Aydın’ın dış dünyaya açılan turizm merkezi Kuşadası’nda bir talihsizlik eseri tam da bayramda, aşırı izdihamdan kaynaklı kanalizasyon taştı.

Başka bir ülkede yaşansa yetkililer:”Böyle bir talihsizliği sizlere yaşattığımız için üzgünüz, özür dileriz,” der,olay kapanırdı.

Bizde suçluyu daima dışarıda arama ve onun üzerine yıkmakla birlikte taşan lağımdan bile siyaset üretme alışkanlığı olduğu için olay bir özürle bitmez tam aksine siyasi polemik konusu yapılarak daha da dallanır, budaklanır.

Bu olayda tartışmanın fitilini Kültür ve Turizm Müdürü Doç, Dr Mehmet Umut Tuncer’in sosyal medyadan yaptığı bir paylaşım nedeniyle CHP Efeler İlçe Başkanı Polat Bora Mersin ateşledi.

Bilindiği üzere birinci derece turizm merkezi olması açısından Kuşadası kaymakam ve belediye başkanı yanında Turizm Müdürünün de yetki ve görev alanına girer.

Bu yetkisine dayanarak Kültür ve Turizm Müdürü Doç.Dr. Mehmet Umut Tuncer kanalizasyon kazası sonrası hem sosyal medya hesabından kısa bir mesaj yayınlar hem de Kuşadası’nda yerinde incelemelerde bulunur.

Mesajında der ki:

“Dün Kuşadası ilçemizdeki görüntüler hepimizi çok üzdü. Jenerik bir turizm bölgesinde yaşanmaması gereken bir olaydı.

Yerel yönetimin görevi Aydınımız turizmi için büyük bir titizlikle inşa ettiğimiz itibara zarar vermek değil katkı sağlamaktır. Olayı inceliyor, takip ediyoruz.”

Ardından bu mesaja yazılı olarak verdiği yanıtta CHP Efeler İlçe Başkanı Polat Bora Mersin çoğunluğun artık duymaktan bıktığı ve TV izlemekten bile o nedenle vazgeçtiği üstenci ve sözüm ona muhatabının ağzının payını veren bir dille Kültür ve Turizm Müdürü Doç.Dr. Mehmet Umut Tuncer’e güya haddini bildirdi.

Polat Bora Mersin’in bu  “vurun ha yaşatmayın” çıkışı siyaset karşısında savunmasız bir bürokrat üzerinden siyaset üretme hamlesi olarak da görülebilir.

Polat Bora Mersin’i hiddetlendiren “Yerel yönetimin görevi Aydınımız turizmi için büyük bir titizlikle inşa etiğimiz itibara zarar vermek değil katkı sağlamaktır. Olayı inceliyor, takip ediyoruz,” sözleri olduğu muhakkak.

Bu sözler Kuşadası üzerinde turizm açısından yetkisi olan Kültür ve Turizm Müdürüne değil de başka bir kamu görevlisine ait olsaydı, Polat Bora Mersin’in sözün sahibini siyaset yapmakla eleştirmede kullandığı dil ve üslup hariç haklı görülebilirdi.

Ancak unutulmamalı ki, Kültür ve Turizm Müdürü’nün gerek işletmecilerle gerek yerel yönetimlerle gerekse ulaşım gibi diğer sektörlerle turizmde koordineyi sağlama görevi de vardır.

Diğer taraftan Polat Bora Mersin, Mehmet Umut Tuncer’e “performans ölçmek senin ne haddinedir,” diyerek çıkışıyor.

Diğer taraftan da “sen bu şehrin turizm müdürü olarak kaç turizmciyi tanırsın mesela? Mesela şu pandeminin eziyet zamanı turizmciler için ne yaptın? Parmağını oynattın mı acaba?

Yoksa silik bir müdür gibi masadaki sümeni mi seyrettin,” diyerek paylıyor.

Yurtdışı tecrübeleri olan, turizm konusunda ihtisas sahibi, akademisyen kimlikli bir müdür hakkında, Polat Bora Mersin’in hem de yabancısı olduğu bir alanda performans sorgulaması ne kadar gerçekçidir?

Kaldı ki,Mehmet Umut Tuncer’in korononanın en şiddetli yaşandığı geçtiğimiz 2020 yılında Aydın’da bir kazaya yol açmadan sezonun atlatılmasında katkısının büyük olduğu sektör temsilcileri tarafından da  bilinen bir gerçektir.

Polat Bora Mersin’in yazılı bildirisinde en dikkat çeken konulardan bir diğeri de “Haa arıza yapan o boruyu da sen bilmezsin, buralarda yoktun, senin yaslandığın AKP’nin belediye başkanı Fuat Akdoğan döşedi,” sözleridir.

Bu sözlerin işitende çağrıştıracağı:”Kuşadası Belediyesi’nde Fuat Akdoğan dönemi 2009 seçimleriyle birlikte sona erdi.

O tarihten bu yanadır hem Kuşadası Belediyesi hem  Aydın BŞB CHP’li başkanlarca yönetiliyor.

Geçen bu sürede kanalizasyon boruları yeterli mi, yetersiz mi, kontrol etmek hiç mi akıllarına gelmedi”, sorusudur.

Kaldı ki, Kuşadası nüfusu bu geçen sürede bir Karpuzlu, bir Karacasu gibi eksilmedi, bilhassa yazlık sayısındaki artışa paralel olarak daha da arttı.

 Bu görünen gerçek de mi belediyeyi yönetenlerin aklına kanalizasyon sistemi bu yoğunluğu ne kadar kaldırabilir, sorusunu getirmedi?

Farz edelim ki, bir kez meydana gelen bu olay bir şanssızlık eseriydi.

Peki, dönemin Aydın Valisi Yavuz Selim Köşger’in 2020 10 Ocak Gazeteciler Günü’nde Aydın Yerel Basına söylediklerine diyeceği olan bir CHP’li var mı?

“Maalesef bu şehirde dört ilçenin atık suyu halen Menderes Nehri’ne dökülüyor. Merkezdeki mevcut arıtma da ilkel şartlarda işletiliyor.

Ve sizin jeotermalden zannettiğiniz kokunun bir kısmı oradan geliyor. Affedersiniz o arıtmada kanalizasyon atıklarını çökeltiyorsunuz.

15 günde bir o çökeltilen iğrenç atığı katı atık bertaraf tesislerine götürüyorsunuz. Bu şehri baştan aşağı kokutuyorsunuz ve bu sorunu çözmüyorsunuz.

Sonra da bahane arıyorsunuz. Bahane aramayacaksınız, iş yapacaksınız. Herkes şapkasını önüne koysun. Şu bana öyle dedi, bu bana böyle dedi ile bir yere varamayız.”

Bu sözler Nasrettin Hoca üzerinden anlatılan bir fıkrayı anımsattı.

 Hoca’nın huzurunda bulunduğu sırada bir adam iradesi dışında sesli olarak yellenir.

Sesi benzetmek için de oturduğu sandalyeyi gıcırtı çıkarsın diye sallanmaya başlar.

Bu durum biraz devam ettikten sonra Hoca: “Farz edelim ki, sesini benzettin, peki kokusunu nasıl benzeteceksin”,diye adama sorar.

Aydın kamuoyu soruyor:

 Polat Bora Mersin Kuşadası’ndaki patlayan kanalizasyonu lafla Fuat Akdoğan’a ihale etti, peki, Efeler’deki uzun süredir devam eden lağım kokusunu kime yükleyecek?

Merak konusu…