlet  engeline takılmıştır,diyebilir misiniz?

Aydın’da iktidar milletvekilleri seçimin ilk bittiği birkaç ay içinde verdikleri birliktelik fotoğrafının hemen ardından birbirine düşer, asgari müştereklerde bile bir araya gelemezlerse olacağı elbette budur.

Bizdeki milletvekillerinin aralarında kavga etmelerine birinci neden biraz da partililerin işlerine öyle geldiği için sırtlarını sıvazlamaları sonucu kibirlenmeleri ise, ikinci neden de kendilerini doyduğu yere değil doğduğu yere ait olduklarını hissetmeleridir.

Bu ikincisi Aydın’da zaman içinde istihdam yerine  rant temelli bir statükoya dönüşmüştür. Ne yazık ki, Aydın’ın böyle bir şanssızlığı vardır.

Bir yere aidiyet duymayan bir siyasetçinin o yer için bir hayalinin, bir projesinin olmasını beklemek de nafile bir umuttan başka bir şey değildir..

Öyle olunca da Ankara bürokrasisinde görevli hemşerileriyle ‘yarın yerimize göz dikerler’ endişesi taşıyan milletvekillerinden bir Karadenizli, bir Orta Anadolulu gibi Ankara’daki hemşerilerinden Aydın Lobisi oluşturmaları beklemez.

O bakımdan hizmet alma noktasında Ankara bürokrasi yanında Aydın’ın bir ağırlığı yoktur, Şehir Hastanesi ve Adliye Sarayı gibi yatırımların gecikmesinin asıl nedeni de bu olmalı.

Aydın refah toplumları düzeyine ulaşmış rahatlığı içinde olan sadece milletvekilleri değildir büyükşehir de sanki Aydın’da yapılacak hizmetler tamamlanmış havasında.

Oysa Aydın mahalle aralarında kurulmaya devam eden pazaryerleriyle, günden güne daha fazla ihtiyaç duyulan otopark, trafik ve estetikten mahrum mimarisiyle büyük bir kasabadan farksızdır.

Büyükşehre geçiş bu durumdan kurtulmasına bir çare olabilirdi. Ancak yereldeki bu dönüşümü hayata geçirecek vizyoner bir bakış ve zihin yapısı tamamlamayınca Aydın vasata mahkûm oldu. 

Seçmen  2014’de 17 ilçeden 11’nde  hem ilçeyi hem büyükşehri birinci parti yaptı.ama vatandaş  başkanlar arasında  beklediği uyumu göremedi

.Her iki dönemde büyükşehir Efeler başta kendi partilisi bazı belediye başkanları ile kavga etti.

Hani nerede kaldı hizmet akışının olabilmesi için büyükşehirle ilçe belediyelerini aynı partiden seçin vadi?

Ayrıca büyükşehir yasanın zorunlu kıldığı, arka kapı diplomasisi ile aşılabilecek her engel saptırarak siyasete tahvil edildi ve kamuoyuna ‘ iktidar hizmet etmeme izin vermiyor’ şeklinde yansıtıldı.

Buna neden olan hikâyesizlikten ve vizyon yetersizliğinden hizmet yapılamayınca da geriye’ şu kadar km yol yaptık’ gibi reklam panolarını afaki ve hayali rakamlarla doldurmak kaldı..

 Sonuçta Aydın kasabalıktan bir türlü paçasını kurtaramadı.