Ancak seçilebilecek sıralardaki Aydın adayları kendi seçim çevreleri olan ilçelerinde bile partiye katma değer sağlayacak bireysel oylara sahip değiller. Bir adayın katma değeri partisini kendi ilçesinde birinci yapması ile ölçülür. Bu aynı zamanda hüsrana uğramış seçmeni de tekrar kazanmada en etkili yoldur.

Neredeyse bir yıldır kamuoyunun gündemini işgal eden seçime şunun şurasında dört haftadan az bir zaman kaldı siyasetçiler ateşlemek için çabalıyorlar ama seçmende fazla bir hareketlilik gözlenmiyor.

Her seçimde kendilerini ziyaret için gelen liderlere karşı kalabalık oluşturmada oldukça cömert davranan vatandaşın bu hareketine bakarak partilerin başarılı olacaklarını varsaymak oldukça yanıltıcıdır..

Yeni kurulan AK Parti’nin tek başına iktidara geldiği 2002 seçimlerinde baraj altında kalan DYP’nin, ANAP’ın, DSP’nin ve MHP’nin mitinglerinde de meydanlar dolup taşmıştı ama iş oy vermeye gelince bilindiği üzere kalabalıklar cimri davranmışlardı.

Cumhur İttifakı adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan her fırsatta bir açılış ya da temel atma töreni için bir kenti ziyaret ediyor.

Keza Millet İttifakı bileşenleri adına CHP lideri de olan Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu ve İYİ Parti lideri Meral Akşener de günlerini ziyaretlerle geçiriyorlar.

İttifakın diğer parti liderleri ayrı kentlerde, Cumhurbaşkanı yardımcısı olacakları ilan edilen İstanbul BŞB başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara BŞB Mansur Yavaş bir başka yerde toplantılar mitingler düzenliyor, insanlar meydanları doldurmada hiç birine hürmette kusur etmiyor.

Ama hepsi o kadar meydanların dışında seçim havası yok.

Manzaraya bakan da seçime katılım oranının düşük olacağını düşünüyor ama kamuoyu araştırma şirketleri katılımın diğer seçimlerin de üzerinde yüzde 87 gibi oldukça yüksek bir oranda gerçekleşeceğini öngörüyor.

O zaman da renk vermeyen bir seçmen çoğunluğu var bir de görüşü muallâkta olan oranı yüzde 10 gibi düşük ama sonuncu etkileyebilecek azınlık bir seçmen grubu var.

Siyasi literatürde bunlara “hüsrana uğramış seçmen” adı veriliyor.

İçlerinde öfkeli, kırgınlar da varsa da asıl hüsrana uğramışlar umduğu, beklediği sonucu elde edemeyen, dolayısıyla üzgün, düş kırıklığı yaşayan, acı çeken seçmen demektir.

Bunları ikiye ayırmak mümkündür:

BİR-Sadece iktidar AK Parti’ye değil muhalefet partilerinden de “bunların hepsinden bir şey olmaz,” diyerek umudunu kesenler.

Bütün partiler bu umutsuzları kazanmanın peşinde, en fazla bel bağlayanlar ilk defa kantara çıkacak yeni partiler ile sistem muhalifi radikal partilerdir.

İKİ-İktidar AK Parti taraftarı fakat zamanla icraatları karşısında hayal kırıklığı yaşayanlar ya da MHP’li olup da partinin ittifak politikasını milliyetçiliğe karşı görenler.

Örnek AK Parti’nin doğru işler yaptığı dönemlerde sorumluluklar üstlenmiş, süreç içersinde de kendileri partinin aldığı yeni durumu benimsemediği için treni terk etmiş ya da yeni durumda rahatsızlık kaynağı olacakları düşünüldüğünden trenden atılmış olanlar.

AK Parti ilkinde 7 Haziran 2015 seçimlerinde hüsrana uğrayanların partiyi terkiyle parlamento çoğunluğunu kaybetmişti. Geliştirdiği strateji ile seçimin tekrarlandığı kasımda bu kesimi tekrar kazanmada başarılı olmuştu.

İkincisinde ise tekrarlanan İstanbul BŞB seçimlerinde Cumhurbaşkanı her ilçede mitingler yapmasına rağmen etkili olamamış 13 bin olan fark 800 bine çıkmıştı.

Bunlar dışında kalan seçimlere AK Parti mutlak galip gelecek hava ve atmosferde girmişti.

Fakat 14 Mayıs seçimi onlardan farklı gelişecek gibi görünüyor. Öncekilere AK Parti  bir adım önde başladığı halde ilk defa bu seçimi birkaç adım geriden takip ediyor ve sanki Haziran 2015 seçimleri tekrarlanacakmış izlenimi veriyor..

Seçmendeki bu tepkisizlik hali eski örneklere bakıldığında pek hayra işaret değildir. Bir dip dalganın habercisi olabilir.

Bunun farkında olmalı ki, Cumhurbaşkanı kendini hüsrana uğramış hisseden seçmenin rızasını kazanmak için gerek çıktığı TV programlarıyla gerek açılış törenlerinde toplanan kalabalığa karşı konuşmalarında yoğun çaba harcıyor.

Diğer taraftan rıza oluşturmak için partide eskiyen duayen yüzleri milletvekili adayı yapmadı. Aydın’da bile üç milletvekilini gözden çıkardı.

Ama ne var ki, seçilebilecek sıralardaki Aydın adayları kendi seçim çevreleri olan ilçelerinde bile partiye katma değer sağlayacak bireysel oylara sahip değiller.

Bir adayın katma değeri partisini kendi ilçesinde birinci yapması ile ölçülür. Bu aynı zamanda hüsrana uğramış seçmeni de tekrar kazanmada en etkili yoldur..

Adaylardan:

1-Mustafa Savaş: Devlet adamı kimliğine sahip, bürokrasi bilgisi ve tecrübesi olmasına rağmen BŞB Başkanlığına aday olduğu iki seçimde bile AK Parti ilçesi Çine’de birinci parti olamadı.

2-Seda Sarıbaş: Semiha Öyüş’ten sonra kadın kontenjanı adaylarından seçilebilecek sırada yer alan bu aday Aydın Kadın Kolları Başkanlığı döneminde de insanlarla olan iletişimde vekilliği hak ettiğini kanıtlamıştı.

3-Ömer Özmen: İki dönemden fazla yaptığı il başkanlığında daha çok yed-i eminlik yaptı. Artı katma değeri olup olmadığı seçim kazandığında belli olacak.

4-Mustafa Abak:İlçe başkanlığı yaptığı Nazilli’de AK Parti hiç belediye başkanlığı kazanamadı.Geçen seçimde İYİ Parti’den seçilen Kürşat Engin Özcan AK Parti’ye geçince bu parti Nazilli’de belediye ile tanıştı.

5-Mehmet Umut Tuncer:: Adaylardan akademisyen olması nedeniyle tek bürokrat olan Mehmet Umut Tuncer  hem Aydın’dan hem de Şanlıurfa’dan adaylık başvurusu yapınca bu durum onun hizmet değil ikbal peşinde koştuğuna yorumlandı.

Ayrıca onun Şanlıurfa’dan da bu başvurusu tıpkı İzmir’i ikinci başvuru yeri olarak seçen Metin Yavuz ve Bekir Kuvvet Erim’de olduğu gibi Aydın’a aidiyet olarak ne kadar bağlı olduklarının sorgulanmasına da neden oldu.

6-Duygu Göğde: Bir dönem Kadın Kolları Başkanlığı yapmıştı. Seçilmesi mucizelere bağlı. Adaylığı kendisi için kubbede hoş bir seda olarak kalacaktır.

7-Murat Gün: Adaylığını ileride hoş bir anı olarak hatırlayacaktır. Bir de AK Parti seçimi kazandığı takdirde adaylığı bazı kapıları açmak istediğinde kendine avantaj sağlayacaktır.

8-Mehmet Arkun: Murat Gün gibi adaylığı ilerleyen süreçte bir anı olarak kalacaktır.

Adaylar arasında içi de dışı da bir, takiyye yapmaya tenezzül etmeyen milletvekili Rıza Posacı bulunsaydı geçen dönem olduğu gibi lokomotif görevi görebilirdi.

Bununla birlikte 30 yıllık belediye tecrübesine sahip Kuyucak^ta bir ağırlığı olan Metin Ertürk de adaylar arasında yer alsaydı AK Parti’nin bir milletvekili daha çıkarması olasıydı..

İlk dörtte Güney Doğulu seçmenin oyunu alacak bir adayın bulunmaması AK Parti’den Yeşil Sol Parti’ye oy kaymasına neden olabilir.

Oy kayması yaşanacak diğer bir parti de BBP’dir. Zira AK Parti’den aday adayı olan Rıdvan Eşin liste dışı kalınca bu partiden aday oldu. O nedenle Güney Doğulu seçmenden BBP’ye oy verecek AK Parti seçmeni çıkacaktır.

Geçen dönem dördüncü milletvekilliğini yaklaşık 250 oyla kazandığı göz önüne alındığında bu kayıplar AK Parti’yi bir milletvekilliğinden edebilir.

Ayrıca MHP’de ülkücü geçmişi olan bir adayın birinci sırada yer almaması AK Parti adına bir şanstır.

Bu durumda iş Ankara’ya, Cumhurbaşkanının estireceği rüzgâra kalıyor.