Tarihte önemli bir sınır işareti olan Aydın"ın Koçarlı ilçesi ile Muğla"nın Milas ilçesi sınırında kalan tarihi Suratkaya"nın tanıtılması için kampanya başlatıldı. Yandan bakıldığı zaman bir insan suratının siluetini çağrıştıran ve yöre halkı tarafından da adı Suratkaya olarak geçen kayanın tarihi bir önemi bulunuyor. Deniz seviyesinden bin metre yüksekliğindeki bu kayanın altında, Anadolu"da son yıllarda yapılan arkeolojik keşiflerden birisi duruyor.
Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği(EKODOSD), Suratkaya Mira, Millawan"da ve Karskissa ülkelerinin ayrılış noktası olan bu alan, tarihte başka birçok sınır anlaşmazlıklarına da sahne olmuştu. EKODOSD üyesi de olan Berlin Alman Arkeoloji Enstitüsü arkeologlarından Dr. Anneliese PESCHLOW"un bulduğu Hitit hiyeroglif yazıtı, 2000 yılında bulunduğunda, Hititlerin gerçekten de Ege kıyılarına kadar geldiğine ilişkin bir kanıt olmuştu. Böylece Hitit kaynaklarında adı geçen Millawanda"nın Miletos"la özdeş olduğu hemen hemen kesinlik kazanmıştı. Bu yazıt bir yandan da Hitit vesayeti altındaki Mira ülkesi"nin Karabel Geçidi"nden Latmos"un güney ucuna kadar ulaştığını gösteriyor. Farklı aralıklarla kaya yüzeyinin tümüne yayılan altı işaret grubundan oluşan yazıtta, kabartma süsü bulunmuyor ve hiyeroglifler taşa derin şekilde işlenmiş duruyor. Yazıt işaretlerinden beşincisi, büyüklüğü ve merkezi konumuyla diğerlerinden hemen ayırt edilmekte ve yazıtın ana ve en önemli parçası olduğunu belli etmektedir. Hitit Kralı 2. Murşili"nin evlatlık yeğeni ve Mira kralı Maşuiliwa"nın evlatlık oğlu Büyük Prens Kupanta-Kurintiyanın kartuşu olduğu, Dr. Anneliese PESCHLOW tarafından açıklanmıştır. Peschlow, yazıtı İ.Ö. 14. yüzyılın son on yılı, İ.Ö. 13. yüzyılın ikinci on yılı başlangıcı arasında tarihlemektedir. Yazıtın bulunduğu kaya çıkıntısının bir geçit ya da transit yolun veya bir kült alanını yakınında bulunmamasının nedenini araştıran Peschlow, sınır belirleme yeri olduğu yorumunu yapmaktadır. Suratkaya Mira, Millawan"da ve Karskissa ülkelerinin ayrılış noktası olan bu alan, tarihte birçok sınır anlaşmazlıklarına sahne olmuştur.
Suratkaya"nın tanıtımı için kampanya başlatan Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği, bölgenin tanıtımıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü imzasıyla yapılan açıklamada, bölgeyle ilgili detaylı bilgiler verilerek, “Bu sınır anlaşmazlıklarının günümüzde de halen devam ettiğini, bölgede yaşanan bazı sosyal olaylardan öğrenmekteyiz. Suratkayanın bulunduğu bölge günümüzde yine bir sınır görevi görmektedir. Milas ilçesine bağlı Sakarkaya Köyü ile Koçarlı ilçesine bağlı Kızılcabölük Köyü arasında bir sınır teşkil etmektedir. Sakarkaya Köylülerinin fıstık çamları, Kızılcabölük Köyü sınırları içinde olması yüzünden, zaman zaman istenmeyen olaylar meydana gelmekte ve üzücü bazı olaylarında yaşandığı ifade edilmektedir. Tüm bu olayların gelişmesinin nedeni, Latmos Dağları"nın coğrafyasındaki en önemli ağaç türü olan fıstık çamlarıdır. Denizden esen rüzgarların ve alandaki ılıman nemli mikro klimaların da etkisiyle, yüksek oranda feldspat içeren gevşek ve derin toprakların olduğu Beşparmak Dağları"nın doğusunda, geniş topluluklar oluşturan fıstık çamları, yöre insanı tarafından künar olarak adlandırılmakta ve bir çocuk gibi bakılmaktadır” denildi.
EKODOSD açıklamasında ayrıca şu görüşlere yer verildi: “ 20-25 metre yükseliğindeki fıstık çamlarının üstünde, bir cambaz maharetiyle kozalakları düşüren köylülerin cesareti görülmeye değerdir. Ekonomik değeri yüksek olan fıstık çamlarına çıkmanın bazen bir bedeli olmaktadır. Yüksek ağaçların tepesinden düşen toplayıcılar bazen üzücü kazalarla karşılaşmaktadır. Herşeye rağmen fıstık çamı ormanları ekonomik önemi dolayısıyla, yöre halkı tarafından çok iyi korunmaktadır. Çam kozalaklarının ağaçlardan toplanma süresi uzun, Aralık ayından Mayısın yarısına dek sürmektedir. Ürün toplanırken, o ağaçta ertesi yıl ve sonraki yıl toplanacak kozalaklar da büyümeye devam etmektedir. Her üretici kendi ürününü bahçesine, avlusuna yığar. Güneş yakmaya başlayınca, Haziran ayında kozalakların üstleri örtülmektedir. Çünkü, kabuklarının kendiliğinden açılması gereklidir. Yoksa fıstığın kabuğu olan künarlar, kozalaklardan toprağa dökülür ve döküldüğü yerde filizleniverir. Haziran-eylül arası ise künarların tesislerdeki makinelerde açılma dönemidir. Fıstık tesiste birçok işlemden geçerek, kabukları açıldıktan sonra elde ayıklanır, makinede yıkanır, fırınlanır ve paketlenip satışa hazır hale gelir. Kozalaklar ise içindeki fıstığı verdikten sonra da işe yaramaktadır. Kışın avlularda yağmur yese de, kalorisi yüksek olduğundan fırınlarda yakıt olarak kullanılır. Arkeoloji dünyasında çok önemli sayılan bu işaret grubunu ve yaşamıyla dalga geçip her türlü tehlikeyi göze alarak maymun yeteneğiyle daldan dala gezen fıstık çamı toplayıcılarını, Latmos Dağları"nın muhteşem atmosferinde her doğaseverin mutlaka görmesi gerektiğini düşünüyoruz”