Can Ataklı - [email protected]

ANALİZ

Deniz Baykal"la konuştum dün. Kendisi aradı. Sanıyorum dünkü yazımda hem CHP hem de kendisi ile ilgili değerlendirmeler üzerine konuşmak ihtiyacı duydu.

Deniz Bey aradığında Dolmabahçe"de Tünel"e girmek üzereydim. Arabamı kenara çektim, konuşmayı öyle yapabildik.

Arabada bulduğum bir kâğıda konuştuklarımızı not almaya çalıştım. Ama o koşullarda bu bile çok zor oldu.

Bu yazımda Deniz Baykal"ın söylediklerini sizlere de aktarmak istiyorum. Ancak hemen belirtmeliyim ki, bazıları tırnak içinde olan cümleler Baykal"ın birebir cümlesi değildir. Hafızama kaydettiğim ya da notunu alabildiğim görüşlerdir. Cümleler birebir aynı olmasa da konuşmanın genel anlamını yansıtmaya çalışıyorum.

Bunu özellikle belirtmek istedim.

Önce ilk izlenimimi aktarmak istiyorum. Deniz Bey"in ses tonu “biraz kırgın” karakterdeydi. “Sizinle pek çok konuda uyuşuyoruz, bu nedenle bazı yazıları yazmadan önce görüşmekte fayda var” dedi örneğin. Belli ki dünkü yazıma alınmış, “keşke yazmadan önce konuşsaydık” anlamını çıkardım.

Tablo ciddi

Baykal “tüzük kurultayı” istemesinin hiçbir şekilde “kişisel bir beklentiden” kaynaklanmadığını söyledi öncelikle. “Kimse benim şu ya da bu şekilde geri dönmeyi planladığımı düşünmesin. Böyle bir şey aklımdan bile geçmez” dedi. Ancak “tablonun da ciddi olduğunu” belirterek “Tüzük değişikliği ile partinin önü açılacaktır, yeni isimler ortaya çıkacaktır” diye konuştu.

Parti yönetimindeki herkesin sistemin parçası olduğunu kaydeden Baykal, “Genel Başkan Yardımcıları dahil kimsenin görüş ve düşüncelerini hayata geçirme olanağı yoktur. Bu da partinin önündeki en büyük engeldir. İşte ben bunun aşılmasını savunuyorum” dedi.

Yüzde 3-5 oy artar

Baykal sadece tüzük değişikliği ile partinin önünün açılmasının CHP"nin oylarında yüzde 3-5 artış sağlayacağını savundu. Ancak gördüğü kadarıyla statükonun bozulmasını istemeyenlerin buna engel olduğunun altını çizdi.

Baykal “Ben partinin uzun yıllar genel başkanlığını yapmış biri olarak bu tüzük değişikliğinin hayata geçirilmesini ve statükonun yıkılması gerektiğini belirterek bir Tüzük Kurultay"ı önerdim, ama belli ki Genel Başkan böyle bir ihtiyaç içinde değil” dedi.

“Asla bir hesaplaşma duygusu içinde olmadığını” söyleyen Baykal “Hesap sormak için değil, Genel Başkan"ın da rahat çalışmasını sağlamak için” bu öneriyi getirdiğini belirtti.
Tüzük değişikliğinin hayata geçirilmemesinin sonucunun seçimlerde görüleceğini de anlatan Baykal bundan kimsenin kaygı ve endişe duymaması gerektiğini de sözlerine ekledi.

Partiden dışlanma

Baykal"ın dikkat çektiği konulardan biri de CHP"ye uzun yıllar hizmet etmiş kişilerin dışlanması. Baykal"a göre, yeni yönetim kimseyi dışlamamalı ve herkesten yararlanmanın yollarını bulmalı. Aksi halde partiye gönül verenlerin ve kamuoyunun bir bölümünün de bundan etkileneceğini belirten Baykal “Dar kadro anlayışı ile yönetim olmamalı. Herkes durumu doğru değerlendirmeli” dedi.

Partiden koparılanların kazanılmasının gerektiğini de kaydeden Baykal “Herkesi kucaklayan bir Genel Merkez olmalı. Şu anda benim de partime önermek istediğim budur. Bundan kimsenin tedirgin olmasını da istemem. Ama bunu yapmayı da zorunlu hissettim” diye konuştu.

"Kimseyi aramıyorum"

CHP eski Genel Başkanı Baykal, son zamanlarda medyada yer almasına açıklık getirirken de “Ben herkesi arayıp görüşlerimi açıklamıyorum. Ki bunu da yapabilirim, ama yapmıyorum. Beni arayanlar olduğunda görüşlerimi aktarıyorum, bunu da yapmalıyım zaten” diyerek şunu söyledi: “Her şeyi konuşmalı, müzakere etmeliyiz. Kimse bundan kaçmamalı. Yakında bir genel seçim var ve bu seçimde ülkenin yararı için CHP"nin iktidara gelmesi gerek. Bunun için aynı görüşteki herkes el ele vermeli, çözüm ve çareler üretmeli, bu kimseyi rahatsız etmesin.”

Kendi yorumlarım

Yazının başında da söylediğim gibi Baykal"ın “tırnak içindeki” sözleri birebir cümleleri değil. Not aldığım ya da hafızamda kalanları yazdım. Çünkü Baykal"a o sırada konuşmaya hazırlıklı değildim. Ancak sohbetimizin bütününü ele alınca bazı noktaların dikkatimi çektiğini söylemeliyim.

Baykal"ın partisine karşı “kırgın” olduğunu hissettim. Kılıçdaroğlu her ne kadar kendisini Antalya"ya davet ettiyse de sanki bunu zoraki yapmış gibi algılıyor galiba Baykal. Tüzük Kurultayı önerisi konusunda “Genel Başkan herhalde böyle bir ihtiyaç içinde değil” derken yaptığı vurgudan da kırıklık sezinledim.

Baykal"ın, eski Genel Sekreteri Önder Sav"a da hayli kızgın olduğunu varsayıyorum. Çünkü her ne kadar adını bir kere bile telaffuz etmese de, Baykal"ın “statükocular” veya “partide yabancılaşma oluyor” derken kastettiği kişinin Önder Sav olduğunu düşündüm.

Açıkçası “anlamsız” bir polemiğin aktörü olmamak için kendisine bu konuda hiçbir soru sormadım. Dünkü konuşmamızı bir tür röportaj olarak değil, belki bana da kırılmış olan Baykal"ın duygularını anlamaya çalışarak değerlendirmeye çalıştım.

Bundan sonrası

Deniz Baykal, alçak bir komplo ile partisinin genel başkanlığını bırakmak zorunda kaldı. Kendisinin de söylediği gibi geri dönmek gibi düşüncesi yok. Bana göre de olmaması çok olumlu. Ne yazık ki bütün kalitesine, samimiyetine ve hasletlerine rağmen, Deniz Baykal toplumun bazı kesimlerinde bir türlü sempati kazanamadı.

Bu yine ne yazık ki CHP tabanına da yayıldı bir dönem. Bu nedenle geri dönmesi bana göre zaten ters tepecek bir eylem olur. Bu CHP"ye büyük yara aldırır.

Ancak buna karşın, Baykal"ı dışlamak, söylediklerini dinlememek ya da “sırf Baykal söylüyor” diye duymazdan gelmek de yapılacak en büyük yanlıştır.

Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP yönetiminin, kenarda duran bir Baykal"dan yararlanabileceği pek çok konu var. Baykal, tıpkı bir dönemlerin Willy Brandt"ı gibi CHP"nin “en akil” ve “etkili” adamı olarak partisine uzun yıllar hizmet edecektir ve etmelidir de.

*****


KPSS"deki kopya iddiaları yüzünden ertelenen öğretmen atamaları gösteriyor ki; bu yıl matematiğe bedenci bile giremeyecek! (Gani Yıldız)

*****


Bulaşıcı olup da güzel olan tek şey gülümsemedir. Hiç acımadan bulaştırın birbirinize. (Fur Kaner)