Marka kent iddiası karşısında başka kentleri de gezip görme imkânına sahip Eski Bakan Ercan Karakaş ve Müjde Ar eğer Efeler’i gezebildilerse büyük ihtimalle içlerinden gülmüşlerdir.

Adile Naşit adını genelde kırklı yaşların üzerinde olanlar Rıfat Ilgaz’ın ölümsüz eseri Hababam Sınıfı’nın Hafize Anası ve Neşeli Günlerin de Saadet Hanım’ı olarak bilir.

Kırklı yaşların altındakilerden belli bir kesimin de yani “kuzucukların”  Adile Naşit 80’li yılların tek televizyon kanalı TRT’de yayınlanan Uykudan Önce programının “Masalcı Teyzesi’dir.”

Bunlarla birlikte Adile Naşit oyuncular arasında sinemanın, sonrasında TV’nin ve Beyaz Perde’nin kendine özgü gülüşüyle en sempatik sanatçısıydı.

Efeler Belediyesi tarafından bu sempatik sanatçıya bir jest yapılmak istenmiş olacak ki, Hasanefendi Mahallesi’nde adı bir sokağa verilmiş.

Adı verilen de 1919 sokak

Geçtiğimiz hafta adı geçen sokağın açılış töreni de Kültür eski Bakanlarından CHP’li Ercan Karakaş ve Beyaz Perde sanatçılarından Müjde Ar’ın katılımıyla yapıldı.

Bir sokak adı değiştirirken yerine getirilmesi gereken bir takım yasal zorunlulukların “istim arkadan gelsin” mantığı ile göz ardı edildiği konusunu geçen haftaki(19 Eylül) yazılarında editörümüz Erman Çetin değindiği için işin o yönünü dışta tutarak ben birkaç konu üzerinde durmak istiyorum.

BİR: Adile Naşit gibi herkesin sevdiği bir sanatçının adını bir sokağa vermek ilk bakışta kültüre verilen değer ve kadirşinaslık örneği olarak görülebilir.

Ancak bu kadirşinaslık örneği hem adı değişen sokağa hem de sanatçıya uygun düşmeyen bir eylem olduğu gerçeğini göz ardı etmemizi gerektirmez sanırım.

Her şeyden önce Adile Naşit adının o sokağa verilmesi sanatçı açısından uygun düşmedi zira sokakla sanatçı arasında Efeler halkına “ne de isabetli oldu” dedirtecek bir bağı yok.

Oysa Atatürk gibi tarihi simalar dışında adı millete mal olmuş, sanatçıların ki, Adile Naşit bunlardan biridir, bilim adamlarının ve siyasetçilerin adı bir kentin sokağına, meydanına verileceğinde bir hemşerilik bağı ya da adını çağrıştıracak sanatıyla ilgili bir mekân aranır.

Olaya bu açıdan bakınca yeni adıyla Adile Naşit sokağında sanatını çağrıştıracak ne Şükran Güngör ve Hidayet Sayın’da olduğu bir tiyatro ve konferans salonu ne de kültür, sanat merkezleri var.

Yoksa o bağ olmazsa sanatçı, bilim adamı vs adı öksüz çocuk gibi kalır ve kendini yalnız hisseder.

O bakımdan Adile Naşit adı yalnızlık çekeceği küçük bir sokağa verilmektense bir adı da Masalcı Teyze olmasından hareketle çocuklarla bağı göz önüne alınarak belediyeye ait okul öncesi bir eğitim kurumuna verilebilirdi.

 Hem böylece ünlü sanatçı o sokakta yalnız kalmaz hem de tabelayı görenler de “ne alaka,” demezlerdi.

İKİ: Hepsinden önemli olanı da bu tür konularda karar verirken “ben yaptım, oldu hem de şahane oldu,” mantığından hareket edilmez “ortak akıl” sonucu karar verilir.

Aksi takdirde kaş yapayım derken göz çıkarılır ve sanatçının yüceltelim derken değer kaybının yolu açılır.

ÜÇ: Diğer taraftan Adile Naşit adı verilen sokağın önceki adı 1919, tarihi açıdan milletimiz için olduğu kadar Aydın için de önemi olan bir tarihtir.

Bilindiği üzere 1919 yılı Atatürk’ün önderliğinde Milli Mücadele’nin başlangıç tarihidir.

O bakımdan bu sokağın adı korunmalıydı. Hatta  “Kurtuluş 1919,Milli Mücadele 1919,Kuvayı Milliye 1919” gibi nitelemelerle anlam zenginliği kazandırılabilirdi.

O zaman adresler de değişmek zorunda kalmazdı.

DÖRT: Değinmek istediğim diğer bir konu da Efeler Belediyesi yetkililerinin ağızlarından düşürmedikleri “Marka Kent Efeler,” sözleridir.

Aynı iddia bu sokağın açılışında da tekrarlandı ve Adile Naşit adının markalaşmaya katkı yapacağı türden sözler edildi.

Bu sözleri sarf edenler ya marka kentin ne olduğundan habersizler ya da bu sözlerle halkın marka kentin ne olduğunu bilmediğini düşünüyor olmalılar.

Hâlbuki Efeler mahalle aralarında kurulan pazaryerleriyle, yoğun trafiğiyle, park yeri sorunuyla, yeşil alan kıtlığıyla, sosyalleşme alanları eksikliğiyle, piknik yeri, sosyal tesis gibi sosyal donatıdan mahrum olmasıyla, arıtması bulunmayan kanalizasyon teşkilatıyla bir üçüncü dünya kentinin bile gerisinde, kocaman bir kasaba görünümünde olan bir kenttir.

Marka kent iddiası karşısında başka yerleri de gezip görme imkânına sahip Eski Bakan Ercan Karakaş ve Müjde Ar eğer Efeler’i gezebildilerse büyük ihtimalle içlerinden gülmüşlerdir.

BEŞ: Demem o ki, milletin gönlünde ayrı bir yeri olan müstesna şahsiyetlerden şehitlerin, milli kahramanların, bilim adamlarının, sanatçıların velhasıl millet için hikâyesi olan insanların hatıralarını yaşatacak adları verilen eserleri de adlarına yakışır güzellik ve ihtişamda olmalıdır.

Heykel, müze gibi anıt eserleri gören bir daha dönüp bakmalı, adlarının yer aldığı tabelalara bakan herkes ne kadar da “isabetli olmuş” demelidir.

Onlar sanatıyla, tarihi kişilikleriyle, buluşlarıyla ve insanlığa yaptıkları hizmetleriyle her bireri bu değeri fazlasıyla hak ediyorlar.

Adile Naşit’in adı da ümit ederiz ileride “kuzucuklarının” eğitim gördüğü bir kurumda adına layık şekilde yaşatılır.