Değerli büyüğümüz Ahmet Gözen Aydın’ın Kurtuluş Günü kutlamalarını konu alan bu haftaki yazılarında dolaylı olarak meydanda toplanan 50 bin(!) kişinin Haluk Levent’i dinlemek için değil, Sayın Çerçioğlu’nu görmek için geldiğini yazmış.

Bir başkanın popülaritesi bir kentin tanınmasında önemli bir avantajdır ancak tanınmada o yeterli olmuyor..günümüzde daha önemli bir şey daha var.

O da kentlerin Denizli gibi ticarette, Eskişehir gibi kültür turizminde Konya, Urfa gibi inanç turizminde, Antalya, Muğla gibi deniz turizminde öne çıkması, içerde ve dışarıda emsalleri ile yarışır hale gelmesidir.

Aydın’ın sayılan bu yerlerden fazlası vardır eksiği yoktur ama tanınmışlıkta onlar seviyesinde olduğunu söylemek de mümkün değildir.

Niye böyle sorusunun cevabını merkezi hükümetlerden çok yerel yönetimlerde aramak gerekiyor.

Çünkü belediyecilikte artık ölçek büyüdü. Günümüzde bol keseden atan “kasaba politikacısı” yerini geleceği doğru okuyan profesyonel siyasetçilere bıraktı.

Başarının ölçüsü de yirmi beş, elli yıl sonrasının üreteceği sorunları bu günden görmek ve kentini ona göre hazırlamaktır.

Yoksa en gelişmiş bölgenin merkezinde yer alan kentlerinin şehirlerarası acımasız rekabet sonunda Dünya’nın en geri kalmış ülke kenti konumuna düşmeleri işten bile değildir.

Çünkü günümüzde ülkeler için savaştan da zor tehdit göçlerdir. Bunun bir sonucu İstanbul gibi Tokyo gibi kentlerin nüfusu neredeyse çoğu ülkeleri geçti.

1990 nüfus sayımına göre yaklaşık yüz binlerde olan Aydın merkez nüfusu bile geçen yirmi beş yılda iki yüz binlere yaklaştı.

Bu gün trafikte, çevre kirliğinde, beyin göçünde yaşanan sorunların yarın hangi boyutta gelişeceğine, bunlara nelerin ekleneceğine kafa yoran bir yöneticinin olduğunu söyleyecek durumda olan biri var mı?

Onun için Aydın geleceği kayıp bir şehirdir.

Ayrıca küreselleşme yol açtığı göçlerle Dünya nüfusunu hareketlendirmekle kalmadı bilgi teknolojisinin sunduğu imkanlar ülkeler arası ticareti kentler arası ticarete dönüştürdü.

Ülkeler bu yarışa dinamiklerini en iyi bilen yerel yöneticilerle karşılık verebilirdi ki, büyükşehir uygulaması bu yöndeki bir hamledir.

O nedenle merkezi hükümet ilk iş olarak yetki devri ile küçük ve orta ölçekli yatırımları büyükşehir yönetimlerine bıraktı.

Bu amaçla İller Bankası desteğine ek olarak o ilde toplanan vergilerden de BŞB’lere önemli miktarda pay verdi ve bu yardımları otomatiğe bağladı.

Yasal düzenlemelerle gelir getirici yetkilerini daha da artırdı.

İşini bilen başkanlar bu sayede geliştirdikleri “yatay ilişkiler” dediğimiz merkezi hükümetle, AB fonlarıyla, kamu kurumlarıyla, STK’larla iş birliği ile kentlerini marka haline getirmekle hem içte hem de dışta yarışır hale getirdiler.

Erzurum Büyükşehir Belediyesi o iklim şartlarında bu gün seracılıkla istihdam sağlamaya, Bursa uçak fabrikası kurmaya çalışıyor.

Buraya kadar anlattıklarımız Sayın Çerçioğlu’nun büyükşehir başkanı olarak bu anlatılanlara uygun hangi icraatlarda bulunduğunu sormayı gerektiriyor.

Bunu tespitin en doğru ve gerçekli yolu seçmenle aday arasında bir akit, sözleşme demek olan seçim beyannamesine bakmaktır.

30 Mart 2014 seçimleri öncesi 29 Ocak 2014 günü Nevzat Biçer tesislerinde büyükşehir adayı Özlem Çerçioğlu halka kendini bu göreve seçmeleri halinde neler yapacağı ile ilgili taahhütlerini sıraladı.

Onlardan bazı başlıklar:

BİR: Ilıbaşı’ndaki Ayter alanına 500 yataklı termal tesis ve fizik tedavi merkezi kurulacaktı.. kurulamadı.

İKİ: OSB’ler aracılığı ile istihdam olanaklarının artırılacaktı, Organize Tarım Bölgelerinin kurulacaktı.. olmadı.

ÜÇ: Soğuk hava depoları, göletler yapılacaktı.. Beşparmak Barajı ile Didim’in Sarıçay Barajı ile Söke ve Kuşadası’nın su sorunu çözülecekti..hiçbiri gerçekleşmedi.

DÖRT: Jeotermal, medikal ve kültür turizmi desteklenecek, iki etap halinde Kuşadası Buharkent arası konutlar jeotermalle ısıtılacaktı.. kağıt üzerinde kaldı.

BEŞ: Kuşadası-Buharkent arasına 22 tane alt geçit yapılacak, ilçelerin bütün altyapı, üst yapı eksiklikleri tamamlanacaktı.. bir tane yapılabildi… O da iki katı paraya.

ALTI: Topyatağı seyir tepesi olacaktı, Tekstil Alanı yaşam parkı ve fuar alanı olacaktı.. Ancak Tekstil alanına üç masa beş sandalye ile çay bahçesi açılabildi.

YEDİ: Otogar arkasına 50 bin kişilik Zeybek Arena yapılacaktı.. Arenadan vazgeçtik Başkan’ın himayesindeki Aydınspor 1923 küme düştü.

Kaynak yok dense Başkanımız aynı toplantıda borçlarının olmadığını 189 milyon TL kullanıma hazır paralarının olduğunu söyledi.

Ayrıca 2016 büyükşehir bütçesi760 milyon, ASKİ 320 milyon, 2017 bütçesi ise büyükşehir 920 milyon ASKİ ise 366 milyon TL olarak meclis karara bağladı.

Hakkını yemeyelim yapılanlar da var… AY-BA hizmetleri… Bir iki ilçeye otogar… Bir iki ilçeye kültür merkezi… Koçarlı’ya belediye hizmet binası… Arapapıştı Kanyonu…

Ama geleceği değil günü kurtarmak, seçimi kotarmak için yapılan bu işler yapılamayanlar yanında devede kulak…

Ne kadar borçlanıldığını ise bilen yok…

Siz olsanız merak etmez misiniz bunca para bolluğuna rağmen bu projeler niye gerçekleşmedi… Eller aya giderken biz yaya mı kalacağız, diye…

Haluk Levent konserinde 50 bin kişi sırf Sayın Başkanı görmek için meydanı doldurmuşsa geride kalan bir milyon insan da haklı olarak bu işlerin niye yapılamadığını merak ediyor.

Sayın başkanımız bir basın toplantısı ile açıklasa da hepimizin merakını giderse iyi olmaz mı?

Ne dersiniz Sayın Gözen?