Coşkun Özarı, Fanatik gazetesi yazıişlerine adım attığında önünde heyecanlanır, futbol hikayelerini anlatması için sabırla beklerdik. Ömrünün tam yarım asırlık bir bölümünü futbola emanet etmiş, sıra dışı bir efsaneydi Coşkun hoca.. Futbolculuk, teknik adamlık kariyeri boyunca dünyanın dört bir köşesine adım atmış, sonrasında bir spor yazarı olarak dünya futbolunun efsaneleri ile yüz yüze gelmiş yaşayan bir ansiklopediydi adeta.. O eşsiz anılarının arasında Diego Armando Maradona ile bir hikayesi de vardı. Önünde eğilip, tekrar saygıyla andığımız Coşkun Özarı'nın Maradona anısını aktarıyoruz..

"Maradona çok enteresan bir futbol oyuncusuydu. Tabi o zaman böyle imkanlar yok. Her dakika her maçı izleyemiyorsunuz. Ama çıplak gözle izlediğimiz maçların sayısı da az değil. Maradona'yı 1986 Dünya Kupası'nda izledim. O dönem çalıştığım Sabah gazetesi 1986 Dünya Kupası'ndan yorumlar yazmam için beni şampiyonanın düzenlediği Meksika'ya yolladı. Maradona ile de orada yüz yüze gelme imkanı buldum."

"Maradona o dönem artık kariyerinin zirvesine gelmişti, adeta efsaneydi. Meksika'da statlarda adeta bir tanrı muamelesi görüyordu. İnanılmaz bir ilgi, inanılmaz bir tapınma söz konusuydu. Şampiyonayı organize edenler de bu ilginin farkındaydı elbette. Arjantin Milli Takımı sorumluları da her ülkeden bir gazetecinin sadece 5 dakika süre ile Maradona ile mülakat yapmasına müsaade etmişti."

"Ben de Türkiye'yi temsilen Maradona ile röportaj yapacaktım. Maradona, Arjantin Milli Takımı'nın konakladığı otelin salonunda bir masanın diğer tarafında oturuyordu. Yanında Arjantin Milli Takımı yetkilileri vardı. Sırası gelen gazeteci salondan içeri giriyor, masanın diğer tarafına oturuyordu. Siz sorunuzu soruyordunuz, tercümanınız çeviri yapıyordu. O da cevaplıyordu."

"Tabi zaman çok kısıtlı. Çok soru soramıyorsunuz. Ben oturdum hemen kendimi tanıtıp, ilk sorumu sordum. Maradona gülümsedi, çevirisini yaparken tercümana döndü dinliyor. Ama bir taraftan da titriyor. Bir anlam veremedim. Kafası, vücudu oynuyor. Elbette benim konsantrasyonum da bozuldu ama çaktırmıyorum. İkinci soruya geçtik, Maradona hala oynuyor karşımda. Yanakları filan titriyor. Saçları sallanıyor. Acaba hastalandı mı diye endişeleniyorum ama çevresindeki herkes çok sakin."

"Arjantin Milli Takımı'nın görevlileri, gayet soğukkanlı bir şekilde mülakatı takip ediyor. Ellerindeki notlarda da sıradaki hangi gazetecinin içeriye gireceğine bakıyor, bir taraftan da saatlerin kontrol ederek, zaman konusunda uyarı yapmaya hazırlanıyor. Neyse ben 3. sorumu da sordum, o da cevapladı ve teşekkür ederek masadan kalktım. Ama bir taraftan da merak içindeyim."

"Ayağa kalktıktan sonra bir şekilde masanın kenarından kafamı uzatıp, baktım. Bir de ne göreyim. O zamanlar bizim kuruşlar kadar olan bir bozuk parayı sol ayağında sektirip duruyor. Sonradan öğreniyorum ki, röportajın başından itibaren sol ayağı ile bozuk para sektirip duruyormuş. Normal bir insanın eliyle yazı tura atmakta zorlanacağı kadar küçük bir paradan bahsediyorum. O görüntüyü gördükten sonra, Maradona'nın gerçekten Tanrı vergisi bir yeteneği olduğunu yeniden anlamıştım."