Yolsuzluğu ve rüşveti önleyemiyoruz mazereti kabul edilemez, devlette her şeyin çaresi vardır, yeter ki, amir o azim ve iradeye sahip olsun, Hocalar Üniversite personelinden de “elden para alıyorlar,” cümlesi devlet adamı ifadesi olmaktan uzaktır..

AK Parti iktidarı ilk başladığı devirlerde sağlık alanında gerek hastane ayrımını ortadan kaldırmada gerek hastalara ilaç temininde gerekse ameliyat konularında devrim niteliğinde yenilikler yaptı.

Doktorlar özel muayenehane ile hastaneler arasında tercihte geneli tercihlerini hastanelerden yana kullanınca, kayıt dışı, elden para almalar da tarihe karışmıştı.

Emekli sandığı, sigortalı hasta ayrımı sona erdi, dileyene istediği hastane ve doktorda muayene olma hakkı tanındı eczaneden ilaç temini oldukça kolaylaştı.

AK Parti’nin iktidara geldiği ilk seçimi 2002’de yüzde 34,3 oranında aldığı oyu takip eden seçimlerde yüzde 50’lere çıkarmasında sağlık sistemine getirdiği bu yeniliklerin etkisi olduğu bir gerçek.

Diğer kentlerde hizmete giren MR, tomografi ve röntgen benzeri en yeni cihazlarla donatılmış Şehir Hastanelerinin Aydın’da yapımının gecikmesinin de bir sonucu olsa gerek, Aydın’da insanların kaliteli sağlık hizmetine erişiminde bir gerileme yaşandı.

Diğer sebeplerin de eklenmesiyle o devrim niteliğindeki yenilikler gitti yerine 2002 öncesi parasıyla insanların devlet ve üniversite hastanelerinden tedavi hizmeti almada zorlandıkları eski sistem geri geldi.

Gerek kronik gerek geçici hastalığı olan insanlardan “ilaç fark bedeli” adı altında eczaneler devlete ödenmek üzere hiç de küçümsenmeyecek paralar keser, oldular.

Haydi, o paralar neyse belge karşılığı ödendiği için nihayetinde devletin kasasına girecek.

Belgesiz, ne vergisi ne de kurum payı ödenen, 2002 sağlık reformu öncesindeki gibi gerek üniversitede öğretim üyesi doktorların gerek devlet hastanelerinde görevli olan doktorların ameliyatlarda elden aldıkları paralara ne demeli?

***

Bir yanlış anlamayı önlemek adına Üniversite Hastanesi’nde muayene ve ameliyat konularına açıklık getirelim, istiyorum:

Profesör ya da doçent unvanlı bir doktordan özel muayene olmak isteyen bir hasta- bölümlerine göre değişen- (örnek ortopedide 415 TL) 400-500 TL arasında muayene ücreti ödemek durumundadırlar.

Profesör ve doçent unvanlı olan doktorlar da bizzat ameliyatına girmek kaydıyla hastalardan geçerli asgari ücretin iki katı kadar ücret isteme ve alma hakları vardır.

Ücretler alındı belgesi karşılığında hastane veznelerine ödenir. Ayrıca sırasız MR çektirmek isteyenler ya da bel fıtığı, diz, kalça gibi organlardan ameliyat olacaklar da tercih edecekleri protez malzemeleri ücretinin farkını öderler.

Bunlar yasaldır. Bizim sözünü ettiğimiz bu neviden hizmetleri alanların veznelere belge karşılığında ödedikleri paralar değildir.

Ne ad altında olursa olsun alındığına dair her hangi bir belge düzenlenmeyen, elden alınan, kurum payı ve vergisi ödenmeyen, rüşvet kabilinden kısa yoldan cebe indirilen paradır.

Eğer paralar belge karşılığında alınsaydı vergilendirilecek yaklaşık yüzde 60’lık bir miktarı devletle hastane arasında paylaşılacak bundan devlet de hastane de karlı çıkacaktı.

Adnan Menderes Üniversitesi Hastanesi’nde- buna tenezzül etmeyen nice doktor var onları tenzih ederim- bu türden haksız ücretleri alan doktorların sayıları artmakta aldıkları paranın meblağı da yükselmektedir.

Adnan Menderes Üniversitesi yeni Rektörü Bülent Kent’in basınla buluşmasında  (03.11.2023) konuyla ilgili yaptığı talihsiz açıklamadan sonra sanki artış gösterdiği ve aleni yapılır hale geldiği gözlemleniyor.

Hatırlanacağı üzere Rektör Prof.Dr. Bülent Kent bir soru üzerine o toplantıda  şunları demişti:

Aydın’da bıçak parası daha fazla. Mesela Ankara’da birçok açıdan bıçak parası gündemden düşmüş vaziyette. Diğer komşu illeri bilmiyorum.(Aydın’da) daha fazla olduğu söylendi bana.

Şimdi vatandaş bıçak parası veriyor, sonra da bana mesaj atıyor,”Hocam sizin şu bölümdeki şu bölümdeki doktor benden şu kadar para aldı. Bize yazılı şikâyette bulunacaksın, biz de savcılığa suç duyurusunda bulunacağız.

Sonra başvurduğumuzda savcı bilgi, belgeniz var mı, diyecek.”Veremem tedavim devam ediyor,” diyor.

Ben bunu nasıl çözerim?

Twitter hesabından, WhtsApp üzerinden yazılıyor, çok aktif şekilde kullanılıyor. Bizim personelimizden de alınıyor, maalesef doktorlarımız alıyor.

Ben uyarıyorum:

Bıçak parası rüşvettir, ceza kanunu açısından suçtur, vatandaş bilgi, belge, getirecek, sadece başhekimlik, rektörlük olarak biz çözemiyoruz.”

Sayın Rektör’ün bu sözlerinin elden para alanları engelleyici ne bir tonu var ne de o sözler bir azim ve iradeyi yansıtıyor.

 Oysa bizim kültürümüzde yöneticiler için söylenmiş “At sahibine göre kişner,” sözü meşhurdur. Anlamı yöneticiler kararlı duruş sergilerlerse yönetilenler de ona göre yön ve istikametlerini belirlerler, demektir.

Diğer taraftan herkes yönetici olmak ister, yönetmek insanoğlunun fıtratında vardır ancak insan ne ile yöneteceğini de bilmek zorundadır, o ise tecrübe ve fıtratla ilgili yönetim kültürüdür ki, hangi hallerde, kime nasıl bir dilin kullanılacağına, hangi tavrın takınılacağına dair insanın biraz da yaratılışından gelen bir yetisidir.

Hele bir de yumuşak huylu ise bir yönetici hem kendine hem devlete zararı dokunmakla kalmaz, yönettiği tebaanın hak ve hukukunu koruyamaz, adaleti sağlayamaz.

O nedenledir ki, Hz. Peygamber yumuşak huylulukta Sahabe’ye örnek gösterdiği Ebu Zerr’i istemesine rağmen onun yumuşak huyluluğu acizliğine yol açabileceği endişesiyle vali yapmamıştır.

Bir üniversite hastanesinde Rektör Hoca’nın kendisinin de rüşvet olduğunu söylediği “elden para alma” olayı hangi yasal tedbirler uygulanarak Ankara’da önlendi de Aydın’da önüne geçilemedi, araştırması ve aynı yöntemle kurumundaki ahlaksızlığı önlemesi beklenirdi.

Bunu yapmak yerine Rektörlük ve Başhekimlik olarak biz bir şey yapamıyoruz, demek rüşvet alanı daha da cesaretlendirir, söz konusu artış nasıl olsa “elden para alımına cevaz verildi “algısın bir sonucu olabilir mi?

Bu konuda vatandaş bize belge, bilgi vermemekle yardımcı olmuyor, demek aslında topu taca atmak demektir. Çünkü güven vermezseniz yarın afişe edileceği korkusuyla vatandaş bilgi ve belge vermekten çekinir.

Siz üniversite bünyesinde bir birim oluşturun ve şikâyette bulunacakların adlarının açıklamayacağına dair güvence verin, bakın o teminatla insanlar nasıl bilgi verecek?

Yolsuzluğu ve rüşveti önleyemiyoruz mazeret kabul edilemez, devlette her şeyin çaresi vardır, yeter ki, amir o azim ve iradeye sahip olsun, Hocalar Üniversite personelinden de “elden para alıyorlar,” cümlesi devlet adamı ifadesi olmaktan uzaktır.

İnsanın aklına “dizinden bir operasyon geçiren Rektör’den de “bıçak parası” istendi mi,” sorusu gelmiyor değil.

Bu işleri önlemek aslında rektörün değil hastane baştabibinin görevidir, onu aşan durumlarda rektörlük denetim mekanizması devreye girer ve gereğini yapar, devlet hiyerarşisi böyle çalışır.

Eğer bu sistem çalışmıyorsa ki çalışmadığı Rektör Hoca’nın kendi ikrarıdır, her sorumlu kabahati önce kendinde sonra vatandaşta aramalıdır.

Bunlar yapılamayınca Üniversite Hastanesi’nde elden para alma bazı branşlarda oldukça yaygın ve meblağ yüksek, vatandaşın buna tepkisi sanıldığından da fazla.

Rayiç ise ameliyatın durumuna göre değişiyor, doktorlardan, 5 bin TL alanlar da var, 250 bin TL isteyen de… Sizin anlayacağınız vicdanlara göre rakam değişiyor.

Muayenehaneler ise sözde kapatılmış gibi gösteriliyor ancak merdiven altı çoğu çalışmaya devam ediyor. Bazıları ameliyat ücretini her hangi bir alındı belgesi vermeden “danışmanlık” adı altında, bazıları ise bir adlandırma yapmadan almaya devam ediyor.

Ücretleri sekreterlerine aldıran da var, içlerinden üçüncü şahıslara verdiren de çıkıyor, bizzat kendileri tahsil edenler de oluyor.

Elden para alma sadece Üniversite Hastanesi doktorlarıyla da sınırlı değil, meblağlar o kadar yüksek olmasa da onlara özenen devlet hastanelerinde görevli doktorlar da var ve bazı branşlarda usulsüzlük günden güne yaygınlaşıyor.

Bir yakınlarını ameliyat ettiren bir bayan devlet hastanelerinden birinde sekreter tarafından, paranın nasıl verileceği konusunda adeta eğitime tabi tutulduklarını söyledi.

Paranın zarfta veya elden verilmemesine özen gösterilecek, paralar verilirken çikolata paketinin altına gizlenecek ve doktora o şekilde takdim edilecek.

Ne ara sağlıkta bu hale gelindi insanın aklı almıyor, hastalar aleni soyuluyor, garibin, yoksulun hakkını kim koruyacak, bir Allah’ın kulu çıksın da ses versin Allah aşkına!