“Ben demiştim” diye başlayan konuşmaları eskiden beri sevmem.

Ama bazen öyle şeyler yaşıyoruz ki bunu demek zorunda kalıyoruz.

Bazen tehlike öyle bağıra bağıra üstümüze geliyor ki !

30 Ekim 2020 Cuma günü, saat 14.51’de İzmir Seferihisar açıklarında 7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Aydın’da yaşayan bir insan olarak depreme, sarsıntılara alışığım. En büyük sarsıntıyı, 1978 yılında Aydın’da gerçekleşen 5,5 büyüklüğündeki deprem sırasında yaşamıştım. Fakat 30 Ekim günü yaşadığım sarsıntı farklı ve çok şiddetliydi. Böyle bir sarsıntıyı ilk kez yaşadık.

17 bina yıkıldı. Bu yazıyı yazdığım an itibariyle vefat edenler 49, yaralananların sayısı ise 896 ya ulaştı. Çok büyük bir acı.

Saatler ilerledikçe, insan hikayeleri gelmeye başladıkça acı daha da arttı. Tanıdığımız, arkadaşımız, dostumuz, meslektaşımızın vefat ettiğini veya enkaz altındaki belirsizliğini duymak acımızı derinleştirdi.

04.05.2020 günü Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan bir televizyon kanalında yaptığı açıklama son derece dikkat çekiciydi.

Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan konuşmasında Aydın’dan doğru gelen bir Nazilli kırığı var. Bu Nazilli kırığı 1899 yılında etkindi. Ve yaklaşık 6,9 ve 7 büyüklüğünde deprem üretmişti. Denizli’den Aydın’a kadar her yeri yıkmıştır. Nazilli’de yapmış olduğu düşey akım 3 metre dolayındadır. Bu çok büyük bir olay. Nazilli’de, Aydın’da, Efeler’dei Germencik’te, Ortaklar’dai Pamukören, Kuyucak ve Kızıldere’de sıcak su olma nedeni Naziili kırığıdır. Deprem olan yerde sıcak çıkabilir. Sisam’da 5,5 ve 7 arasında deprem olabilir buda Kuşadası’nı etkileyecektir. Germencik’te 5 ile 7 arasında depremi buradaki jeotermal alanları etkileyebilir. Aydın, Nazilli, Germencik’te 5 ile 7 arasında büyük bir deprem bekliyorum” dedi.

Bu açıklamadan 6 ay sonra,  Prof.Dr.Övgün Ahmet Ercan’ın dedikleri gerçekleşti ve  30 Ekim 2020 7 büyüklüğünde bir deprem oldu.

Prof.Dr.Övül Ahmet Ercan’ın, 30 Ekim 2020 günü akşamı Fox Ana Habere konuşmacı olarak katıldığı programda yaptığı açıklamalar en az ilk konuşması kadar önemliydi.

Peki ne dedi?

30 Ekim günü gerçekleşen depremden sonra, kırık nedeniyle oluşan potansiyel güç Aydın, Germencik ve Ortaklar’da çok büyük bir deprem riskini ortaya çıkardığını, birkaç ay içinde büyük bir deprem olabileceğini ifade etti.

Zaten var olan deprem riski, 30 Ekim depreminde sonra daha da yoğunlaştı.

12.10.2020 günü yani depremden 18 gün önce “Jeotermal enerji santrallerinin oluşturduğu deprem ve çökme riski” başlıklı bir yazım bu köşede yayınlandı. Merak eden okurlarımız dipnottaki linkten bu yazıya ulaşabilir [1].

Yazıda, ulusal ve uluslararası düzeyde gerçekleştirilen birçok bilimsel inceleme ile JES nin bir bölgede faaliyete geçmesinden sonra depremlerde artışlar olabileceği bilimsel olarak ortaya konmuştur.

Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD)”nın finansal desteği ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı (ÇŞB) arasında imzalanan teknik iş birliği anlaşması kapsamında Jeotermal kaynaklarla ilgili olarak hazırlanan “Taslak Kümülatif Etki Değerlendirme Raporu” yayınlandı [2].

Bu araştırma ile Türkiye'de mevcut ve planlanan jeotermal kaynakların bölgesel bazda kümülatif etkilerinin değerlendirilmesi ve ileriye yönelik oluşabilecek pozitif ve negatif potansiyel etkilerin belirlenebilmesi amaçlanıyor.

Raporun 298.sayfasında “Jeotermal kaynakların değerlendirilmesine yönelik jeotermal akışkanın üretimi, re-enjeksiyonu, bu işlemlerin sıcaklık ve debi değerlerine bağlı olarak düşük şiddetli sismik aktivite gözlenebilir. Literatür çerçevesinde uyarılmış sismisite değerlerinin insanlar tarafından hissedilemeyecek derecede düşük olduğu görülmüştür. Ancak her ne kadar düşük şiddetli bir aktivite olsa da, mevcut tektonik yapıya etkisi çerçevesinde negatif bir etki olarak değerlendirilmektedir. Rezervuarın fiziksel ve kimyasal parametreleri ve oluşturan formasyonların kayaç dayanımına bağlı olarak üretim ve re-enjeksiyon değerlerinin doğru belirlenmesi gerekir. Aksi durumlarda, gerek jeotermal akışkanın çekimi sırasında zamanla azalan rezervuar içi basınç koşulları ile gerekse re-enjeksiyon sırasında fay aracılığıyla rezervuara geri basılan akışkanların sistemde oluşturduğu farklı sıcaklık-basınç değişimleri ile kayaçlarda mikro-sismik aktiviteler gerçekleşebilmektedir. Hem arama hem de üretim sahalarında, sürekli ve uzun süreli mikro-sismisite verilerinin kaydedilmesi, herhangi bir anomali ile karşılaşıldığında ise önlem alınması gerekmektedir.” şeklinde açıklama yapılmıştır.

Rapor ile jeotermal kaynakların değerlendirilmesine yönelik jeotermal akışkanın üretimi, re-enjeksiyonu, bu işlemlerin sıcaklık ve debi değerlerine bağlı olarak düşük şiddetli sismik aktivite gözlenebildiği, her ne kadar düşük şiddetli bir aktivite olsa da, mevcut tektonik yapıya etkisi çerçevesinde negatif bir etki olarak değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.

Sonuç olarak Rapor ile JES’nin yeraltındaki jeotermal akışkanın üretimi, re-enjeksiyonu, bu işlemlerin sıcaklık ve debi değerlerine bağlı olarak düşük şiddetli sismik aktivite gözlenebildiği, her ne kadar düşük şiddetli bir aktivite olsa da, mevcut tektonik yapıya etkisi çerçevesinde negatif bir etki yarattığı ifade edilmiştir.

Aydın,Denizli ve Manisa başta olmak üzere, Menderes ve Gediz havzasındaki birçok il, mevcut tektonik yapı nedeniyle ciddi bir deprem riski ile karşı karşıyadır. Halk bu tehlike ile yaşarken, kontrolsüz bir şekilde yoğun jeotermal enerji santrali faaliyeti mevcut olan deprem riskini daha da arttırmaktadır.

Boğaziçi Kandilli Üniversitesi verilerine göre, Aydın’da JES’lerin kurulduğu ilk tarih olan 1984 yılından önceki 35 yıl ile 1984 yılı sonrası 35 yıl içinde meydana gelen deprem sayılarını karşılaştırıldığında, 1984 yılı sonrası dönemde meydana gelen depremler 1984 öncesine göre yüzde 34 daha fazla olmuştur. Bu süreçte Aydın’da depremler en fazla, JES’lerin sayısal olarak en fazla olduğu-JES’lerin kurulu gücünün en fazla olduğu-JES’lerin en fazla kuyu açtığı-JES’lerin en derin ve uzun kuyu açtığı Germencik ilçesi ve etrafında meydana gelmiştir [3].

Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan’ın açıkladığı üzere 30 Ekim günü gerçekleşen depremden sonra, kırık nedeniyle oluşan potansiyel güç Aydın, Germencik ve Ortaklar ’da çok büyük bir deprem riskini ortaya çıkarmıştır.

Aydın çok büyük bir deprem tehlikesi ile karşı karşıya. Zaten var olan deprem tehlikesi katlanarak artmıştır.

İlk yapılması gereken, jeotermal enerji santralleri çevresinde sismik aktivite izlenmelidir. JES’nin faaliyeti yeraltında fayları etkilediğinin tespit edilmesi halinde de derhal faaliyetlerine son verilmesi gerekir.

JES’nin deprem riskini arttırdığı bilimsel incelemeler ve devlet eliyle hazırlanan raporlarda  açıkça ortaya konmuş iken, bunları görmemezlikten gelmek çok büyük bir hata olacaktır.

Bu yazıyla da birkez daha tarihe not düşüyorum.

Gelecekte tekrar “Ben demiştim” demek istemiyorum.

30 Ekim 2020 günü yaşamını yitiren hemşerilerimize Allahtan rahmet, yakınlarına ve bütün dostlara başsağlığı diliyorum.

Bedeni ve ruhu yaralanan herkese de geçmiş olsun.

 

[1] https://www.aydinpost.com/jeotermal-enerji-santrallerinin-olusturdugu-deprem-ve-cokme-riski-makale,3586.html

[3] Esra Kalkan, Analysıs Of Mıcroearthqaukes With Corrrelation Method At Salavatlı Geothermal Area, Aydın,