1990’lı yıllara kadar partiler genel seçim stratejilerini ürün taban ya da başfiyatları üzerine kurarlardı.

Doğru Yol Partisi Genel Başkanı Süleyman Demirel’in 1991 seçimleri öncesi “tütün başfiyatına kim ne veriyorsa ben 5 bin TL, (5TL) fazlasını veriyorum”sözü hatırlardadır.

İktidara gelince Demirel sözünü de tutmuştu ama ne var ki, o alınan kalitesiz tütünlerin çoğu yakılarak imha edilmişti.

Ne seçim öncesinde bol keseden verilen o söze ne de sonrasındaki yakılma olayına ses çıkaran da olmamıştı.

Son zamanlarda da liderler seçim propagandalarını 1990’lı yıllardaki Demirel gibi “kim ne dağıtıyorsa benden daha fazlası” diyerek sosyal yardımlar üzerinden döndürüyor.

Belirtmek gerekir ki, yardımlar sosyal devlet olmanın bir gereğidir, kimsesizlerin, yaşlıların, garip ve yoksullara destek belediyelerin asli görevidir.

Ancak yardımda ölçü kaçırılır, oy alma ya da kaybetme saikıyla yardımlar eli, ayağı tutanları da kapsar, çalışabilecekleri de hazırcılığa alıştırılırsa hem işgücü hem işveren hem de ekonomi ayrıca sırtına binecek yükle devlet bundan zarar görür ki, tedavi edeyim derken hastalığı bütün vücuda yaymak tam da buna denir.

Bu gün tarımda ortalama altı saat çalışan bir erkek yevmiyesi 130-150 Tl, kadın yevmiyesi 90-100 TL’dir. Kentli bir temizlikçi kadının yevmiyesi ise 150-200 TL’dir.

Ona rağmen kentte temizlikçi,ilçede,kasabada zeytini çırpacak, başını imar edecek, dibinin bakımını yapacak erkek işçi bulunamıyor.

Örnek Yenipazarlılar işlerini Bozdoğan’ın, Çine’nin ücra mahallerinden işçilere yaptırıyor.

Yaşlı bir Yenipazarlıya bu kıtlığın nedenini sorduğumda kendi sokaklarını örnek gösterdi:

“Bu sokakta bulunan her eve ama Sosyal Dayanışma Vakfı’ndan ama ilçe belediyesinden ama büyükşehirden ama devletten ya yiyecek paketi ya da para giriyor, neden çalışsın da terlesin ki…

Eğer Suriyeliler olmasa bu gün çoğu çiftçinin çileği, mısırı, narenciyesi, domatesi tarlada kalır,” dedi.

Başka etkenler varsa da bunda en büyük pay ölçü tanımayan sosyal yardımlardır.

İşçi kıtlığı sadece Yenipazar’ın değil hemen hemen her ilçenin, kasabanın bu gün ortak derdidir.

Mesela Karpuzlu’da dağlık arazide ne ağaç imarına ne de dip temizliğine karışmadığı halde üçte ikisi işleyenin üçte biri mal sahibinin zeytin ortağı zor bulunuyor.

Koçarlı’da da ortakçı kıtlığından çoğu insanın zeytini başında kalıyor.

Oldukça ilginç bulduğum bir olayı paylaşayım sizlerle, Koçarlı’da zeytinliği olan bir vatandaştan dinledim.

Bir şahıs kendisinden zeytini toplamak için izin istemiş, bir zaman sonra mal sahibi “alacağımız,vereceğimiz nedir” diye sorduğunda “sen onu bana bedava vermedin mi,” yanıtıyla karşılaşmış.

Mal sahibinin son sözü “utanmasa benden üste para isteyecek,” cümlesi oldu.

“Eh artık daha neler, diyerek” anlatılanların abartı olduğunu düşünenler çıkabilir, onlara önerim bu konuda her hangi bir ilçede oturan bir yakınına başvurmalarıdır.

Sosyal yardımları ölçüsüz dağıtmanın ve kalıcı hale getirmenin zararı sadece yerelle sınırlı kalmaz.

Eğer Gayri Safi Milli Hâsıladan Kişi Başına Düşen Pay yıllık 10 bin doların az altında ya da üzerinde yani orta gelir tuzağına düşen bir ülkeyse o ülke bu arıza devam ettiği sürece kolay kolay refah toplumu olamaz.

1990’lı yıllardaki o savurganlık 5 Nisan 1994 kararlarının bir sonucu Türk parasının dolar karşısında yüzde 38 değer kaybı, Erdemir, Tüpraş, Petrol Ofisi, Petkim gibi kuruluşların özelleştirilmesiyle sonlanmıştı.

Günümüzdeki seçmeni sosyal yardımlarla oy vermeye ikna yarışının genel seçimlere nasıl yansıyacağını bu günden kestirmek zordur, hem konumuz o değildir.

Ancak sosyal yardımların Aydın büyükşehir seçimlerinde eski etkiyi tam yaratamayacağını bu günden öngörmek mümkündür.

Bu ifadeyle kastım AY-BA’nın iyi çalışmadığı, görevini kötüye kullandığı konuları değildir.

Tam tersi AY-BA elemanları sık dokulu bir örgüt üyesi gibi görevlerini bir disiplin içerisinde sürdürmekteler.

Sayelerinde Başkan Özlem Çerçioğlu da Aydın geneli hakkında hem bilgi sahibi oluyor hem de toplanan veriler ışığında strateji geliştiriyor.

Benim demek istediğim, bu tür sosyal yardımlar belli bir süre sonunda vatandaşın gözünde elde edilmiş hakka dönüşür ve daha fazlası istenir.

Örneği de 24 Haziran seçimleri sonrasında emeklilere her dini bayramda verilen bin TL’ye geçen kurban bayramında haberlere yansıyan zam isteğidir.

O nedenle diyorum ki, önümüzdeki seçimlerde Özlem Çerçioğlu bunun üzerine bir şeyler koymaz Selim Türkhanları da tutamazsa bir kaybeden olabilir.

Geçen bir yazımda Selim Türkhan’ın CHP’nin 24 Hazirandaki koordinatörü Ateş İlyas Başsoy’un kurgusal seçmen tiplemesi olduğunu söylemiştim.(30 Temmuz)

Başsoy’a göre Türk seçmeninin kabaca yüzde 75’i ideolojik saiklerle oyunu kullanırken kalan yüzde 25’i hizmete göre kullanır ki, bunlar bilindik muhafazakâr kalıpların dışında seküler hayat süren liberallerdir.

Selim Türkanlar yakın zamana kadar genel seçimlerde AK Parti’yi, Aydın yerelde de Özlem Çerçioğlu’nu desteklemişlerdi.

Bu gün ise Selim Türkhanların çoğunluğu arafta…

Modern Hal Tesisleri, Arıtma Üniteleri, Alt Geçitler, Oto Park vs gibi acil çözüm gerektiren konularda bir adım atılmazsa Selim Türkanlar saf değiştirebilir.

Sonuç olarak demem o ki, sosyal yardımları yetersiz bulanlar çayıyla Selim Türkhanlar deresi birleşirse yol açacağı sel birilerini sürükleyebilir.