Son çeyrek asırda iletişim ve ulaşım alanında olan gelişmeler daha önce ülkeler arasında yapılabilen ticareti doğrudan şehirlerarasında yapılır hale getirdi.

Değişimi iyi okuyan gerek siyasi gerek sivil aktörler her alanda tarımda, turizmde, sanat ve kültürde sahip oldukları imkânları el birliği ile fırsata dönüştürmesini bildiler ve şehirlerini marka yapmada başarılı oldular.

Onlar bu başarıyı yönettikleri kurumları ve belediyeleri birer “kalkınma ajansı” gibi değerlendirmekle elde ettiler.  

Bu gün Eskişehir, Ankara Beypazarı, Uşak gibi şehirler bunlara birer örnektir.

Tur şirketleri özel geziler düzenliyor, binlerce meraklı hafta sonlarını bu şehirleri gezmekle değerlendiriyor.

2014 seçimleriyle birlikte uygulamasına başlanan ve asıl amacı da kentlerin kendi dinamiklerini harekete geçirerek kalkınmalarını sağlamak olan büyükşehir yasası aslına bakılırsa bu yönde atılmış önemli bir adımdır.

Hazineden önemli kaynak aktarımı yapılmakla şirketler aracılığıyla gelir getirici kolaylıklar sağlanmakla gelişmede büyükşehirlerin bir kalkınma ajansı görevi görmesi istenmiştir.

Olayı doğru okuyan ve kaynakları yerinde kullanan büyükşehir başkanları bir seferberlik ruhuyla hareket ederek içerde maddi kaynaklarını aktif hale getirmek, dışarıdan da yatırımcı çekmek suretiyle kalkınmada önemli yol kat ettiler.

Aydın’ın ise geçtiğimiz sürede tek kelime ile bu değişim ve dönüşümleri doğru okuyan ne bir yerel yöneticisi ne de siyasetçisi oldu.

Bırakın paradigma değişimi sonucu emeğiyle marka şehir olmasını Aydın bütünüyle arkaik bir popülizmin ağına düştü ve sadaka toplumuna dönüştü.

Bu da gösteriyor ki, Aydın vizyoner siyasetçi eksikliğinden değişim ve dönüşümü olumlu yönde değerlendiremedi ve bu kadar tarihi ve kültürel zenginliğe sahip olmasına rağmen ne içte ne dışta rekabet şansı elde edemedi.

Ülke şimdi de gerek siyasette gerek bürokraside yenilenmeyi öngören “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine” geçti.

Bürokrasideki değişim ve yeniden yapılanmanın Ankara ayağı tamamlanmak üzere sıra illerin şekillenmesine geldi.

Bu noktada AK Parti’li vekiller Mustafa Savaş, Metin Yavuz, Bekir Kuvvet Erim ve Rıza Posacı’ya Aydın’ın geleceği ilgilendiren tarihi görev ve sorumluluklar düşüyor.

İlk yapmaları gereken de vekil olma sorumluluğunun bir gereği sorunların çözümü için birlikte hareket etmek, bu çukurun insanına değer vermektir.

Çünkü Aydın’ın tarımdan tutun da işsizliğe bağlı beyin göçü ve jeotermale kadar bu güne kadarki siyasetçilerin umursamadığı bir yığın sorunu birikti.

Başta da işsizliğe bağlı beyin göçü…

Ancak buna da yegâne çözüm üretecek merci yine siyaset kurumu…

Geçen zaman gösterdi ki, Aydın kendi dinamikleriyle ayağa kalkamıyor, bu konuda dış yatırımcıya ihtiyacı var.

Bu da zorunlu olarak lobiciği gerektiriyor. Uygulanmakta olan Başkanlık sisteminin özü de budur.

O nedenle dış yatırımcı bulmada Mustafa Savaş’a, Metin Yavuz’a, Bekir Kuvvet Erim’e ve Rıza Posacı’ya büyük görev düşüyor.

Ayrıca yatırım alabilmek için Ankara bürokrasinde de güçlü olmanız gerekir. Çünkü karar noktalarında hemşerisi, dostu ya da sempatizanı olanın sesi gür ve baskın çıkar, istediğini alır.

 Orta Anadolu, Doğu Karadeniz ve İstanbul merkezli Marmara Bölgesi gerek yatırımlardan pay almada gerekse bürokratik işlemlerin hallinde birlikleri sayesinde her zaman avantajlı olmuşlardır.

Hâlbuki Ankara’da sayıları yetersiz de olsa belli mevki ve makamlarda yetenekli, toprağına bağlı Aydın’ın evladı var.

Bu gönül erlerini bir araya getirmek, organize etmek, güçlerinden, bilgi ve tecrübelerinden memleketin faydalanmasını sağlamak milletvekillerine düşen bir görevdir ve dış yatırımcı bulmaktan daha kolaydır.

Ayrıca bu süreçte atanacak müdürlerde ilk aranacak şart “ehliyet ve liyakat”  ikincisi de “görev adamı” olmasıdır.

Mesela spor kulüpleriyle içli, dışlı olmayan…

Birden fazla dalda aktif sporculuk yapmayan…

Takım çalıştırmayan…

Deplasman tozu yutmayan…

Şampiyonlar çıkarmayan…

Müsabakalarda düdük çalmayan…

Deyim yerindeyse bir “spor ajanı” gibi çalışmayan bir şahsın il müdürü olduğunu düşünün, kuruma, spor camiasına ve gençliğe ne faydası olur?

Siyasetçi sınıfından sıkça duyduğumuz “adam mı var” yakınması terki gereken kayırmacığa, nepotizme bir kılıftır.

Aydın’ın her konuda insan kaynağı Muğla’dan da Denizli’den de Muş’tan da zengindir.

Artık devrimizde proje yapan, onları bakanlık yatırım programına aldıran ve takibini yapan çevresiyle barışık profesyonel, Aydın’ın tozunu yutmuş bürokrata ihtiyaç var.

Halen görevini sürdüren ve işini hakkıyla yapan, Aydın için dertlenen, gerçekleştirdiği projelerle katma değer üreten bürokrata kimsenin söyleyeceği bir sözü olamaz.

Ancak milletvekilleri arasındaki rekabetten istifade ile falanca ilin siyasetçisinin veya bakanlık bürokratının bir yerlere sığdıramadığı dostu için ya da heybesinde hemşeri veya müteahhit torpilinden başka sermayesi olmayanlar için eskisi gibi Aydın’ın joker il olmasına artık kimsenin gönlü razı değil.

Duyuralım, istedik.

Ne de olsa elçiye zeval olmaz…

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA