Başlıktaki ‘bile’ edatının dar gelirli Aydın’da zorlanıyorsa başka bölge ve illerde yaşayanların ‘vay haline’ anlamına geldiğinde sanırım hepimiz müttefikiz.

Çünkü Aydın’da geçim diğer bölge ve illere göre kolaydır.

Vatandaş ihtiyacı olan sebze meyveyi hem de tazesinden üreticiden satın alamasa bile ikinci el satıcısından temin etme imkânına sahiptir.

Bu geçim kolaylığı Aydın’ı doğum yeri farklı çoğu memur ya da işçinin emeklilik sonrası ikinci baharını geçirmede birinci sıraya yükseltiyor.

Sebze ve meyve bolluğu yanında diğer bölgelere göre bilindiği üzere Aydın’da hem kış kısa sürer hem de ılık geçer.

Bu da örnek bir Erzurum’da, bir Van’da ya da Konya’da yaşayanlara göre yakıttan ve parasından tasarruf demektir.

Yakın zamana kadar her gelir grubundan memur ya da emekli Aydın’da bütçesine göre ev de bulabiliyordu, bu gün için o da zor.

Sahip olduğu yaşam şartlarındaki bu kolaylıktan dolayı Aydın’a öteden beri “gariban şehri” denmiştir.

Ancak son zamanlarda artan pahalılık Aydın’a bu unvanını kaybettirecek gibi görünüyor.

Artık semt pazarlarında sebze ve meyvede kilogram taban fiyatı 5 TL’den başlıyor.

Örnek her evin ihtiyacı domates, diğer sebzeler bir kök kereviz, yeşilbiber, salatalık hepsinde fiyatlar 5 TL ve üzeri seyrediyor.

Lahana ise 12 TL, karnabahar 10 TL…

Zamanın meyvesi üzümün kilogram fiyatı cinsine ve kalitesine göre 8-10 TL arasıdır, mandalina, armut ve elma fiyatlarının da üzümden kalır yanı yok.

Zincir marketlerden alış veriş yapanlar için bu fiyatlarının üzerine en az 3 ile 5 TL, manavlar için ise ez az bir misli para eklenmelidir.

Üstelik bu fiyatlar girdi artışları olmadan önceki sezona ait…

Mazottaki, gübredeki, ilaçtaki artışa göre şekillenecek yeni fiyatlar semt pazarlarında bu günkünün en az iki katı olacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Öyle ya, zarar edeceği ürünün ekim ve dikimini kim, niye yapsın?

Velhasıl balık, kırmızı et, peynir, yoğurt, bal, yumurta gibi hayvansal gıdalar, zeytin, zeytinyağı, mısırözü, ayçiçeği yağı gibi bitkisel olanlar dışında iki kişilik bir ailenin haftalık gideri 250-270 TL arasında değişiyor.

Diğerlerini de eklerseniz bu aile için haftalık en az 500 TL gereklidir.

Ondan sonra da asgari ücretlinin, BAĞ-KUR emeklisinin hele bir de okuyan çocuğu varsa, evi kiraysa veya bankaya kredi borcu ödüyorsa ayın sonunu, evin yolunu nasıl bulacak siz düşünün.

Zincir marketlerde fiyatlar semt pazarlarından bir kat daha fazla mesela bir koli yumurta ve cinsine göre 800 gram peynir için 70-90 TL arası para ödemeniz gerekiyor.

Dar gelirlinin uğrak alanı dışında kaldığı için manav ürün fiyatlarından söz etmiyorum.

Görünen o ki, dolar kurunda ve ona paralel olarak tarımda girdi artışları devam ettiği sürece hiç şüpheniz olmasın gramla peynir, taneyle portakal, elma alınacak günler uzak değildir.

Hükümet gıdada artan pahalığının önüne geçmek için Tarım Kredi Kooperatifleri tarafından Ülke genelinde bin market açılacağını duyurdu.

Tarım Kredi’nin bu marketlerinden dört adet Efeler, üçer adet Söke ve Nazilli bir tane de Çine olmak üzere Aydın’da 11 tane açılmış durumda.

Genel Müdürlükten üst düzey bir yetkiliye bu mağazaların açılma sürelerinin ne olduğunu, gıdadaki fiyat artışının önüne geçebilecek mi, dedim.

Verdiği cevapta:

“Tarım Kredi Kooperatifleri bünyesinde kurulan bir şirket eliyle bu mağazalar açılıyor, yürütülüyor ve denetleniyor.

Bu marketler açılmadan önce o yerlerle ilgili fizibilite analizleri gerekiyor.

Bizden bin marketin belli bir sürede açılması istenirse mesela 6 ay bu süre kısaltılabilir ki, o zaman da finansmana ihtiyaç duyulabilir.

Hükümet o takdirde bize mesela sıfır faizle kredi alma imkânı sağlaması gerekir ki, henüz o konu netlik kazanmış değil.

Bir diğer belirsizliğin olduğu konu da adından sıkça söz edilen beş zincir marketle fiyatları dengelemek için bir müddetliğine de olsa rekabet etmek için maliyetinin altında mal satmamız istenirse olası zararın bir şekilde sübvansiye edilip edilmeyeceğidir.

Yoksa mağazaları açık tutmak mümkün olmaz,” dedi.

Farz edelim ki, marketler zarar etti, kooperatif ortaklarına sağladığı gübre, mazot, ilaç, tohum gibi girdilerde artış yaparak bu zararı kapatma yoluna gidebilir mi, diye sordum.

“Mağazaların giderleri çıkarıldıktan sonra üzerine mesela yüzde 10 gibi bir kar marjı konur.

Böyle durumlarda yapılması gereken kar payından bir miktar fedakârlıktır.

Bakıldı, görüldü zarar giderilemiyor, o zaman da kapatılması gündeme gelir. Şartlar ne olursa olsun zarar kesinlikle ortaklara yüklenemez.

Kaldı ki, bu şekilde bir ticari faaliyet bulunmak kooperatiflerin ana sözleşmesine aykırıdır,” dedi.

Bu da demek oluyor ki, var olan ve açılacak olan Tarım Kredi Kooperatifleri marketlerinde ticari kurallardan pek fazla ödün verilmeyecektir.

Öyle olunca da fiyatlar beş zincir marketten pek farklı olmayacaktır.

Artışlar sadece gıda ile sınırlı değil giyecek, yakacak, doğalgaz ve elektrik de daha kestirme bir ifadeyle iğneden ipliğe artış gıdadan farksız.

Geçen yıl marka mağazalarda fiyatı 45-50 TL bandında olan bir gömlek aynı mağazalarda bu gün 90-100 TL, arasında satılıyor.

Mayıs sonunda tonu 950-1000 TL olan ithal kömürün ise bu gün fiyatı 3 bin TL’dir.

Geçen yıl mesela aralık ayında doğalgaza 500 TL ödediyseniz artışlardan dolayı bu yıl en az 700 TL, ödemek için hazırlıklı olun.

Doğalgaz yerine küçük bir odada klima ya da elektrikli ocakla ısınmayı tercih edeceklerin elektrik faturası da doğalgazdan farklı olmayacaktır.

Sözün özü dar gelirli için Aydın’da bile bu kışı geçirmek pek kolay olmayacaktır.

Varın bir de Sivas’ta, bir Ankara’da yaşayan asgari ücretliyi ya da bin 500 TL maaşla çarkını döndürmeye çalışan bir emekliyi siz düşünün.