15 Temmuz 2016 FETÖ Darbe girişimi sonrasında Bahçeli'nin çağrısıyla ortaya çıkan Cumhur İttifakı, MHP'nin muhalefet anlayışını da kökten değiştirdi.
Bir dönem çok sert sözlerle eleştirdiği AK Parti iktidarı ve Recep Tayyip Erdoğan'ı neden ve nasıl savunur hale geldiğinin cevabı henüz anlaşılabilmiş değil.
BİRDENBİRE DEVLET BAHÇELİ DEĞİŞTİ!
MHP içinde hiç kimse ne olduğunu anlayamadığı gibi itiraz da edemedi...
Devletin bekası ve sınırların güvenliği bahanesiyle 180 derece dönüşün nasıl bir gerekçesi olabilir?
AK Parti iktidarına yönelik yapılan açıklamalar, ortaya atılan iddialar ve verilen sözler hangi gerekçeyle unutuldu?
Bahçeli'nin, 2002 yılında hükümet ortağı olduğu dönemde AB uyum yasaları, IMF (Derviş yasaları), Meclis'te kabul edilen ikiz yasalar ve idam cezasının kaldırılması sonrası birden erken seçim istediği konuşma hâlâ hafızalardadır.
2015 genel seçim sonuçlarıyla ortaya çıkan hükümet krizinde, AK Parti’nin tek başına hükümeti kurma yeterliliği olmadığı için koalisyon görüşmeleri sırasında Bahçeli’nin erken seçim çağrısı yaptığı da unutulmamalı.
Bahçeli'nin, 1999 ve 2015 seçim sonuçları sonrası “başbakan” olup MHP’yi “iktidar” yapmaktan kaçınmasının cevabı hâlâ anlaşılamamış sorulardan biridir.
2017 yılında, parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmesi için anayasa değişikliği yapılmasını istediği grup konuşması da unutulmamalıdır.
TEK ADAM SİSTEMİ VE BAHÇELİ
Türkiye Büyük Millet Meclisi, demokrasinin tecelli ettiği ve millet adına yetkinin kullanıldığı bir yerken, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yetkinin “tek adama” devredilmesi, yüzyılın en büyük değişimiydi.
Tüm bu gelişmelere bakıldığında, Devlet Bahçeli’nin, “siyasetin Truva Atı” olarak görevlerini yerine getirmiş biri olduğu görülmektedir.
Geçtiğimiz haftalarda grup toplantısında, “bebek katili” İmralı canisi terörist başı Apo’ya “umut” hakkı verilmesini; gelip Meclis’te terörün bittiğini ve PKK’nın lağvedildiğini açıklamasını istemesi ülkeyi ayağa kaldırmış ve herkesi şaşkına çevirmişti.
Bahçeli, 40 yıldır devam eden PKK terörünün, 25 yıldır İmralı’da tecrit altında tutulan Apo’nun, Meclis’te “terör bitsin, PKK lav edilsin” demesiyle bitmeyeceğini bilecek kadar bilgiye, birikime ve tecrübeye sahip bir siyasetçidir.
BU SÖZLERİN MESAJI KİME?
Peki, neden böyle bir açıklama yapma gereği duydu?
Bu, bir yerlere verilmek istenen bir mesaj mıydı?
Konuşmasında “Ne Edirne, ne Kandil; adres İmralı” demesi ne anlama geliyordu?
Tüm bu girişimlerin altında Recep Tayyip Erdoğan’ın oturduğu koltuktan kalkmaması, yeniden aday olmasının önünün açılması ve gerekirse anayasa değişikliği yapılması düşünceleri yatıyormuş gibi görünse de, Apo’nun serbest bırakılma girişiminin ülkeyi federatif yapıya sürükleme ihtimalinin temeli olabilecek bir adım olacağını bilmemesi mümkün mü?
Anayasa değişikliği için Meclis’te 400 milletvekilinin kabulü, halk oylaması için ise 360 milletvekilinin “evet” demesi gerekmektedir.
Cumhur İttifakı’nın Meclis’teki sandalye sayısı, anayasa değişikliği ya da halk oylaması için yeterli sayıya ulaşamıyor.
Yeterli sayıya ulaşabilmek için DEM Partisi ile pazarlık zemini oluşturmak adına MHP, iyi polis; AKP ise kötü polis rolünü üstlenmektedir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın, Bahçeli’nin grup toplantılarında yaptığı açıklamalar hakkında –özellikle Apo’nun Meclis’e gelip konuşması konusunda– yorum yapmaması ve CHP ile DEM Partili belediyelere kayyum atanması, bu pazarlığın temellerini oluşturduğu düşüncesini güçlendirmektedir.
YENİ HAMLELER BEKLENİYOR
Önümüzdeki haftalarda Bahçeli’nin plana sadık kalarak yapacağı hamleler ile daha farklı sürpriz gelişmeler olması kuvvetle muhtemeldir.
Her zaman olduğu gibi, takdir okuyucularındır.