Günlük hayatımızda da sıkça kullandığımız sırça köşk kendini toplumdan soyutlayan insanın kendi içinde oluşturduğu dünyasıdır.

Bu tamlama üretken olmayan Aydın siyasetçisini en doğru tanımlayan bir kavramdır.

Çünkü günümüz Aydın siyasetinin yerel aktörleri Ankara’dan esen yelle harman savuran, yerel gerçekliklerden uzak, sırça köşke oturmaktalar.

Olay bu günün meselesi değildir, dün de böyleydi ama bu devirdeki rahatlık geçmişe göre daha fazla…

Üreticinin, esnafın, işsizin vs. sorunlarını çözmek için uzaylı bekliyor, gibi bir havamız var.

Her dönemde il başkanları milletvekilliği hayali kurarlar ve seçildikleri dönemi etliye, sütlüye dokunmadan idare-i maslahat yaparak geçirirler.

Buna alışığız ama bu dönemki kadar siyasetin vasatlaştığı bir devir olmamıştı.

Kurtulmak için bunu dile getirecek eleştiri geleneğinden de yoksunuz.

Eleştirenler bizde dışlanır, iş bununla da kalmaz düşman, hain, satılmış denerek bir de linç edilir.

Bunun doğal bir sonucu geçmişten bu yana bizim siyasetimizde her yanlışa doğru diyecek, bu yanlışı benim siyasetçim yapıyorsa bir hikmeti vardır, diyerek tasdik edecek dalkavukluk en geçerli meslek olmuştur.

Sözüm ona dili sivriler bu şekilde sindirilince parti yöneticileri dalkavuk takımından gelen her bilgiye, görüşe kritiğini yapmadan itibar etmek zorunda kalır.

Oysa sokaktaki, çarşıdaki, pazardaki gerçeklikle sırça köşke aktarılanların frekansları aynı değildir.

Gerçek olan olay yerinde tutulan nabızdır.

Ama bizim siyasetçimiz halk arasına çıkmaya çekinir, üşenir, bunun yerine kulaktan dolma bilgilerle avunur, yağcılık kokan haberleri genelleştirir.

Halkın arasında nabız tutma metodunu İYİ Parti Lideri Meral Akşener uygulayınca baktı gördü ki, rağbet görüyor CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu da aynı yolu izlemeye başladı.

Bunlar da gösteriyor ki, gerçekleri en kestirmeden öğrenmenin yolu tarlada çalışan çiftçinin ayağına gitmekten, besiciyi ahırda ziyaret etmekten, çobanı otlattığı hayvanı başında dinlemekten geçiyor.

Bu yolu izlemeyince ne vatandaşın güveni kazanılıyor ne de oy için rıza oluşturuluyor.

Göreve yeni seçilmesinin ardından Aydınpost ailesi olarak hayırlı olsun demek için Şubat başında AK Parti İl Başkanı Ömer Özmen’i ziyaret etmiştik.

Laf süt üreticilerinin sorunlarına gelince Ömer Özmen bir üreticinin primlerin düzenli ödendiği sözlerini gerekçe göstererek “süt sektöründe bir sorun yok” dedi.

Bunun üzerine AK Parti’de önemli görevlerde bulunmuş halen de siyasi çizgisini devam ettiren besici bir dostumu aradım ve konuyu sordum.

Dedi ki:

“Ödenen litre ölçeğinde 30 kuruş olan prim yem fiyatlarındaki artışla karşılaştırıldığında besicinin derisini tuzlamaz.

Ayrıca Şubat 2021 başında teslim edilen sütün primi bürokratik işlemler nedeniyle ancak Nisan 15’de kesinlik kazanır.

Sürecin tamamlanması primlerin ödeneceği anlamına da gelmiyor. Üretici henüz daha 2020 Eylülünün primini almadı.

 Bu hafta hesaplara yatacağı rivayeti var.

Ekim, Kasım, Aralık primlerinin ne zaman ödeneceği ise henüz daha belli değil,” dedi.

Bir partinin halkla bağını kopardığına dair bundan iyi bir örnek yoktur sanırım.

Gerçekleri olay yerinde aramak sadece iktidar partisi için geçerli bir durum değildir.

Aynı görev muhalefet partileri için de geçerlidir.

İktidarın göremediği ya da işine gelmeyen gerçekleri muhalefet dile getirecek ki, iktidar çözüm için adım atsın…

Partilerin il, ilçe, belde ve mahalle teşkilatlarının varlığı bu görevler için değil mi?

Varsayalım ki, iktidar AK Parti İl Başkanı Ömer Özmen herhangi bir nedenle sorunlara ilgisiz kaldı…

Karşılığında CHP İl Başkanı Ali Çankır, İYİ Parti İl Başkanı Süleyman Demirci, MHP İl Başkanı Haluk Alıcık da mı susacak?

Üreticinin, esnafın, çiftçinin, besicinin, arıcının sorunlarını dile getirmeyecekler mi?

Maalesef Aydın’da görüntü bu…

Sanki partiler bileşik kaplar gibidir yani birisinde seviye ne ise diğerinde de odur, sözü partilerin Aydın ayağı için söylenmiş.

Sırça köşkte oturan komşusuna taş atmamalı sözü ise partiler arasındaki ilişkiyi özetler nitelikte…

Asıl üzücü olansa Aydın hakkında verilen her şey güllük gülistanlık havasının Ankara tarafından da ciddiye alınması ve Aydın’ın sorunsuz il kabul edilmesi…

Gerçekleri gizleyerek her şeyi süt liman göstermenin Türkiye ölçeğinde daha vahim sonuçları da var.

Kemal Öztürk’ün ifade ettiği şekilde resmi haber ajansı söz edildiği üzere ülkeyi güllük, gülistanlık görüyor olacak ki, Japonya esnafının salgınla ilgili haberlerini yapıyor

Siyasetçisi de ülkesindeki açlık sınırını vatandaşın cep telefonunun markasıyla belirlemeye kalkıyor.(Haber Türk,10 Şubat)

***

Gara şehitlerimize Allah rahmet eylesin, milletimizin başı sağ olsun