Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya göre Aydın Ege Bölgesinde İzmir ve Denizli’den sonra en fazla vaka artışı görülen iller arasında yer alıyor.

Aydın’da olayın tehlike sınırını aştığı bu güne kadar tek tük vakanın görüldüğü nüfus yoğunluğu fazla Menderes Havzasına göre içeride kalan Karacasu, Karpuzlu gibi ilçelerde de ciddi artışların görülmesinden belliydi.  

Konuyla ilgili görüşüne başvurduğum Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz “her şey seyrinde gidiyordu ne olduysa geçen son bir hafta içinde oldu.

Ancak bizdeki günlük artış sayılan illerin mesela Denizli’nin oldukça gerisindedir.

 Bu bizi birazcık teselli etse de açıkça görünen o ki, önlemini almadığımız takdirde tehlike hepimiz için artarak devam edecek demektir,” dedi.

Ayrıca Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz’e artış nedendir, sorusunu sorma gereği duymadım.

Çünkü nedeni gün gibi aşikâr… Birincisi insanlarımızdaki vurdumduymazlık, ikincisi de belediyelerdeki oy kaygısı…

Huyudur, bizim insanımız kurallı yaşamayı sevmez, çoğunluk fırsatını bulduğunda da kuralları çiğnemekten keyif alır.

Çoğunluğun fizik merkezli olmasının bir sonucu yasaktan, beklemekten sıkılır, öyle durumlarda pragmatik yollardan işini görmek ister.

 Geneli anonim yaşamak istemez yani sırtını ya dayıya ya da dağa dayamayı yeğler.

Kendini elit sayan veya bir siyasetçiden elitlik payesi edinenin sıkıştığında ilk başvuracağı zımnen de olsa karşısındakine “siz benim kim olduğumu biliyor musunuz,” hatırlatmasıdır.

İnsanımızda artı bir özgüven yaratan bu çakma elitlik trafikte, eğitimde, sağlıkta, sosyal yaşantının her alanında ayrıca devletten hizmet alınan her noktada kendini gösterir.

Bu özgüvene bağlı “bana bir şey olmaz” aymazlığı insanlara aşılması ve yıkılması bir hayli güç bir sorumsuzluk ve bencillik duygusu da yükler.

Geri kalanı ise kadercidir.   

Maske takmamanın, cezadan kurtulmak için çene altına takmanın ya da cebinde taşımanın yegâne nedeni bunlara dayalı vurdumduymazlıktır.

 Pandemi kurallarına uymayan bu takımın göz ardı ettiği kendilerinin de insanlara hastalık bulaştıracak bir korona hastası olabilecekleri gerçeğidir.

Genelde gençlerin uğrak yeri bir mekâna tesadüfen gittiğimde ilk tespitim  çalışanlar dışında çoğunluğun maskesiz olması, sosyal mesafe kuralına  uymamasıydı.

Gördüklerim sanki pandemi olmayan bir dünyanın insanlarıydı.

Manzara karşısında bunun sorumluları pandemiyi 65 yaş üzeri insanlara yıkanlar mı acaba dedim.  

Farz edelim ki, insanlarımız bilmemekten ve buna dayalı aşırı güvenden  kaynaklı “bana bir şey olmaz” umursamazlığıyla pandemi kurallarına uymuyor.

 Peki belediyelerin tehlike sona ermiş gibi bütün tedbirleri terkine ne demeli?

Yöneticileri tarafından kent içi reklam panolarında “marka kent!” diye tanımlanan Efeler ilçesinin bu tanımı geçersiz kılan kronik bir pazaryeri sorunu var.

Kaldı ki, belediyelerin en geç 2017 yılbaşına kadar pazaryerlerini yönetmeliğine uygun hale getirmeleri yasal bir zorunluluktur.

Şartlarını taşıyan bu gün Efeler’de sadece Fatih, Ata Mahallesi ve Efekent Pazaryerleri vardır, onlar dışında sokak aralarında kurulanlar yasa dışıdır.

İlginç olansa belediye yönetiminin buna çare bulmak yerine sokak arasında pazaryeri kurma izni vermeye devam etmesidir.

Bu mantıkla pandemi nedeniyle kapatılan Salı Pazarı Efeler Belediyesi tarafından hiçbir önlem alınmadan tekrar açılmıştır.

Efekent Pazaryerinde aynı gün kurulan Çarşamba Pazarı da Cumhuriyet Mahallesi Kipa Alış Veriş Merkezi Batı Cephesi Oto Park Alanına nakledilmiştir.

Bir ara Fatih Pazaryeri pandemi bahane edilerek kapatılmış, ardından tekrar açılmıştı.

Demek istediğim Efeler Belediyesi pazaryerleri konusunu bir türlü istikrara kavuşturamamıştır ki, bu da pandeminin yükselişindeki etkenlerden biridir.

Çünkü hiçbir tedbir alınmadan Salı Pazarının tekrar açılması, Çarşamba Pazarı yerinin değiştirilmesi halkta tehlikenin geçtiği algısına yol açmıştır.

Ayrıca pandemi başlangıcında pazaryerlerindeki dezenfekte tüneli ateş ölçme, maske dağıtma ve kurallara uymayanları uyarma eylemlerinin sonlandırılması halktaki her şeyin normale döndüğü algısını pekiştirmiştir.

Buna bir gerekçe de belediyelerin pandeminin ilk başladığı günlerdeki park ve bahçelerin ayrıca oturakların dezenfekte işlemine son vermeleridir.

Diğer taraftan bu gün Salı Pazarına dezenfekte sistemi kurulmak istense  onlarca sokağa yayıldığı ayrıca bir o kadar da giriş çıkışı olduğu için bu  mümkün değildir.

Aydın Sağlık Müdürü Dr. Osman Açıkgöz’ün ifade ettiği İl Hıfzıssıhha Kurulu’nun satıcılardan HES Kodu (Hayat Eve Sığar)numarası istenmesi kararı sorunun ancak satıcı boyutunu çözer.

Kalabalık müşteri arasında aynı tezgâhtan mal seçen, omuz omuza alış veriş için gezen insanların virüse karşı korunması hangi metotla mümkün olacak?

Bu soru yanıt bulmadan da pandemi illetinden daha fazla insanın zarar görmesi kaçınılmazdır.

Uygulamanın aynen devam etmesi ise göz göre göre lades demek olur.

İyi bilinmeli ki, bir tek insanın hayatı bile popülist hırs ve emellere kurban edilmeyecek kadar değerlidir.

Onun için diyorum ki, sokak aralarında kurulan pazaryerlerinde daha fazla insanın hayatı tehlikeye girsin istenmiyorsa İl Pandemi Kurulu vakit geçirmeden toplanarak pazaryerlerine yönelik bir çözüm üretmelidir.

Unutulmasın bu devletin mayası Şeyh Edabali’nin “İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın,” öğüdüdür