Aydın'ın yıllardır çözülmeyen altyapı, sanayi, turizm ve kültür sorunları için ortak akıl gerekli. Ancak, bu birlik çağrısı ne kadar samimi?
Daha iyi bir Aydın için merkezî ve yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ortak akıl oluşturmak için daha neyi bekliyorlar?
Bu şehrin gelişip değişememesinin nedenlerine çözüm bulmak için ortak akıl oluşturmanın vakti gelmedi mi?
Çevre illerimiz Denizli tekstiliyle, Muğla turizmiyle, İzmir sanayisiyle gelişti, değişti. Peki ya Aydın?
Neden üretim değil de tüketim şehri oldu?
Bunun suçu kimde?
Satılan, kapatılan fabrikaların yerine neler yapıldı?
Kaliteli pamuk üretim şehri olan Aydın, tekstil ürünlerini “iplik, kumaş fabrikaları” yapıp neden tekstilde gelişmedi?
Şehrin kamu binaları, okulları, spor alanları depreme dayanıklı değil diye ya yıkıldı ya da yıkılmayı bekliyor.
Neredeyse 2 yıldır şehir hastanesi yapılmaya çalışılıyor, ulaşım problemi hâlâ çözülemedi.!
Yolunu yaparken hastaneye yapılan masrafın iki katından fazla “yoldur, kavşağıdır” diye para harcanıyor, hesap soran yok!
Emniyet Müdürlüğü'nün binaları yıkıldı, yeni yer olarak Işıklı Mahallesi seçildi. Peki, Işıklı Mahallesi'nin zemini, altyapısı, ulaşımı böyle bir bina için ne kadar uygun?
1960-1970'li yıllarda yapılan kamu yatırımlarının üzerine 50 yılda gözle görülen neler yapabildik?
Aydın’dan nüfus olarak daha küçük şehirlere havalimanı, 20-25 bin kişilik şehir stadyumları, hızlı tren, metro projeleri yapıldı; burada hâlâ üst geçit, alt geçit yapılmalı mı ihtiyaç mı onu tartışıyoruz.
15 yıldır Adliye Sarayı yapacağız, yer beğenemedik.
Efeler ilçesinin güney tarafında Tellidede Mezarlığı'ndan sonra tek yeşil alan olarak duran Orman Fidanlığı, Adliye yeri olarak göz dikilip orası seçildi. "Çevreci STK'lar" burası olmaz, yeşili yok edemezsiniz diye tepki gösteremedi, Taksim Gezi Parkı için gösterilen hassasiyeti Orman fidanlığı için gösteremediler.
Şehrin göbeğinde kalan birçok kamu binasının mesai başlangıcı ve bitişi ile oluşan trafik akışını kaldıramayarak Hükümet Bulvarı ile Doğu-Batı Gazi Bulvarı'nın tıkadığını gördüğümüz hâlde alternatif çözüm yolları geliştiremedik.
Ilıcabaşı'ndaki Ayter turizm alanına bir yatırımcı bulunup, 5 yıldızlı, 100-150 yataklı bir otel yaparak şehrimize gelen misafirleri yüz akıyla ağırlayamadık.
Kızılcaköy’de jeotermal alanı için Gürmak ile yapılan protokol sonrası Ayter alanına otel yapılması için 10 milyon dolar verildiği duyuldu. Ancak protokol yerine getirilmediğinden dolayı firma, 10 milyon dolar parasını geri alabilmek için konuyu yargıya taşıdı.
Bu konuda kimse bir açıklama yapmadı.
Çok amaçlı fuar alanı, Kongre merkezi, kültür sarayı, “Kuvayi Milliye Şehri” olmasına rağmen gelecek nesillere bunu anlatan güzel bir müze yapamadık.
Aydın'da yaşayan insanların birçok ihtiyaçlarını karşılayacak spor kompleksleri, piknik alanları, yürüyüş, bisiklet yolları olan “Tekstil Park” gibi güzel bir kent ormanı ve doğal yaşam alanları yapılamadığı için insanların kaliteli zaman geçirebileceği yerler neden yok?
15 bin kişilik şehir stadyumunu yıktık, yerine 6 bin kişilik prefabrik tribünleri olacak bir stat yapılacak dendi. Ne amatör futbol federasyonu, ne hakem camiası, ne de spor kulüplerinden itiraz eden veya protesto eden bir açıklama gelmedi.
Spor deyince akla ilk gelen futbol, peki ya salon sporları?
Herkes futbol oynamıyor ki!
Hani uluslararası standartlarda uygun açık-kapalı yüzme havuzları, çok amaçlı kapalı spor salonları?
Aydın’a özgü tarım ürünlerimiz olan kestane, ceviz, incir, çilek, erik, narenciye, zeytin, zeytinyağı... Hangisinde ulusal anlamda markalaştık?
Ama sahte zeytinyağı konusunda ulusal marka şehir olduk.
Kuşadası ve Didim turizm konusunda diğer turizm ilçeleriyle yeterince rekabet edebiliyor mu?
Turizm ilçelerinde dağ, tepe, tarımsal araziler, zeytinlikler villa, kooperatifler, siteler ile dolup taştı.
Yaban hayvanlarının doğal yaşam alanları yok edildi.
Yerel ve ulusal basında ilçe merkezlerine inip insanların arasında dolaşan domuz sürülerinin haberleri ile tanınan turizm ilçelerimiz oldular.
Kuşadası Kongre Merkezi yapıldı. Hiç duydunuz mu? Ulusal ya da uluslararası bir organizasyon yapılarak Kuşadası’nın tanıtımına katkı sağlandığına?
Didim, Kuşadası hakkında hâlâ kanalizasyon deşarjıyla deniz kirleniyor, kıyılar korunmuyor, temizlik ve trafik problemleri ile sık sık ulusal ve yerel basında haberlere konu oluyor.
Ramazan ayında üç STK tarafından planlanan Sivil Toplum Platformu ile Aydın’ın sorunları ve çözümleri üzerine konuşmalar yapılması kıymetli olsa da eksik bir planlama olduğu görülüyor.
Esnaf odaları da bu organizasyona neden dahil edilmedi?
Davetliler listesi daha da kapsamlı olmalıydı (ADÜ rektörü neden davet edilmedi) bilgi edinme açısından etkili olurdu.
Öncelikle bu şehirde uzlaşı kültürü ile ortak akıl anlayışı oluşmalı, ayrıştırıcı, kayırıcı anlayış birleşmenin en büyük engeli olduğunu görmeliyiz.
Merkezi yönetimler ile yerel yönetimler arasında bir köprü oluşmadan Aydın’ın ihtiyacı olan hizmet ve yatırım hamlesinin oluşmadığını artık görmeliyiz.
Aydın’ın yerleşim tarihi MÖ. 4500’e kadar uzanıyor. Bugün kentimizin ulusal ve uluslararası literatürde düzgün bir tarih kataloğu, tanıtım kitabı dahi yok.
Aydın’ın sadece bir adet yayınevi var.
Kültür beşiği bu şehirde kültür üreticisi sadece bir tane!
Bugüne kadar İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Valilik, Büyükşehir Belediyesi bu yayınevi ile ortak proje yapmış mı?
Kemer mahallesinde bulunan tarihi namazgah daha yakın zamanda restore edilmesine rağmen daha ilk yağmurda çöktü.
Sivil toplum kuruluşları, sorunlar ve çözümler üzerine konuşmaktan ziyade ortak projeler üretmek ve kaynak oluşturup şehrin ihtiyaçlarına katkı sunmak üzere daha değerli çalışmalar yapmalıdır.
Takdir her zaman olduğu gibi okuyucularındır.