Birleşmiş Milletler Genel Kurul çalışmaları nedeniyle Başbakan Tayyip Erdoğan ve beraberindeki heyetle birlikte New York'ta bulunan Babacan, TRT 2'nin programına katıldı. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yürütülen ilişkiler konusunda, Türkiye'nin şimdiye kadar IMF ile 17 stand-by anlaşması yaptığını ve hiç birinin tamamlanmadığını hatırlatarak, ilk kez AKP hükümetlerinin 17. ve 18. anlaşmaları tamamladığına işaret etti.

IMF PARASI İÇERİDE KULLANILACAK

IMF ile yapılacak bir anlaşma ve oradan sağlanacak bir kredinin bu orta vadeli programda öngörülen tabloyu olumluya götüreceğine işaret eden Bakan Babacan, şunları söyledi: 'Yurtdışından uygun şartlarda sağlanabilecek kaynakların, Türkiye'nin büyümesine olumlu etkisi olacak. IMF'den kullanılabilecek kredileri, biz Merkez Bankası'na koyacağız. Karşılığında alacağımız para ile iç piyasaya olan borçlarımızı ödeyeceğiz. İç piyasadan borçlanma ihtiyacımız azalacak. IMF'den gelecek her 1 milyar dolar, iç piyasaya bırakılacak 1,5 milyar lira demek. Bu durum, büyümeyi etkileyecektir.

BÖYLE BİRŞEYİ KABUL ETMİYORUM

Biz OVP'yi açıkladık. IMF ile bu zeminde ileride uzlaşma sağlayabilirsek sağlarız. Bizim 7-8 milyar dolar IMF'ye borcumuz var ve yıllık şu günlerde yıllık yüzde 2,1 faiz ödüyoruz. Şu anda Türkiye'nin başka bir kaynaktan bu kadar uygun şartlarda kredi bulması o kadar kolay değil. Ama olmazsa olmaz noktasında da değiliz.'

Bakan Babacan, 'Dayatma var mı' yönündeki soruya 'dayatma diye bir şeyi kabul etmiyorum' diye yanıt verirken, şöyle devam etti: 'Biz Türkiye için doğru olmayan hiç bir adımı atmayız. Piyasa faizlerinin düşmesi için bu anlaşmayı tercih ederiz. Ama bizim inanmadığımız, şeyleri Türkiye'de uygulamayız.'

ÇEKİRDEK KADROYLA YÜRÜYOR

Bakan Ali Babacan, anlaşma konusunda çok dar bir ekiple çalıştıklarını vurgularken, 'IMF de başkan ve birinci başkan yardımcısı muhatabımız. Gürültülü olmaması gerekiyor ve bir sabır istiyor. Biz bunu yapıyoruz. Bir aşama kaydedince gerekli açıklamaları yapıyoruz. Bu konuda takvim vermekten özenle kaçınıyoruz. Bu takvimler müzakere tekniği açısından yanlıştır. Benden bir şey duymadıkça, Hazine'den yazılı açıklama gelmedikçe hiç bir şeye inanmayın. Çalışan çok dar bir ekip başkalarının bilmesi mümkün değil' dedi.


Gıpta ile bakılan ülke haline geldik


'Türkiye'nin pekçok açıdan gıpta ile bakılan bir ülke olduğunu' ifade eden Babacan, 'Türkiye'nin artık bölgesinde, Avrupa'da örnek alınacak bir ülke haline gelmesi lazım. Biz bunu yapabiliriz' diye konuştu. ABD'de gerçekleştirdiği temasların gayet olumlu geçtiğini kaydeden Babacan, G-20 toplantılarında da Türkiye'nin çok faal olduğunu, Türkiye'nin yaklaşımının toplantılarda etkili olduğunu, sonuç bildirgelerinde Türkiye'nin görüşlerinin önem arz ettiğini belirtti. Bakan Ali Babacan, ABD'de Obama'nın gündeme getirdiği sağlık reformunun hatırlatılması üzerine, Türkiye'nin bu sistemi 2003-2004 yıllarında uygulamaya koyduğunu, genel sağlık sigortası getirdiğini söyledi. Babacan, “Gerçekten Türkiye'nin gıpta edilecek örnek alınacak çok uygulamaları var. Türkiye'nin kendi içindeki tartışmalar nedeniyle içeriden bunun farkına varamıyoruz” dedi.


İstisnai bir performans sergiledik


G-20 toplantılarının sonuç bölümünde bir çağrı bulunduğuna işaret eden Bakan Babacan, 'Ülkelere, (artık çıkış politikalarını oluşturun, açıklayın) diye bir çağrı var. Türkiye, pekçok ülkeden daha önce bu stratejisini açıkladı ve uygulamaya da soktu' dedi. 'OECD ülkelerinde bankacılık sektörüne müdahale etmek zorunda kalmayan tek ülke Türkiye'dir. Tek bir bankaya tek bir kuruşluk kamu kaynağı aktarmadık ve garanti sistemimizde de en ufak bir değişiklik yapmadık. Türkiye, istisnai bir performans sergiledi bu dönemde. Avrupa'da birçok ülke ile mukayese edildiğinde, Türkiye bu krizden hızlı çıkacak ülkelerin başında gösteriliyor. Bankacılık sektöründen gelen maliyetlerin düzeltilmesi birçok ülkede yıllar, bazı ülkelerde 10 yıllar alacaktır. Türkiye birkaç yıl içinde toparlayıp, kriz öncesi seviyeye dönebilecek bir ülkedir.'


Küresel krizde en dibi gördük…


Dünyada toparlanma dönemine girildiğini anlatan Babacan, şöyle konuştu: 'Muhtemelen en dibi gördük. Bundan sonra yavaş yavaş toparlanmanın olacağı bir döneme giriyoruz. Bu tabii kırılgan bir toparlanma olacak. Bunun risk faktörleri olacak. Böyle bir döneme girerken, Türkiye'nin normal dönemlerde uygulanması gereken politikalara dönmesi gereki-yordu. Biz de Mayıs-Haziran'dan itibaren buna döndük. Mali genişleme durdu. Mali disiplin dönemine girmiş bulunuyoruz. Özel sektörün kaynaklarının bollaştırılması bizim temel prensibimiz.' /yeni şafak