16 Nisan 2017 referandumu ile kesinleşen ancak uygulamasına geçtiğimiz 24 Haziranda başlanan ülkemiz idari ve siyasi sisteminde esastan bir paradigma değişikliği oldu.

Devlet yapısı yeniden inşa ediliyor.

Değişiklikle getirilen “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”  bizde bir ilk ama Dünya’daki gelişmelerden tamamen bağımsız da değil. Bunu Hürriyet’te Murat Yetkin de yazmıştı.(22.02.2017)

17-19 Aralık 2017 tarihleri arasında yapılan Münih Güvenlik Konferansı Sonuç Bildirgesinde Stockholm merkezli Dünya Değerler Araştırması adlı kuruluşun bir raporuna yer verilmiş.

Parlamentosu olan ülke vatandaşlarına ilki 1995-1997,diğeri 2010-2014 yılları arasında “meclis ve seçimlerle uğraşmak zorunda kalmamak güçlü bir liderin ülkeyi yönetmesi için iyi bir yol mudur?” diye sorulmuş.

İlginç yanıtlar alınmış.

Mesela Almanya’da ilkinde yüzde 15 olan evet oranı ikincisinde yüzde 20’ye yükselmiş.

Hindistan’da bu oran yüzde 45’ten yüzde 70’e, Rusya’da yüzde 40’dan yüzde 65’e,Türkiye’de yüzde 35’ten yüzde 50’ye çıkmış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her iki Cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı yaklaşık yüzde 52,5 oyla araştırma sonucu tam örtüşmese de birbirine çok yakın.

Evetlerin oranı ABD’de ilkinde yüzde 20 iken ikincide yüzde 30’a çıkmış. Bir AB Ülkesi olan İspanya’da ilkinde yüzde 25 iken kincisinde yüzde 40’a yükselmiş.

İleri demokrasi ülkesi olarak bildiğimiz İsveç’te bile evetlerin oranı yüzde 25’lerde…

O bakımdan bizdeki uygulama başarılı olursa diğer ülkelere de model olma özelliğine sahip.

24 Haziranla birlikte değişen sadece yönetim tarzı değil… Baştan aşağı siyaset kurumları ve bir asırdır uyguladığımız siyaset yapma şekli de kökten değişiyor.

Artık bu sistemde meclisin yürütme üzerindeki siyasi etkisi kalktı. Meclis sadece yasa yapacak.

Partilerde MKYK(Merkez Karar Yönetim Kurulu) göstermelik olmaktan çıkacak izlenecek stratejilerin tespit edildiği, siyaset üretilen, önemli bir merkez olacak.

Partiler bu gün değilse bile en yakın zamanda sistemlerini buna uyarlamak zorunda kalacaklar.

CHP kongreyi toplamamakla gösterdi ki, eski sistemle yoluna bir süre daha devam etme niyetinde.

Meral Akşener yaptığı kongre ile sistemin bir gereği liderliğini güçlendirdi.

Lider ve özellikleri konusunda sorunsuz AK Parti ise sisteme uyum yolunda geçen hafta yaptığı kongre ile MKYK üyelerinin yarısına yakınını yeniledi.

Bizden daha önceki MKYK üyesi Mustafa Savaş Meclis Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) Komisyonu Başkanı olması nedeniyle MKYK’ya yerine Metin Yavuz girdi.

Aydın için sevindirici bir durum.

Ancak asıl mühim olanı bu göreve seçilmekle hem kelamı hem de selamı değer kazanan Metin Yavuz’un bu işi hem kendisi hem de Aydın’ın geleceği için fırsata dönüştürüp dönüştüremeyeceği konusu.

Ayrıca bu göreve seçilmekle onun hem sorumluluğu arttı hem de sırtına bir yük bindi.

Mesela o önümüzdeki yerel seçimlerde ilçesi, Söke Belediyesini hatta büyükşehri AK Parti’nin kazanmasını sağlamak zorundadır.

Zira her halükarda hesabını Cumhurbaşkanına MKYK’da verecek olan kendisidir.

Hele Söke’yi alamazsa karizmasını çizdirmekle kalmaz bulunduğu görevde “topal ördek” konumuna düşer.

Bunun dışında başarısında asıl etkili olacak olan MKYK üyesi olarak onun Aydın’ın geleceği için yerelde izleyeceği politikadır.

Zira servet, şöhret ve makam çekicidir ancak sorumluluğu da bir o kadar büyüktür. Hakkını vererek taşımak sanıldığı kadar kolay değildir.

O nedenle Metin Yavuz’un bundan sonra atacağı her adım izlenecek, eylemleri ve referansları tartışılacaktır.

Onun gözlem altında tutulacağı diğer önemli bir konuda yetemediği, sorun çözmede aciz kaldığı konularda eskiler gibi işin kolayına kaçıp çevresinin yelkenlerini dedi-kodu rüzgârıyla şişirmesinin de etkisiyle diğer vekillerle çekişme içine girip girmeyeceğidir.

Çünkü kavgadan millete gına geldi.

Hem bu sistemde geçerli olan kişisel çıkarlara dayalı kavga değil birlik içinde  ortak akılla Ankara’da ve Türkiye ölçeğinde Aydınlı bürokrat ve iş adamlarıyla Aydın’ın geleceği için güçlü bir lobi faaliyeti yürütmektir.

Sistemin gereği de budur.

Bu yönden Aydın Ankara’da sahipsizdir.

Bu gün bir Karadeniz bir Orta Anadolu Ege’ye göre Ankara’da daha fazla ilgi görüyorsa bunu bürokrasideki hemşerilerinden oluşan lobilerine borçludurlar.

Aydınlı siyasetçiler bu güne kadar bırakın Ankara’ya bu amaçla bürokrat taşımayı rakip olur diye emeğiyle bir yerlere gelebilecek olanları bile engelleme yoluna gittiler.

Diğer taraftan siyasetçiyi hem yıpratan hem de yanıltan gerekli araştırma yapmadan birisinin hak etmediği makama ya da işe atanmasına referans olmaktır.

Yerli siyasetçiyi en fazla yıpratanın başında bu gelir. Ayrıca bunun siyaseten getirisinden çok götürdüğü vardır.

Çoğunluğun iktidar yanlısı gibi görünmesi ya geçimleri ya rahatları ya da makamda yükselmeleri buna bağlı olduğu içindir.

Değişik iktidar dönemlerini yaşamayan bunu pek bilmez.

Aydınlının dertli olduğu başka bir konu da yetişmiş bunca insanı varken sahipsizlikten sorunlu, geçimsiz bürokratlar için Ankara’nın Aydın’ı sığınak yeri olarak görmesidir.

Hâlbuki bu konudaki başka yerlerdeki ölçü “yerli ve millilik” ilkesidir.

Hâsılı kelam Metin Yavuz’u zorlu bir sınav bekliyor. Başarısı da hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kantarında hem de milletin kantarında tartılması sonucu ortaya çıkacak.

Başarılar diliyoruz.

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA