Değerli büyüğümüz Ahmet Gözen geçtiğimiz haftaki (18.09.2017) yazısına kendine yönelttiğim bir soruya istinaden beni başlık yapmış ve BŞB’nin hizmetleri hakkında bazı hatırlatmalarda bulunmuş.

Aynı tastan ayran içmişiz, aynı fırından ekmek yemişiz o nedenle ağabeyimizin o uyarılarını karşılıksız bırakmak saygısızlık olurdu.

Ancak araya güncel konular girince konu bu haftaya kaldı. İyi de olmuş, çünkü gecikme bana bu haftaki (25 09,2017) Menderes’le ilgili yazısına da katkı fırsatı verdi.

İlk belirtmem gereken Çerçioğlu’nun Aydın Belediye Başkanı seçildiği 2009’da başlattığı ve BŞB ile de devam ettirdiği AY-BA’yı görmezden gelen biri olmadığımdır.

Ayrıca hizmetten öte sevap olduğunu başkanlığının ilk dönemine rastlayan bir ziyaretimde kendilerine de ifade etmişimdir.

Ancak bu kadar kaynak sadece sosyal yardımlara harcansın diye değil, onunla birlikte gelir getiren, çalışma alanı yaratan, bölgeler arasındaki kalkınma dengesizliğini gideren, taşradaki vatandaşları yerlerinde tutarken, kente göç edenlere de iş alanları açan projeler için tahsis edilmiştir.

Aydın büyükşehir olmakla ölçek de büyüdü derken benim kastım bütçesi ve o bütçeye paralel olarak sosyal yardım yapılacak alanın genişlemesi, nüfusun artması değildi.

Bakış açısı, vizyon değişikliğiydi… Entelektüel bakıştı… Merkezi hükümet başta paydaşlarla iş birliğiydi… Kısaca kasaba siyasetinden kent siyasetine geçişti.

Bir taraftan sosyal yardım yaparken diğer yandan yönettiği kenti ülke ve dünya kentleri ile yarışa sokmaktı.

Popülizm kısa vadede siyasetçiye fayda getirebilir ama tembelliğe yol açan aşırı yardımlar uzun vadede milletin geleceğini bu günden tüketmesine yol açar.

Farz edelim ki, zaten kıt olan kaynaklarımız sosyal yardım adı altında bu gün dağıtıldı biliyoruz ki, ülke olarak yılda bir milyon iş üretirsek işsizliği çözmüyoruz ancak yerinde saydırıyoruz.

Peki, bunu ne yapacağız?

Sarıçay ve Beşparmak Barajlarının yapımına gelince:

Çerçioğlu bölge halkına su temini için elzem olan bu iki barajın yapım sözünü vermiş programına almıştı. Ancak aradan iki buçuk yıl geçmesine rağmen temelini dahi atamamıştır.

Böyle yapımında aciliyet olan ancak yapılamayan işlerde yasa hükmü özetle şudur:

“İldeki kamu,kurum ve kuruluşlarınca yürütülmesi gereken yatırım ve hizmetlerin aksadığının bu durumun halkın sağlığı, huzur ve esenliği.. olumsuz etkilediğinin Vali ve ilgili Bakanlığınca tespit edilmesi durumunda Vali söz konusu yatırım ve hizmetin..ildeki diğer kurumlarca yerine getirmesini isteyebilir..”(6360/34)

Şimdi BŞB’nin halkın yararına bir hizmet ve yatırımı yerine getiremeyince Valilik aracılığı ile DSİ’nin üstlenmesini Sayın Başkan için bir başarıdır mı, diyeceğiz?

Çerçioğlu’nun Menderes sevgisi

Havasını, suyunu çok beğenmesinden mi yoksa başka bir nedenden mi Sayın Başkan’ın bir tutkusu olmalı ki, ikametini Çakırbeyli’ye aldırmış.

İyi günlerde, mutluluk içinde otursunlar.

Yaptırdığı düğün salonu ve bilhassa kurulan köy pazarıyla Çakırbeyli’ye bir hareket geldi.

Ancak bazı dostlarımızın aksine Menderes Müzesi’nden söz edemiyorum. Çünkü yapılan müze değil, okullardaki Atatürk Köşesi benzeri bir yer.

Menderes’in idam edilişinin yıl dönümü lokmasını da Sayın Başkan basın huzurunda 17 Eylül’de Çakırbeyli’de döktürdü.

Ama bunların toplam getirisi Çakırbeyli’ye Bayar veya Demirel'in ki gibi bir “Menderes ve Demokrasi Müzesi” kazandırmasından daha büyük olmayacaktır.

Askeri vesayet kalktığına göre, Menderes de her türlü siyasi dogmanın dışına çıktığına göre Sayın Başkan bu konuda kendini rahat hissedebilir. Hem de yaptığı eserle tarihe geçer hem de rakiplerinin popülist damgasından kurtulur.

Sayın Gözen, bu güne kadar gelip geçen sağ iktidarların Aydın’da Menderes adına oy istismarından başka hiçbir şey yapmadıkları görüşünde yerden göğe haklıdır.

Üzerinde tartışılan doğru dürüst meydan düzenlemesi olmayan, kentin ücra bir köşesinde otoban girişindeki Menderes heykelinin orada o halde bulunması bile Aydınlılar için bir ayıptır.

Değil ki üzerinde yapılan içi boş tartışma…

İşte o heykel Menderes adını ağzına alanların, üzerinden siyaset üretenlerin samimiyet testidir ve orada o halde durduğu sürece Menderes adına kim ne söylerse istismardan ibarettir.

Umurbey Celal Bayar Külliyesini, İsmet İnönü Pembe Köşk Müzesini, İslamköy Süleyman Demirel Külliyesini gezen Aydınlının gördükleri karşısında yüzü kızarıyor.

Aydın’da vardır, düşüncesiyle bir meraklı “Menderes Müzesini görmeye geldim,” diye çıksa gelse müze diye Çakırbeyli’deki üç, beş resimli odaya götürecek cesareti olan bir Aydınlı çıkar mı acaba?

Sayın Gözen ne dersiniz?

Not: Okurumuz Levent Sönmez geçen yazıda adları yazılan özel ilköğretim kurumları içinde Değişim Koleji ve Atabey Okullarının unutulmuş olabileceği hatırlatmasında bulunmuş. Aynen öyle…Bu vesileyle yazmış olduk .Kendisine teşekkür ederim.