İki yıldır çalışmalarını sürdüren Meral Akşener liderliğindeki siyasi hareket ‘İyi Parti’ adıyla nihayet partileşti.

Adında adalet, özgürlük, demokrasi, cumhuriyet, milli gibi sembol isimlerden birisi bulunması beklenen isim herkesi beğeniyle birlikte biraz şaşırttı.

“İyi Parti” adı ve logo üzerinde profesyonel bir çalışma yapıldığı belli oluyor çünkü isim hem yalın hem kültürel bir kökene sahip hem de halkın günlük hayatında sloganlaştırabileceği bir isim.

İsimden slogan da üretilmiş zaten…

‘Türkiye iyi olacak’…

“İYİ” sözcüğü Oğuzların Bozok koluna ait aynı zamanda Osmanlı Hanedanı’nın soyu Kayı Boyu’nun iki ok bir yaydan ibaret olan ‘IYI’ şeklindeki sembolünü andırmaktadır.

Mavi zemin üzerine sarı renkli güneş logosu da güneşin Türk Kültürü’ndeki değerine uygun bir seçimdir.

Çevresine yaydığı ışığı anlatan sekiz çizgi de adalet, kararlılık, umut, gelecek, bilgi, zenginlik, cesaret ve medeniyeti ifade etmektedir.

Kurucularda ilk dikkat çeken yüzde yirmi beşi yani 50’sinin bayan olmasıdır.2015 seçimleri CHP 7.sıra Aydın adayı Fulya Üstündağ’ın da olması bekleniyordu ama adı çıkmadı.

Kurucular dört eğilimden isimler… ANAP’lı eski Bakan Ahat Andican… DYP’li Ayfer Yılmaz… DSP’li eski Kültür Bakanı Suat Çağlayan… Yine eski DSPli Devlet Bakanı Aydın Tümen.

CHP’den istifa eden İzmir Milletvekili Aytun Çıray… Eski DYP Şanlıurfa milletvekili Necmettin Cevheri’nin oğlu Cevher Cevheri

AK Partili eski Ankara Milletvekili Ersönmez YarbayBingöl Milletvekili Kazım Ataoğlu…

Gazeteciler Ruhat MengiVedat YenererAhmet Çelik… Asker kökenli Yörük Ali Paşa lakaplı Ali Aydın…

Devlet Bahçeli’nin eski Özel Kalem Müdürü, Aydınlıların eniştesi Ömer KarakaşÂşık Veysel’in torunu Çiğdem Özer.

Eski Bozdoğan Belediye Başkanı Mustafa Sarıoğlu’nun Avukat kızı Berna Sukaz… Yine Aydınlı Nazlı Aspay Şener…

Başkasını bilmem ama ben bu listede Ali Uzunırmak’ın bulunmamasının bir eksiklik olduğunu düşünenlerdenim.

İyi Parti bu isimlerle kitle partisi görüntüsü vermektedir. İlkeleri arasında da bir takım yenilikler var.

Mesela bunlardan biri Türkiye milletvekilliğidir.

600 milletvekilinden 100’ü ‘Türkiye Milletvekili’ olacak ve barajı aşıp aşmadığına bakılmaksızın bu sayı aldıkları oy oranında partiler arasında dağıtılacak.

Eğitim konusu partiler üstü bir bakışla ele alınacak ve bu konuda bütün paydaşların katılımıyla Eğitim Planlama ve Koordinasyon Kurulu(EPKK) oluşturulacak.

Bu partinin şu anki tabanı ise HDP dışında partisi hangisiyse CHP’ye, MHP’ye AK Parti iktidarına hıncı olan “asabi seçmendir.”

Tabi bu tür reaksiyon eğilimli seçmen bir partiyi tek başına ne ayakta tutabilir ne de iktidara taşımaya yeter. Partinin oturduğu bir fikri zeminin de olması gerekir.

Bu ise işin felsefe tarafıdır.

İktidarın yolu bu zeminden ve kronikleşen sorunların çözümünde kitlelerde umuda yol açacak işsizlik, ekonomi, dış politika, eğitim gibi temel sorunlarda üretilecek politikalardan geçer.

Ayrıca bizde yeni parti kurmak ve onu ayağa kaldırmak sanıldığı kadar kolay değildir… Bu iş dalgalı denizde kulaç atmaya benzer.

İyi Parti’nin kurulduğu ortam bana 1930’daki Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kuruşunu hatırlattı.

Atatürk Batı’da diktatör olarak nitelenmemek ve Türkiye’deki idarenin Sovyet Rusya’daki Bolşevik yönetimiyle eşleştirilmesinin önüne geçmek için arkadaşı Ali Fethi Okyar’dan bir parti kurmasını ister. O ise teklife pek sıcak bakmaz.

Nedeni de acaba Cumhuriyet Halk Fırkası yöneticileri alışmış oldukları kontrolsüz ve keyfi idare anlayışlarıyla, ileride her hareketlerini tenkit edecek bir muhalefet fırkasının varlığına ve doğmasına tahammül edebilecekler miydi?

Ayrıca hem Cumhurbaşkanı hem de Parti Başkanı Gazi iki parti arasında tarafsız kalabilecek miydi?

Atatürk ise teminat verdi.

Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan 70 milletvekilinin yeni partiye geçişini sağlayacak.

Tarafsız kalacak.

Hatta İnönü ile gündüz mecliste kavga etseler bile akşam ikiliyi sofrada bir araya getirecekti.

Bunun üzerine 1930 Ağustosu’nda Serbest Cumhuriyet Fırkası kuruldu.

Cumhuriyet Halk Fırkası’nın uygulamalarından halkın hoşnutsuzluğu, partinin yıpranmışlığı, halk ile arasındaki ilişkilerin zayıflamış olması bilhassa Ege ve Marmara’da milletin yeni partiye ilgisini artırdı.

Cumhuriyet Halk Fırkası’nın yeni partiye karşı olan bu ilgi karşısındaki tepkisi, hem çok partili hayata hem de yeni partiye tahammülsüzlük olarak ortaya çıkmıştır.

Böyle bir ortamda Ege gezisine çıkan Ali Fethi Okyar İzmir Limanı’nda emniyet gerekçesiyle Vali Kazım Dirik tarafında üç saat bekletildi.

Atatürk’ün Vali’ye telgrafı sonucu Fethi Bey 7 Eylül’de İzmir’de 50 bin kişilik bir kalabalığa hitap etmiştir.

Ayrıca 1930Ekim başında yapılan yerel seçimlerde iktidar bütün gücüyle Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kazanmaması yönünde büyük çaba harcamıştır.

Bu arada SCF Bozdoğan, Çine, Söke, Germencik, Karapınar (İncirlioava), Umurlu ve Yenipazar’da seçimleri kazanmıştır.

İzmir mitingi sonrasında çıkan olaylarda CHF İl binasının bir grup tarafından taşlanması işin tuzu biberi olmuş Atatürk müfritlerin baskısına dayanmayarak tarafsızlığını bozduğunu ilan etmesi üzerine Fethi Bey fırkasını kapatmak zorunda kalmıştır. (Fethi Okyar’ın Anıları, Osman Okyar. s. 63-90)

Sözün özü Fethi Bey’e Atatürk’e rağmen parti kapattıran müfritler hiçbir devirde eksik olmamıştır.

İşin zorluğu da zaten burasıdır. Ancak bunlarla olan sınavı başaramayan da lider olamıyor.

İyi Parti, Türk demokrasisine hayırlı olsun.

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA