24 Haziran seçimlerinin en başarılı partisinin MHP olduğunda herkes müttefik.

Oysa çoğunluk bu partinin oğul verdiği İYİ Parti nedeniyle taş çatlasın yüzde 7’leri geçmeyeceği kanaatini taşıyordu.

7 Haziran 2015’deki yüzde 16.29 başarısını tekrar edemeseler de 1 Kasımdaki yüzde 11.90’a yakın 11.10 oy yüzdesi ile baraj altında kalmaktan kurtuldular.

Onun başarısı da bu.

Bir önceki seçime göre oylarındaki anormal artış değil, barajı aşması ve 1 Kasımdaki 40 olan milletvekili sayısını da 49’a çıkarması.

Demek oluyor ki, ülkücüler dargın da olsalar kırgın da olsalar partilerinin ya da liderlerinin AK Parti’nin sırtında dere geçen ve parlamentoda onun ezikliği altında yaşayan bir partiymiş gibi görülmesine gönülleri razı olmadı.

Bu sahiplenme sonucu bundan önce hiç çıkaramadığı Şanlıurfa’da ve bazen çıkarıp bazen çıkaramadığı Eskişehir, Sivas, Yozgat, Aksaray gibi illerde milletvekili çıkarırken Gaziantep, Konya, Hatay, Kayseri gibi illerde de milletvekilini ikiledi.

Diğer illerde bunlar olurken Aydın’da tam tersi oldu.

Oysa geçmişe bakıldığında bu parti bir Kayseri, bir Gaziantep bir Hatay kadar Aydın’da da güçlüdür.

2007 seçimlerinde aldığı yüzde 25 oranına tekabül eden 144 bin 616 oyla Aydın’da üç milletvekili çıkarmıştı.

Bu oran bir önceki seçim 1 Kasım 2015’de bile yüzde 15,53’de kalmış, bu seçimdeki gibi yüzde 8.9’a düşmemişti.

Peki, neden bu seçimde rekor düşüşle 59 bin 207’ye geriledi?

Diğer illerdeki seferberlik Aydın’da niye olmadı?

Sözün özü Aydınlı Ülkücüler partilerine bu denli niye küsüp sırtlarını döndü?

Baştan belirtmek gerekir, her partinin bir genetiği vardır.

MHP de ideolojik ayrışmanın yoğun yaşandığı 1970’li yıllardan beri bazı dönemlerde dışarıda kalsa da parlamentoda varlığını devam ettiren mazisi eski bir partidir.

Aynı zamanda gelenekleri ocak kültürü üzerine oturmuştur. O nedenle hamuru bu kültürle yoğrulmamış, onun tozunu yutmamış olanlar MHP’lilerin şifrelerini çözmede zorlanır.

 

Ayrıca her ülkücü duygusal bağlarla partisine bağlıdır ve her biri kendini bu davanın sahibi, ağabeyi olarak görür.

Bunun doğal sonucu milletvekillerinden, yöneticilerinden iyi gününde, kötü gününde aransın, adam yerine konulsun fikrine başvurulsun, ilgi alaka gösterilsin ister.

Ülkücü camia üzerinde söz söylemek, onlarla iş tutmak isteyenlerin ilk yapacağı duygudaşlık anlamında onlara güven vermek sonrasında da iyi bir akılla yönetmektir.

İşte Aydın’da eksikliği duyulan budur.

Bu boşluk Ali Uzunırmak’ın sahneden çekildiği 1 Kasımdan bu yana doldurulamamıştır.

Cemaziyel evveli ülkücü jenerasyona dayanmayan milletvekili Deniz Debboyu’nun naif kişiliğine, hanımefendiliğine kimsenin diyeceği bir şey yok ama o milletvekili olalıdan beri ne ülkücü camia ile duygudaşlık bağı kurabildi ne de bu kitleyi yönetme becerisi gösterebildi.

Sonuçta da bu partinin potansiyeli olmasına rağmen diğer illerdeki üç hilali yere düşürmeme, partiyi ve lideri parlamentoda eziklikten kurtarma şahlanışı Aydın’da gerçekleşmedi.

 Eğer MHP burada iyi bir akılla yönetilseydi seçim tarihi belli olduktan sonra Levent İlter yönetimi sebepsiz yere görevden alınır mıydı?

Dere geçerken at değiştirmekten farksız bu hareket yapılırken neye mal olacağının hesabı yapılsaydı Levent İlter’in seçim çevresi Didim’de MHP’nin 1 Kasımdaki 5 bin 375 oyu 24 Haziranda 3 bin 307’ye düşer miydi?

Hani nerede bölgeler arası denge, hani nerede çeşitli kesimlerden oy alma potansiyelindeki adaylara listede yer verme stratejisi?

Aday listesi yapmak birle, ikiyi seçmede itinalı davranmak gerisini rastgele sıralamak mıdır?

Dördüncü sıradan sonrası Sökeli adaylardan meydana geldi de partinin 1 Kasımdaki 13 bin 917 oyu ikiye mi katlandı, tam tersi duyulan tepki nedeniyle yarıya, 5 bin 778’e düştü.

 İyi bir aday sıralaması yarı yarıya seçimi kazanmak demektir.

Çünkü tabanda karşılığı olan adaylar hem kendileri kazanır hem de partilerine kazandırır.

Bunun da şartı iyi bir oyun kurucu olmaktan geçer.

Genel Başkan Yardımcısı olmak, altına tahsis edilen araba ile seçim kampanyası yürütmek bir aday için avantajlı yönleri olabilir ancak bunlar ne seçim kazanmak için ne de iyi bir oyun kurucu olmak için yeterlidir.

Çok basit bir kuraldır.

Seçim partilileri harekete geçirmekle, vatandaşa dokunmakla, kimsenin gitmediği yere gitmekle, girmediği eve girmekle kazanılır.

Milletvekilinin seçim çevresi Nazilli’de 17 bin 444 olan 1Kasım oyları bu seçimde 8 bin 822’ye düşerse bundan daha ötesi var mı?

Belediye başkanlarına vebalı muamelesi yapılırsa, partinin “aksakalları” yok farz edilirse, bunların ağırlığı olan MHP gibi bir partide seçim nasıl kazanılacak?

Eğer diğer illerdeki başarı Aydın’da elde edilememişse bunun nedenini Genel Başkan Yardımcı Deniz Debboylu’dan başkası değildir.

Onun aday sıralamasındaki özensizliği ve “nasıl olsa kazanırım” şeklindeki aşırı güveni hem kendisine hem de partisine ağıra mal olmuştur.

Kazanmak çalışanın hakkıdır.

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA