Ergenekon terör örgütü soruşturmasına en sert tepkiyi gösteren Yargıçlar ve Savcılar Birliği'nin (YARSAV) meşru bir dernek olmadığı iddia edildi.

Yargı mensuplarının Hâkimler ve Savcılar Kanunu'na göre dernek kuramayacağını söyleyen emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, YARSAV'ın kendini feshetmesi gerektiğini savundu.

Aksiyon dergisinin bu hafta kapaktan yayınladığı habere göre, YARSAV'ın kanuni bir dayanağı yok. YARSAV, bir dernek statüsünde kuruldu; oysa Türkiye'de yargıç ve savcıların örgütlenmesi ancak özel yasayla mümkün. Böyle bir yasa henüz çıkmış değil. Adalet Bakanlığı'nın 2006'da konuyla ilgili hazırladığı kanun taslağı da Meclis'ten geçmedi. Örgüt yöneticileri her ne kadar meşruiyetini Dernekler Yasası, BM Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nin 22'inci maddesi ile diğer uluslararası düzenlemelere dayandırıyorsa da hukukçular bu görüşte değil.

Hâkimler ve Savcılar Kanunu'na göre yargı mensuplarının dernek kuramayacağını vurgulayan emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, YARSAV'ın kendini feshetmesi gerektiğini iddia ediyor. Petek konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor; "Öncelikle YARSAV'ın hukuki statüsünü kamuoyunun bilmemesinden istifadeyle üst üste yanlışlıklar yapılıyor. YARSAV için, 'Yargıtay'ın bir kolu mudur?' diye soranlar var. YARSAV, 'Yargıçlar ve Savcılar Birliği Derneği' diye, bir dernek olduğunu iddia ediyor. Bakın ben dernek demiyorum hâlâ. Dernekler Kanunu'na baktığınız zaman, kimlerin dernek kurabileceği 3. maddede belirtilmiş. Dernek kurmak bir özgürlüktür, temel bir haktır; ama kanunda, TSK mensupları, kolluk kuvvetleri mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanların kendi özel kanunlarında getirilen kısıtlamalar ve istisnalar belirtilmiş. Hâkimler ve Savcılar Kanunu'na baktığımızda da, hâkimler ve savcıların kendi resmî görevleri dışında hiçbir görev alamayacakları açık seçik belirtiliyor. Hatta, 'Konferans, panel gibi birtakım toplantılara katılmaları da, resmî görevli oldukları saat dışında olmalarına ve Adalet Bakanlığı'nın iznine bağlıdır.' diye kanunda belirtiliyor. Yargıtay savcısı Sayın Ömer Faruk Eminağaoğlu, 'Biz memur değiliz.' diyebilir; ama Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda hüküm bulunmayan konularda Devlet Memurları Kanunu'na atıfta bulunulur. Devlet Memurları Kanunu'na göre de, atıf nedeniyle söylüyorum, 'hiçbir zaman basına açıklama yapamazlar, ajanslara, yazılı görsel medyaya açıklama yapamazlar' diye çok açık bir hüküm var. Bütün bu kanunları çiğneyeceksiniz, hem dernek kuracaksınız, hem de Cumhuriyet savcısı olarak, ileride önümüze gelmesi muhtemel bir konuda Yargıtay gibi bir yüksek yargı organının çatısı altında basını toplayıp açıklama yapacaksınız. Neresinden baksanız bunun hukuka uyar bir tarafı yoktur. YARSAV, yargı tarafsızlığına ve bağımsızlığına ciddi anlamda zarar vermektedir. Zaten 11 bin savcı ve hakimden sadece bini bu derneğe üye."

Bu arada, kanuni dayanağı olmayan bir derneğin yüksek yargı mensuplarından üyesi bulunması da tartışma konusu oluyor. Örneğin, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in yanı sıra Yargıtay 1. Başkanlar Kurulu'nda dört isim daha dernek üyesi (Nedim Baran, Ersan Ülker, Nihal Koyuncu, Mehmet Öztürk). Burada bir noktaya daha dikkat çekmek gerekiyor; Yargıtay, Ergenekon'la ilgili son operasyondan sonra 'ihsas-ı rey' olur gerekçesiyle herhangi bir açıklama yapmadı. Ama yine Gerçeker'in basına yaptığı açıklamalara göre 150'ye yakın Yargıtay üyesi aynı zamanda operasyona en sert eleştirileri yönelten YARSAV'ın üyesi. Gerçeker'in, "Eminağaoğlu'nun açıklaması Yargıtay'ı bağlamaz." beyanı, 'dolaylı olarak ihsas-ı rey' yorumlarına engel olamıyor.

(CİHAN)