Türkiye suda fakirleşiyor. Mevcut kaynaklar tahrip edilmeden korunsa bile 20 yıl sonra 'su fakiri ülkeler' sınırına geleceğiz. Harekete geçen devlet, önlemler için TÜBİTAK koordinasyonunda 'Su Çalışma Grubu' oluşturdu.

Küresel ısınmayla birlikte suda alarm vermeye başladık. Mevcut kaynaklar tahrip edilmeden korunsa bile, 20 yıl sonra Türkiye 'su fakiri ülkeler' sınırına gelecek.

Alınacak tedbirler için TÜBİTAK koordinasyonunda 'Su Çalışma Grubu' oluşturuldu. Dışişleri, Enerji ve Çevre Bakanlıkları ile TÜBİTAK, ODTÜ ve DSİ'den uzmanların bulunduğu Çalışma Grubu, toplantılarına başladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın himayesinde 2011-2016 yıllarını kapsayan 'Su Alanı Ulusal ARGE ve Yenilik Stratejisi' oluşturmak için de çalışmalar hızlandırıldı.

Konunun, Başbakan Erdoğan başkanlığında geçen hafta toplanan 'Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda masaya yatırıldığı öğrenildi. TÜBİTAK Bilim, Teknoloji ve Yenilik Politikaları Daire Başkanlığı tarafından hazırlanarak toplantıya sunulan raporda ise Türkiye'nin su potansiyeli, sınır aşan sular ve Dicle-Fırat nehirleri konusunda çarpıcı satırlar yer aldı.

Rapordan tespitler şöyle:

5'TE 1 SEVİYESİNDEYİZ
'Türkiye'de kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarı bin 652 metreküptür ve bu sayı su zengini ülkelerde kişi başına düşen su miktarının beşte birine denk gelmektedir. Ülkemiz su azlığı yaşayan bir ülke konumundadır. 2030 yılı için nüfus artışıyla birlikte mevcut kaynakların tahrip edilmeden aktarılacağı varsayılarak yapılan öngörüde kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı su fakirliği sınırında bulunan yılda bin 120 metreküp olarak hesaplanmıştır.'

ÜÇ KAT ARTACAK
'Toplam su kullanımının 2004 yılından 2030 yılına kadar yaklaşık 3 kat artacağı görülmektedir. Türkiye, yıllık ortalama 501 kilometreküp suya karşılık gelen miktarda yağış almaktadır; ancak ülkemizin toplam yenilenebilir su potansiyeli brüt 234 kilometreküp olarak hesaplanmıştır.'
'Atıksuların büyük çoğunluğu denizlere ve akarsulara deşarj edilmektedir. Deşarj edilen atıksuların yüzde 69'u ise arıtılmaktadır.'

SINIR AŞAN SULARA AYAR
Sınır aşan sular politikasına 'sıfır sorun' ayarı yapılıyor. Bu konudaki anlayış raporda şu satırlarla özetleniyor:

l Sınır aşan sular kıyıdaş ülkeler arasında 'anlaşmazlık'tan ziyade, bir 'işbirliği' unsuru olarak görülmelidir.

l Her ülke topraklarından doğan veya topraklarında akan sınır aşan nehirlerden faydalanma hakkına sahiptir. Ancak bunu yaparken aşağı kıyıdaş ülkelere zarar vermeme ilkesi esastır.

l Sınır aşan sular hakça, akılcı ve optimum biçimde kullanılmalıdır.

l Her şeyden önce suyun yararlarının paylaşılması hedeflenmelidir.

l Sınır aşan sularla ilgili sorunlara kıyıdaş ülkeler arasında çözüm aranmalı, üçüncü
tarafların arabuluculuk girişimleri desteklenmemelidir.

l Kesin rakamlar veya miktarlar üzerinden su paylaşımı söz konusu olamaz.

DİCLE-FIRAT UYARILARI
Raporda, Dicle ve Fırat nehirleriyle ilgili tespitler de dikkat çekiyor. Türkiye için 'iki nehir tek havza' yaklaşımının vazgeçilmez olduğu vurgulanırken, 'İki nehrin toplam su potansiyeli kıyıdaş üç ülkenin ihtiyaçlarını karşılamaya yeterlidir. Ülkemiz konuyu tüm boyutlarıyla görüşmeye hazırdır. Türkiye, Dicle-Fırat Havzası'nda sınır ötesi işbirliğine açıktır. Aşağı kıyıdaş ülkelerin de kendilerine düşeni yapmaları gerekmektedir' deniliyor.

RAKAMLARA GÖRE ZENGİN-FAKİR
Yılda kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı bin metreküpten az olanlar 'su fakiri ülke', 2 bin metreküpten az olanlar 'su azlığı yaşayan ülke' olarak kategorilendiriliyor. 8 bin ila 10 bin metreküpten fazla suyu olanlar ise 'su zengini' görülüyor. Halen, kişi başına bin 652 metreküple 'su azlığı' yaşayan ülkeler arasında olan Türkiye'nin önlem alınmazsa- 20 yıl içinde bin 120 metreküple 'su fakiri' ülkeler sınırına ineceği tahmin ediliyor.