Aynı şekilde tek çalışan yaklaşık 8 bin TL maaş alan, evi kira ya da bankalara ev ya da araba kredisi borcu olan bir aile de asgari ücretli ve emeklilerle aynı kaderi paylaşmanın üzüntüsünü yaşayacaklardır.

Ülkemizde yaklaşık 13 milyon 500 bin asgari ücretle çalışan bulunuyor, bunların yaklaşık Bir milyon 500 binini de asgari ücretin altında çalışanlar oluşturuyor.

Bilindiği üzere asgari ücrete yeni zam geldi ve aylıklar 5 bin 500 TL’ye yükseltildi. Kimileri bu artışı zafer olarak ilan etti, kimileri de açlık sınırının altında dedi, burun kıvırdı.

Ancak kimin ne dediği o kadar önemli değil, önemli olan paranın alım gücü…

İki gün sonra Kurban Bayramı, kurbanlıkların fiyatı 3 bin TL ile 6 bin TL arasında değişiyor.

Tercihiniz koyun, keçi de olsa, ortaklaşa büyükbaş dana ya da düve de kesseniz fark eden pek bir şey olmuyor, ücreti aynı kapıya çıkıyor.

Sözün kısası küçükbaş keçi, koyun da olsa dana hissesine de girse kurban kesmeyi düşünen bir ailenin bütçesinden ortalama 4 bin - 4 bin 500 TL’yi bir kenara ayırması gerekiyor

Yeni belirlenen 5 bin 500 TL aylık bir kurban almaya yetiyor ama ya ailenin diğer ihtiyaçları?

Çarşı, pazar, market, mandıra fiyatları el yakıyor, her geçen gün de fiyatların harareti daha da yükseliyor.

Bu durumda bir kimse dese ki, “çoluk, çocuk kavurma zevkinden mahrum kalmasın, bari bir kuzu veya oğlak keseyim”, bir asgari ücretli köşeye, kenara ayırdığı bir para yoksa onu da yapamaz.

Bu da demek oluyor ki, her bayram kurban kesmeye alışkınsa bir asgari ücretli çalışana bu bayram kurban kesmek hayaldir.

Eğer bu aile taşrada örnek Karpuzlu, Yenipazar gibi küçük ilçelerde veya eski adı köy yeni adı mahalle olan yerlerde ikamet ediyorlarsa kendilerini bir başka burukluk daha bekliyor.

Her yıl yaşamaya alıştıkları kurban telaşı ve ailenin hep birlikte yedikleri kavurma zevki…

Eğer küçükbaş koyun ya da erkeç ise alınan kurbanlık taşrada birkaç gün önce eve getirilir, özenle yemi, suyu verilir beslenir.

Kesici ayarlanır, sıra alınır, ev bahçeli ise bir kenara çukur kazılır ve her türlü hazırlık yapıldıktan sonra bayram namazının ardından kasap beklenmeye başlanır.

Kesicinin gelmesinden işlem tamamlanıncaya kadar bir tatlı telaş yaşanır, evde olanlardan kimisi kasaba yardım eder, kimisi etin, ciğerin, kellenin konacağı tencere leğen yetiştirir, kimisi kurban parçalanırken su döker.

Bu arada kasap “namazınızı kılabilirsiniz,” demesi üzerine kurban sahibi iki rekât şükür namazı kılmanın telaşına kapılır.

Bir taraftan kadınlar taze etin bir kısmını kavurmanın hazırlığı ile meşgul olur, aile bireyleri hep birlikte yemek yedikten sonra gelecek misafirler beklenmeye başlanır.

Asgari ücretli ile birlikte eğer maaşlarını takviye edecek başka yan gelirleri yoksa 3 bin 500 TL emekli maaşı alanlar –o da henüz ellerine geçmiş değil-kurban zevkinden ve bayramın bu tatlı telaşından bu bayramda da mahrum kalacaklardır.

Aynı şekilde tek çalışan yaklaşık 8 bin TL maaş alan, evi kira ya da bankalara ev ya da araba kredisi borcu olan bir aile de asgari ücretli ve emeklilerle aynı kaderi paylaşmanın üzüntüsünü yaşayacaktır.

Aynı akıbet üniversitede bir ya da iki çocuk okutan her iki ferdi çalışan aileler için de geçerlidir.

Çünkü bu aileler artan pahalılık nedeniyle her bir öğrenci için bu yıl bütçelerinden geçen yılın iki katı para ayırmak zorundalar.

Her iki öğrencinin Aydın’a ailelerinin yanına gelişleri bile kesecekleri kurbanın yarısına ancak yeter, dönüş yaparlarsa tamamı da yetmez.

Bu demektir ki, çift maaş alan memurlardan büyük bir kesim her yıl kestikleri kurbana bu yıl ara vermek zorunda kalacaklar..

Bu saydığımız kesimlere 5 bin TL’nin altında emekli maaşı alan bütün emekli sandığı, SSK emeklileri de dâhildir ki, bunların oranı en iyimser tahminle genel nüfusun yarısına eşittir.

Onların hayal kırıklığı kendileriyle de sınırlı değildir. Eğer Ankara, İstanbul veya benzer uzaklıktaki kentlerde oturan memur, işçi veya özel sektör çalışanlarının aileleri de aynı burukluğu yaşayacaklar.

Çünkü örnek İstanbul-Aydın bir kişilik otobüs ücreti 520 TL’dir ki, bir bayram ziyareti 4 kişilik bir aile için taksi ücretleri de içinde yaklaşık 5 bin TL tutar.

Bu aile özel arabalarıyla yolculuk yapsalar da fark eden bir şey olmaz, benzin masrafı, otoyol ücretleri aynı kapıya çıkar, hatta geçer.

Demek ki, bu bayram dedeler babaanneler veya anneanneler torunlarına hasret bir bayram geçirecekler, onlara harçlık verirken karşılıklı yaşadıkları sevinci görmenin mutluluğunu yaşamayacaklar,, bayramlaşmalar görüntü telefonlardan uzaktan olacaktır.

Bazıları da “ekonomik darlık elbette var ama dramatize ettiğin derecede değil, baksana sahillerde otellerin doluluk oranları yüzde yüzlere ulaştığı haberlerinden geçilmiyor”, diyebilirler.

Doğrudur, ancak onların sözünü ettiği milli gelirin yüzde 46’lık kısmını alan ve   parayı harcayacak yer arayan tuzu kuru ya mili gelirden yüksek pay alanlardır ya da birden fazla yerden dolgun maaş alan sistemin adamlarıdır..

Benim sözünü ettiğim kesim ise milli gelirin tuzu kurulardan artan yüzde 54’ünü aralarında pay eden ve giderlerine harcayacak parayı bulamayan asgari ücretli, dar gelirli, tek maaşlı, çift maaşlı da olsa elbisesinin yırtığı yamasından büyük olanlardır.

Hâsılı kelam her yıl kestiği kurbanı bu yıl kesemeyecek olsalar da, memleketine büyükleri ziyarete gidemeseler de, dedeler, anneanneler, babaanneler evlat ve torun hasretiyle bir bayram geçirmek zorunda kalsalar da nişanlı kıza oğlan evinden üzeri süslü, boynuzu bilezikli kurbanlık gitmeyecek olsa da onlara önerim, Çetin Altan’ın deyişiyle enselerini karartmasınlar.

Bu da geçer ya Hu…

Bu duygularla hepinizin bayramını kutluyorum, her şeye rağmen sevdiklerinizle birlikte neşe ve mutluluk içinde, kazasız, belasız geçireceğiniz nice bayramlara erişmenizi diliyorum.