Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Erdoğan"ın türban açıklamasına sert tepki gösterdi. AKP"ye kapatma imasında bulunan Başsavcı, türbanın özgürlük adı altında serbest bırakılamayacağını ve özgürlüğün dini esaslar çerçevesinde ele alınmasının halkı çatışmaya götüreceği uyarısında bulundu.

YARGITAY Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, Başbakan Tayyip Erdoğan"ın, türbanı serbest bırakmaya yönelik Anayasa değişikliği yapılacağı sözlerine, "AKP"ye kapatma davası" imasında bulunan çok sert bir açıklamayla tepki gösterdi. Partilere kapatma davası açma yetkisi bulunan Yüce Divan"ın da Başsavcısı olan Yalçınkaya, türbanın özgürlük adı altında serbest bırakılamayacağını ve özgürlüğün dini esaslar çerçevesinde ele alınmasının halkı çatışmaya götüreceği uyarısında bulundu. Yalçınkaya, Anayasa ve yasalar çerçevesinde, siyasi partilerin uyması gereken kuralları hatırlattığı yazılı açıklamasında, şunları söyledi:

SİYASİ PARTİLER, LAİKLİK NİTELİĞİNİ DEĞİŞTİREMEZLER

Siyasi partiler, cumhuriyetin laiklik niteliğinin değiştirilmesi amacını güdemeyecekleri gibi bu amaca yönelik faaliyetlerde, beyanlarda bulunamazlar. Bu kuralın gözardı edilmesi, laiklik ilkesinin korunmasını imkansız kılar, keyfiliğe yol açar.

SİYASİ PARTİLER, DİNİ İSTİSMARDA BULUNAMAZLAR

Siyasi partiler, devletin sosyal veya ekonomik veya siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa dini esas ve inançlara uydurmak amacıyla veya siyasi amaçla veya siyasi menfaat temin ve tesis eylemek maksadıyla, dini veya dini hissiyatı veya dince kutsal tanınan hususları alet ederek propaganda konusu yapamaz, istismar edemez, kötüye kullanamazlar. Aksine faaliyet ve beyanlar, din ve dince kutsal sayılan şeylerin istismarı sayılır.

SİYASİ PARTİLER, DİN VE MEZHEP AYRIMI YAPAMAZLAR TÜRBAN TARTIŞMASI


MHP Lideri Bahçeli, türban için Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" maddesinde değişiklik önerdi.

Türbanda yolu MHP açıyor

CHP lideri Baykal, sert eleştiriler yöneltti: "Anayasa hazırlığı yapanlar türbanın siyasi simge olduğunu itiraf ettiler. Askeriyede bile dini ve siyasi simge kullanmanın yolunu açacaklar. Dini inançların siyasi istismara ilk hukuksal kapısını aralıyorlar."

Siyasi, dini simge sonunda TSK"ya girer


Siyasi partiler, dil, ırk, din ve mezhep ayrımı yaratmak, bu kavram ve görüşlere dayanan bir devlet düzeni kurmak amacını güdemezler. Bölge, ırk, belli kişi, aile, zümre veya cemaat, din, mezhep veya tarikat esaslarına dayanamazlar. Diğer halde, demokratik devlet düzeninin korunması olanaksız olur. Bu kurallar, Anayasa ve yasalarda hüküm altına alınmış, ayrıca yaptırımları gösterilmiştir. Millet iradesiyle kurulan yasa koyucu, ülke ile millet bütünlüğünün bozulmasını önlemek amacıyla toplumun huzuru, milli dayanışma için, her türlü kuşkudan uzak, düzenli bir yaşam ortamını sağlamak maksadıyla bu hükümleri ve yaptırımları saptamıştır.Bağımsız ve egemen olan her devletin, partiler üstü olan bir devlet politikası vardır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti"nin devlet politikası, işgal güçlerinin yurttan çıkarılıp, Lozan Anlaşması sonucu ülke sınırlarının yeniden belirlenmesi ve kurucu devlet ve kurucu Meclis tarafından yapılan 1924 Anayasası ile belirlenmiştir.

1982 ANAYASASI DA, DEĞİŞMEZ HÜKÜMLERİ KORUMAKTADIR

1982 Anayasası ile de anılan devlet politikası, değiştirilemez hükümleri de konulmak suretiyle koruma altına alınarak, başlangıç hükümleri ve ilk dört madde açıklanmıştır. Cumhuriyet yönetiminin ilkesi olan halkın egemenliği kuralı gereği de halkoyu ile kabul edilmiştir.

TEMEL İLKELERİ YOK SAYMAK HALKI ÇATIŞMAYA GÖTÜRÜR

Cumhuriyetin temel ilkelerini, 85 yıllık kazanımlarını yok saymak, özgürlüğü çağdaşlaşma yerine dini esaslar çerçevesinde ele alarak etnik gruplara, mezheplere, ırkçılara haklar vermek olarak görmenin ve tartışmanın ülkeye yarar getirmeyeceği, halkı önce bilinçlendirmeye, ayrıştırmaya sonra da çatışmaya götüreceği açıktır.

TÜRBANA SERBESTLİK EĞİTİM KURUMLARINI ÖRGÜTLERE AÇAR

Eğitim kurumlarında, bazı giysilerin kullanılmasının özgürlük sayılıp, özgürlükler içine alınması;

Mezhepler, cemaatler, ırkçı örgütler ve ayrılıkçı güçler, sembollerini rahatça kullanır, yayar, eğitim görenleri örgütleyerek huzursuzluk yaratır, saflara ayırır.

Eğitim kurumlarını, yukarıda sayılan etkin örgütlerin alanı haline getirir, laik ve üniter yapıya aykırı bir faaliyet alanına dönüştürür.

Yüce milletimiz ve ülke ile milletin koruyucusu olan yasalar önünde sorumluluğun da, Anayasa ve yasalar gereği, bu yönde beyan ve faaliyetlerde bulunan siyasi partilere ait olacağı gözden kaçırılmamalıdır.

Laik devletle bağdaşmalı

Siyasi partiler; mevzuatın veya yasal ve Anayasal yapının değiştirilmesi konusunda girişimde bulunurken, önerilen kuralların ve buna ulaşmadaki faaliyetlerin her bakımdan yasal ve demokratik olmasına dikkat etmelidir. Önerilecek değişikliğin kendisi, temel demokratik prensiplerle, Anayasa"da belirtilen insan haklarıyla, Atatürk milliyetçiliğiyle, laik ve sosyal hukuk devletiyle bağdaşmalıdır.

Siyasi partiler; demokrasinin bir veya birçok kuralına uymayan veya cumhuriyetin temel ilkelerinden olan laik ve üniter yapıyı, demokrasiyi yok etmeyi amaçlayan ve de demokrasinin tanıdığı hak ve özgürlükleri yasadışı yorumlarla tarif ederek oluşturulan siyasi projeleri öne süremezler. Bu nitelikteki beyan ve eylemlerin, gerek iç hukuk gerekse de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi korumasından yararlanamayacağı gözetilmelidir.
Hürriyet