Daha çok hukukçu kimliğiyle bilinen Akın Yakan sadece avukatlık değil onun yanında birden çok kimliği olan, gerçek bir aydın, bir entelektüeldir.

Akın Yakan avukat olmanın yanında toplum ve çevre sorunlarına duyarlı Aydınpost’un değerli bir köşe yazarıdır.

Akın Yakan aynı zamanda usta öğreticililik yapacak düzeyde bir fotoğraf ustasıdır.

Akın Yakan beste yapabilecek derecede müzik bilgisi ve enstrüman yeteneği olan bir müzisyendir.

Hepsinden önemlisi de Akın Yakan bir yazardır.

İlk eseri 2014 yılında Cinius yayınları arasında çıkan bir öyküdür.

“Zaten Herkes Tek Başına Değil mi?”

Eser her öykü için Akın Yakan’ın kendi bestesi enstrümantal parçaların yer aldığı bir CD ile birlikte okurla buluştu.

CD’li yayında kitap bir ilk olma özelliği taşıyor.

Akın Yakan’ın ikinci ve yeni eseri ise bir roman…

“Ayın Yüzü Suya Düştü”

Kitap Agora Kitaplığı aracılığıyla geçen hafta okurla buluştu.

Konusu 1600’lü yılların son çeyreği çok kültürlü Güzelhisar’da meydana gelen olaylar…

Ayın Yüzü Suya Düştü benzeri geçmişte yaşanan olaylar üzerine kurgulanan eserleri yazmak kolay değildir.

Keza okuyucunun beğenisini kazanmak da …

Zor olan konu anlatımı değildir.

Güçlük, içinde yaşanmayan o nedenle yabancısı olunan bir devre insanları götürmekte geçmişle günümüz arasında okura sörf yaptırabilmektedir.

Bu da kurumlarıyla, kültürel dinamikleriyle, sosyal yaşantısıyla, sosyoekonomik gerçekleriyle o devrin özelliklerini bilmekten geçer ki, bu da fazladan mesai gerektiren hayli meşakkatli bir iştir.

O nedenle geçmiş olaylar üzerine kitap yazmak her babayiğidin harcı değildir, cesaret ister.

Hele bir de o toplum yapısı birden fazla dinli, kültürlü ise zorluk ikiye, üçe katlanır.

Konusu böyle toplumlarda geçen olayların devrinin toplumsal ve kamusal dinamiklerinden bağımsız olduğunu düşünmek, zaman ve mekân boyutunu dikkate almamak eseri ruhsuz bırakır.

Akın Yakan o konuda da bir hayli başarılı… Olaylarda dinler arası ilginç bağlar kuruyor.

İnsanları kitabın kurgulandığı zamana yolculuk ettiriyor.

1675-1680 yılları Güzelhisar’ının otantik çarşısın, esnafını, zanaatkârını, camilerini, Mevlevi Tekkesini, kilisesini, havrasını, Alevi ve Bektaşi kültürünün yaşatıldığı kıraathanesini gezdiriyor.

Şehrin divanesi, meczubu Deli Ömer’le tanıştırıyor.

O devirdeki Aydın’ın sosyoekonomik yaşantısını, demografik yapısını ve kamu düzenini sağlamakla yükümlü kamu görevlilerinin hal ve hareketlerini gösteriyor.

Ayrıca romanın kurgulandığı 1670-80’li yıllar zeybeklerin de sahneye çıktığı dönemdir.

Ta o yıllardan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar geçen yaklaşık 250 yıllık sürede Aydın’ın dağlarından zeybek hiç eksik olmamıştır.

İçlerinden Atçalı Kel Mehmet gibi kısa süreliğine bağımsızlığını ilan edenler olduğu gibi Çakıcı gibi 30 yıl devleti uğraştıranlar da çıkmıştır.

Bunlar yanında Yörük Ali, Demirci Mehmet Efe gibi Kurtuluş Savaşı’nda devletin yanında savaşa katılarak kendilerini aklayanlar da olmuştur.

İşte zeybeklerin neden ortaya çıktığını ve bu kadar yıl varlıklarını neden sürdürdüklerini merak edenler de aradıkları yanıtı Akın Yakan’ın bu eserinde bulabileceklerdir.

Ayın Yüzü Suya Düştü bu yönüyle de değerine paha biçilemeyecek kıymette bir eserdir.

Kitabı değerli kılan diğer bir özelliği de birbirini takip eden ve arkalarında mesaj niteliğinde izler bırakan olayların ve ardından baş gösteren esrarengiz görüntülerin esrarının kimse tarafından çözülememesidir.

Ta ki, son bölüme kadar…

Bu şekildeki bir kurgulama şüphesiz yazar Akın Yakan’ın yazarlıktaki ustalığını gösteren bir şifreleme tekniğidir.

Sonuç olarak Akın Yakan önceki Zaten Herkes Tek Başına Değil mi, kitabıyla okurun takdirini kazanmıştı.

Eminim ki, yenisi Ayın Yüzü Suya Düştü kitabı onu da geçecek, eline alan bir çırpıda bitirmek isteyecek, sonra eşine, dostuna tavsiye edecektir.

Sözün özü Ayın Yüzü Suya Düştü bütün kitapseverlere hayırlı, uğurlu olsun, dilerim bu kıymetli eser hak ettiği okurla buluşur.

Dileyen bu kıymetli kitabı yayınevi Agora Kitaplığından dileyen D&R şubelerinden dileyen Sıla kitapevlerinden dileyen de diğer kitapevlerinden edinebilir.

Akın Yakan’a  teşekkürler, eline, emeğine sağlık…