Finlandiya'nın Ankara Büyükelçisi Pekka Voutilainen'in ev  sahipliğinde, Finlandiya'nın AB Konseyi Dönem Başkanlığını devralması dolayısıyla  resepsiyon düzenlendi.

Resepsiyona, Kaymakcı ile AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi  Christian Berger'in yanı sıra çok sayıda yabancı misyon şefi ve davetli katıldı.

Kaymakcı, burada yaptığı konuşmada, AB'nin, Türkiye'nin Doğu  Akdeniz'deki sondaj faaliyetlerine karşı kısıtlayıcı tedbirler getirme çabası  içinde olduğunu belirterek, "AB, Türkiye-AB ilişkilerine ve Ada'daki Kıbrıslı  Türklere yeterince zarar verdi." dedi.

AB'nin bu tutumunun aksine, pozitif bir gündem oluşturulmasına ihtiyaç  olduğunu söyleyen Kaymakcı, "2011-2012'den beri bu enerji meselesini çatışmadan  iş birliğine dönüştürebileceğimizi söylüyoruz. Bu nedenle birkaç kez farklı  yollardan, Kıbrıslı Türkler de Ada'nın ortak sahibi olarak aynı şekilde, Ada'nın  enerji gelirlerinin geleceği konusunda ortak komisyon kurma teklifinde bulunduk."  ifadelerini kullandı.

"Helsinki ruhuna geri dönmeliyiz"

Kaymakcı, olumsuz gündeme odaklanmak yerine çatışmalı alanları uzlaşı  alanına dönüştürecek yaratıcı yollar bulma konusunda Finlandiya Dönem  Başkanlığına güvendiklerini belirterek, "Finlandiya'nın şimdiki başkanlığında da  karşılaşabileceğimiz bazı zorlukların üstesinden gelebilmeyi umuyoruz." diye  konuştu.

AB Konseyi Dönem Başkanlığını 3. kez devralan Finlandiya'yı kutlayan  Kaymakcı, Türkiye'nin 1999'da Finlandiya başkanlığında adaylık sürecinin  başlamasıyla AB ile ilişkilerde bir dönüm noktası yaşadığını dile getirdi.

Kaymakcı, Türkiye'nin 1999'dan 2005'e kadar reformlarla üzerine düşeni  yaptığını ve bu sayede AB'ye katılım müzakerelerine başladığını hatırlatarak, "Bu  nedenle hem AB hem Türkiye için iyi olan Helsinki ruhuna geri dönmemiz  gerektiğini düşünüyorum." dedi.

Faruk Kaymakcı, "AB'nin ve NATO'nun sınırları Boğaziçi'nin batı  sınırında değil, Türkiye'nin İran, Irak, Suriye sınırında bitiyor. DEAŞ ve tüm  terör örgütleri ve radikalleşmelere karşı Türkiye gerekli olanı yapmaya devam  edecek." diye konuştu.

Finlandiya'nın dönem başkanlığı taahhütlerinin önemli olduğunu  belirten Kaymakcı, bu doğrultuda özellikle iklim değişikliği konusunda  Türkiye'nin kendilerine gerekli desteği vereceğini kaydetti.

Hediye bütçesi ağaçlandırmaya ayrılacak

Finlandiya'nın Ankara Büyükelçisi Voutilainen de ülkesinin AB Konseyi  Dönem Başkanlığını 3. kez devraldığını, temel önceliklerinin sürdürülebilir  kalkınma ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak olduğunu söyledi.

Dönem başkanlığı taahhütleri doğrultusunda başkanlık hediyelerine  ayrılan kaynağın ağaçlandırma çalışmalarına yönlendirileceğini belirten  Voutilainen  Ankara'daki büyükelçiliğin de hediye bütçesini Türkiye'de fidan  dikimi için kullanacağını bildirdi.

Voutilainen, "Türkiye ve Finlanda ilişkileri oldukça iyi, aramızda  hiçbir sorun yok." dedi.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Berger de Finlandiya'yı kutlayarak,  "Başkanlığınız dönemindeki hedeflerinizi gerçekleştirme yolunda her zaman  yanınızda olacağız." ifadesini kullandı.

'DOĞU AKDENİZ'DE KITA SAHANLIĞIMIZDA HAK VE ÇIKARLARIMIZI KORUMA KARARLILIĞIMIZ TAM'

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "Türkiye'nin Birleşmiş Milletlere (BM) verdiği bir mektupla 92 bin kilometrekare kıta sahanlığı ile bazı adaların egemenliğini kaybettiği" iddialarının temelsiz  olduğunu belirterek, "Hükümetimizin, Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığımızda uluslararası hukuktan kaynaklı meşru hak ve çıkarlarımızı koruma konusundaki  kararlılığı tamdır." dedi. 

Aksoy, kıta sahanlığı ve adalarla ilgili basında yer alan bazı  iddialar hakkındaki bir soruya yazılı yanıt verdi.

Son dönemde bazı basın organlarındaki "Türkiye'nin 18 Mart 2019'da  BM'ye verdiği bir mektupla 92 bin kilometrekare kıta sahanlığı ile bazı adaların  egemenliğini kaybettiği" şeklinde iddiaları "temelsiz" olarak nitelendiren Aksoy,  şunları kaydetti:

 "Derin bir bilgisizliğe veya kasıtlı çarpıtmaya dayanan bu asılsız  iddialar hiçbir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır. Hükümetimizin, Doğu Akdeniz'de  kıta sahanlığımızda uluslararası hukuktan kaynaklı meşru hak ve çıkarlarımızı  koruma konusundaki kararlılığı tamdır. Bu itibarla, kıta sahanlığımızın dış  sınırlarına ilişkin tutumumuz 2004'ten bu yana uygun vesilelerle BM nezdinde  kayda geçirilmektedir. Milli bir devlet politikası olan bu tutumumuzda herhangi  bir değişiklik yoktur."