Ülkedeki bütün farklı kesimleri kuşatan bir kitle partisi olmada liberal yapıdaki Aydın’da bile bu kadar çekingen ve ürkek davranan bir parti, Başbakanlık iddiasındaki Genel Başkanını emeline kavuşturacak rızayı seçmende nasıl oluşturacak?

Merak konusu.

Bu uğurda ömrünü veren bir dostum yıllar önce siyaset hakkında, meraklısının yerine geçmek için kendi konumuna göre zirvedekini indirme çabası ve hırsıdır, tanımlaması yapmıştı ve ben de bu tanımı tutmuştum.

Çünkü eskilerin ‘efradını cami, ağyarını mani’ dedikleri yerli yerinde bir tanımdı bu yaptığı.

Hırs ise ölçüyü kaçırmamak, sınırı aşmamak kaydıyla siyasette olağandır hatta şarttır.

Sonuçta seçimle gelinen mevkilere ulaşmak normalde bir siyasetçinin birçok rakibini ya yerinden etmesi ya da alt etmesiyle mümkündür ki, o da hırslı olmayı gerektirir.

Yeter ki, davranışlar ölçüyü aşmasın…

Bu yarışta ölçü ise ahlaki kurallara uygunluk, kendine yapılmasını istemediği konularda sınırları aşmamak, insan onurunu zedeleyici iftira, hakaret ve yalana başvurmamaktır.

Kısaca aklın ve vicdanın onaylamadığı, kul hakkına giren davranışlardan uzak durmak, meşru olanın dışına çıkmamaktır.

Siyasi mücadeleyi en fazla zorlaştıran ise imkânın sınırlı oluşu, istifade etmek isteyenin çokluğudur. Onun içindir ki, söz konusu siyasetse oyun sert geçer, denmiştir.

Bu gibi durumlarda zirvedekini yerinden etmek isteyenlerin gözünde bazen rakipler bir oyuncu olmaktan çıkabilir hatta bir hasma dönüşebilir.

Sınırı aşanların çoğu bu kural dışılığı karşısında kendilerini “harp hiledir” mantığı ile savunabilirler ki, bu konumuz dışında, işin başka bir boyutudur.

Aydın’da 1 Kasım 2015 seçimleri öncesinde Milliyetçi Hareket Partisi’nde söylediklerimize örnek gösterilebilecek, çekişmeli bir sahne yaşanmıştı.

Genel Merkez sonuçta çareyi tarafları tasfiye etmede bulmuş, ülkücü gelenek dışından gelen bir kadını birinci sıradan milletvekili adayı yapmıştı.

Ancak MHP’nin o seçimden bu yana Aydın’da oy kaybetmesi nedeniyle milletvekili çıkaramaması düşünüldüğünde bu operasyonun doğruluğu tartışılır.

Yaşanan o çekişmenin bir benzeri bu gün İYİ Parti’de yaşanıyor ki, buna MHP’deki o mücadelenin bir devamıdır, demek daha gerçekçi bir tanımlama olur.

Zira bu şekildeki bir değerlendirmeye haklılık kazandıracak birden fazla neden vardır.

Birincisi, kurulduğu dört yıldan bu yana İYİ Parti’ye Aydın’da il başkanı dayanmaması, beşinciye çözüm olarak seçtiği il başkanıyla tekrar ilk başa dönülmesidir.

İkincisi, yeni il başkanını tespitte MHP’den İYİ Parti’ye geçenlerin kendi iç çekişmelerinden kaynaklı korku ve vehimlerin etkili olmasıdır.

MHP’den İYİ Parti’ye geçenlerden yönetim kademelerinde bulunanların çoğunda kavgalı oldukları eski hasımlarının bu partiyi ellerinden alacağı korkusu yaygındır.

Genel merkezin de il başkanı belirlemedeki tavrıyla dar bir çevrenin bu yöndeki paranoyalarına itibar ettiği anlaşılıyor.

İl Başkanlığı krizine Genel Merkezin ürettiği geriye dönüş bu partiyi Aydın’da istense de istenmese de seçmen gözünde Cumhur İttifakı’na katılmadan önceki MHP’nin bir versiyonu konumuna getirmiş oldu.

Daha doğrusu liberal seçmenin çoğunlukta olduğu Aydın özelinde seçmende var olan o konudaki kanaati il başkanlığındaki yaptığı tercihle Genel Başkan Meral Akşener tescillemiş oldu.

Bilindiği üzere MHP Cumhur İttifakı’na katılmadan tek başına bir iktidar adayı parti olmaktan daha çok merkez sağ ve solun ulusalcı kanadının kendi partisi dışında rahatça oy verdiği bir konjonktür partisiydi.

(Her parti iktidar olma iddiasını taşır ancak çoğu seçmenin ikinci partisi konumundaki konjonktür partileri seçmendeki algıya göre koalisyon adayı partilerdir.)

O nedenle konjonktür partilerinin her seçimde aldığı oylarda biraz da diğer partilerin milletvekilliği sıralamalarında ya da belediye başkan adayı belirlemelerinde yapacakları hata ve yanlışlar belirleyici olur.

Örnek 2007 Milletvekilliği seçimlerinde CHP’nin yaptığı önseçimde ilk üç sırayı Özlem Çerçioğlu, Fatih Atay ve Tahir Yaman almıştı.

Bu sıralamada ilk üçte kendilerinden bir adayın yer alamamasını Söke içine sindirememişti.

Ve bunun faturasını da Çinelilere kesmesi sonucu kullandıkları stratejik oyla Söke CHP seçmeni Çineli Tahir Yaman yerine MHP’nin üçüncü sıra adayı Recep Taner’in milletvekili seçilmesini sağlamışlardı ki, MHP o seçimde CHP oylarıyla Söke’de birinci parti olmuştu.

Ardından yapılan 2011 seçimlerinde ise MHP 2007’deki yüzde 25 oranındaki oyunu yüzde 18,20’ye düşürmüş, bir milletvekili ile yetinmek zorunda kalmıştı.

Buna karşılık aday sıralamasında bu kez eski hataları tekrarlamayan CHP ise 2007’deki yüzde 24,4 oranındaki oyunu 2011’de yüzde 38,12’ye yükselterek 3 milletvekili çıkarmıştı.

İYİ Parti’nin Aydın’da bir konjonktür partisi olduğuna dair gösterge yaptığı tercihle sadece il başkanlığında başa dönerek ortaya koyduğu MHP’lilerden oluşan dar bir kadroyla siyasete devam etme iradesi de değildir.

Aslında İYİ Parti, MHP’nin devamı oluğu yöndeki işareti 22 Haziran 2019 seçimlerinde de vermişti ama o zaman bu olgu gerek yeni bir parti olması gerek seçimlere zar, zor katılması nedeniyle dikkatlerden kaçmıştı.

Hatırlanacağı üzere o seçimlerde Aydın’da İYİ Parti yüzde 14,77 oranında, MHP ise yüzde 8,09 oy almıştı.

İkisinin toplamı yüzde 22,86 eder ki, bu oran MHP’nin 2007’de Aydın’da ulaştığı maksimum oy, yüzde 25 oranına yakındır.

Ardından yapılan yerel seçimlerde de ittifak partileri aralarında yaptıkları anlaşma gereği büyükşehir ve ilçelerde ortak adayla seçime katıldıkları için partilerin tek başına performanslarını ölçmek mümkün olmamıştı.

Ancak 31 Mart yerel seçimlerinde Nazilli ve İncirliova dışında belediye başkanlığı kazanamamasını Aydın seçmeninde bu partinin MHP’nin bir iz düşümü olduğuna dair tereddüdün rol oynadığı söylenebilir.

Diğer taraftan İYİ Parti’nin Aydın kamuoyunda konjonktür partisi olduğuna dair yarattığı bu algı seçmene bu partiye yönelik şu soruyu sorma hakkını da tanıyor.

Ülkedeki bütün farklı kesimleri kuşatan tek başına iktidar adayı bir kitle partisi olmada liberal yapıdaki Aydın’da bile bu kadar çekingen ve ürkek davranan bir parti, Başbakanlık iddiasındaki Genel Başkanını bu emeline kavuşturacak rızayı seçmende nasıl oluşturacak?

Merak konusu…