Profesör unvanı olanı görevden alarak yerine doçenti atamak belki kanunen uygundur ama subayın olduğu birliğe astsubayı komutan atamak gibi geleneklere ters düşen bir atamadır.

Her türlü ideolojinin ve ister siyasi ister kültürel toplumu ilgilendiren düşüncelerin tartışıldığı üniversiteler ne zamanki rektörlerin atanmasında çoklu adaylı seçimin yerini şartları uyan akademisyenler arasından atanma yöntemi aldı üniversitelerde ondan bu yana siyasallaşma arttı,istikrar da bozuldu.

Buna önayak olan da rektörler… Kendilerini siyasallaştırdıkları üniversiteyi İktidar AK Parti’nin kalesi yapmakla savundular.Bu da siyasetçilerin ve partizan vatandaşın işine geldi.

Seçilen rektörler bir daha atanabilmek için ümitlerini bu şekilde yereldeki politikacılara bağlayınca onlar da bu fırsatı kaçırmadı ve üniversiteler tıpkı eski Aydın Tekstil ve benzeri fabrikalarda olduğu gibi siyasetçilerin referansları ile işe yerleştirilen eş dost çocukları ve gelinlerinin istihdam alanına dönüştü.

Üniversitede çalışan üst düzey öğretim üyesi ve yöneticilerin eş, dost ve yakınları da bunlara eklenince Adnan Menderes Üniversitesi istihdam konusunda bir büyükşehri aratmaz oldu.

Bu gün sadece batma noktasına gelen İktisadi İşletmeler bünyesinde fazladan 400 personel çalışıyor gözüküyorsa nedeni budur. Diğer bölümlerde ve birimlerde fazlalık vasıfsız personelin ne kadar olduğu bilinmiyor.

Önceki dönemde giderayak kadroya alınan ve görev tanımı olmayan onlarca görevlinin olduğu biliniyor. Personel aylığı ödemekten MR cihazının tamir ve bakımına kaynak bulunamıyor, iyi mi?

Eğer Adnan Menderes Üniversitesi bu gün çalışanları ile birlikte Cumhur İttifakı partilerinin büyükşehri konumuna geldiyse altını tekrar çizmek istiyorum; başlıca sorumlusu tekrar seçilmek için her boyaya giren ve atanma ümitlerini yerel politikacılara bağlayan doğrudan atanan rektörlerdir.

Onlar birkaç memur atamasıyla politikacıların gözünü bağlarken diğer taraftan da kendi derin sularında gemilerini yüzdürdüler ve üniversite üniversite olmaktan çıktı.

Öyle ki, üniversitenin akademik eğitim yapan bir kurum olduğu unutuldu kapıları öğretim üyeleri ve çalışanlarına kapatıldı politikanın her kademesinde bulunanlara açıldı.

Bu konuyu eleştiren öğretim üyeleri ve görevliler kara listelere alındı, susmayanlara yandaşlarla işbirliği yapılarak kumpaslar düzenlendi kurumdan uzaklaşmaları sağlandı.

Yönetime biat etmeyenlerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden de alsa ödülleri görmezden gelindi. Bir öğretim üyesi uluslararası bir dergide dünyada bütün zamanların en başarılı 100 bilim adamı arasına girmesi bile takdire layık görülmedi.

O nedenle yeni Rektör Bülent Kent’in Çin’de yapılan Üniversite Olimpiyatlarında 3 adım atlamada dünya şampiyonu olan atletimiz Tuğba Danışmaz’ı tebrik etmesi bile herkesi sevindirmeye yetti..

Ama ne var ki, hiçbir rektör bu kadar tavize karşılık tekrar atanmayı garantileyemedi. Olaya politikacılar son demine kadar renk vermeden onlardan yararlanmayı bildiler de denebilir.

Bu kadar uzun girizgâh yeni Rektör Bülent Kent’in işinin pek de kolay olmadığını anlatmak içindi. Şimdi asıl konuya gelelim:

Eğer bir yerde sorunlar varsa orada aynı zamanda çözümleri de var demektir, Yeter ki, her sorunu çözebilecek işin ehli doğru insanlar iş başına getirilebilinsin....

İlk önce bürokrat-siyasetçi ilişkisini açıklığa kavuşturacak olursak denebilir ki, siyasetçi ile bürokrat kardeş olmasalar da birbirine hasım da değillerdir devletin işlerini birbirinin sınırlarını fazla zorlamadan diplomatik yöntemlerle çözenlerdir.

Sonuçta politikacı milletin, bürokrat da devletin savunucusu ve temsilcisidir. Bu denklemde dengeyi kurmada asıl görev bürokratındır Zira siyasetçi yapılacak işte devletin göreceği zarara aldırmaz, talebinin olup olmadığıyla ilgilenir.

Devlet adamı odur ki, Sezar’ın hakkını Sezar’a İsa’nın hakkını İsa’ya verebilme cesaret ve dirayetini gösterebilendir.

Yoksa meydan tamamen politikacıya kalırsa zararını devlet çeker,faturasını da millet öder.Zira veciz sözde ifade edildiği gibi bürokrat gelecek nesilleri siyasetçi gelecek seçimleri düşünür.

Adnan Menderes Üniversitesi’nde geçmişten biriken sorunlar vardır ama onları Rektör Hoca’nın elinde çözecek kadro vardır yeterli imkânları da…Yeter ki biraz cesur olmayı göze alsın.

 Hoca’mızın sorun çözmede birinci kolaylığı her türlü atama ve görevlendirmede ehliyet ve liyakati ölçü almaktır sonrasında sorunları çözmek kolaylaşacaktır.

Zira eskilerin bu konuda güzel bir tespitleri vardır:“Kem (kötü) alet ile kemalat (mükemmel iş) olmaz,”

Siyasetçi bürokrat ilişkisini tahterevalli örneği ile anlatacak olursak tahterevallinin bir tarafında devlet diğerinde millet yer alır.. Tam denge noktasında ise bürokrat bulunur

.Eğer millet tarafına ağdıracak olursa Adnan Menderes Üniversitesi’ndeki borç yükünde olduğu gibi devlet zarar görür. Tersi olur, devlet tarafı ağır basarsa örnek fazla vergilerle devletin zararlarını ödeyecek olmasıyla millet zarar görür.

Sonuç olarak bürokratın görevi siyasetçinin her istediğini yapmak değildir, tatlı dille, güler yüzle neyin yapılacağına neyin yapılmayacağına politikacıyı ikna etmektir. Ayrıca bir kimse için yapılabilecek olanı herkes için yapmak yapılamayacak olanı da hiç kimse için yapmamaktır.

Yoksa bürokrat başına iş alır, tarafgirlikle itham edilir,iş görevden alınmaya kadar gidebilir..

Rektör Bülent Kent’in sorun çözmede ikinci yolu akademisyenlere ve çalışan personele değer verdiğini gerek hal ve hareketiyle gerek kapısını herkese açık tutmakla göstermektir.

Bir bürokrat en büyük gücünü kendi personelinin desteğinden alır. O bürokratla oynamayı her bir siyasetçi göze alamaz.Zira personelin göstereceği tepkiden çekinir.

O yönüyle her kademeden personel Rektör’e güvenmelidir. O gücünü arkasında hissettirirse o takdirde personel de onu her fırsatta savunur,bu da ona cesaret verir..

İyi bilinmeli ki siyasetçinin ilgisi bürokratın görevi devam ettiği sürecedir, personelin sadakati ise adaletli ve şefkatli herkese uygulamayı ilke edindiğinde hayat boyudur.

Rektör Bülent Kent’in üçüncü çıkış yolu ise görevlendirmelerde ince eleyip sık dokumak, aceleye getirmemektir. Üç günde karar verip üç ayda görevden alacağına üç ay düşünmeli üç yılda görevden almalıdır.

Zira her kısa sürede görevden almalar hem rektörün otoritesinden bir şeyler alır,götürür hem de geride kendini rahatsız edebilecek bir çıbanbaşı bırakır..

Ayrıca  düşünülmeden araştırılmadan yapılan her atama güven personel arasında güven sarsıcı bir etki yapar..Örnek senatoya atadıkları arasında geçmişte inşaat işiyle uğraşıp da esnafa borç takanlar var mıdır?

Ayrıca yeni atanan hangi dekan senatoda yapılan konuşmaları kime canlı yayınla aktarıyor?

Diğer yandan profesör unvanı olanı görevden alarak yerine doçenti atamak belki kanunen uygundur ama subayın olduğu birliğe astsubayı komutan atamak gibi geleneklere ters düşen bir atamadır.

Teknokent’e bir sosyal bilimciyi atamak da öyle… Bütün bunlar Rektör’ün şahsına ve makamına olan güveni sarsıcı davranışlardır.

Rektör Bülent Kent’in dördüncü çıkış yolu, parti farkı gözetmeksizin Aydın eşrafı ve protokolüyle, sivil toplum örgütleriyle ve vatandaşla iyi ilişkiler kurmak, yaptıklarını ve yapacaklarını Aydın kamuoyuyla paylaşmaktır ki,bu hareketi ona kamuoyu desteği olarak geri döner..

Kendinden öncekilerin başaramadığı bu ilişkileri kurduğu takdirde hem arzulanan Aydın üniversite kaynaşması gerçekleşecek hem de Rektör Hoca halkın sevgi ve sempatisini kazanacaktır.

Umarız gerçekleşir.

.