TOBB’un ASTİM’de yaptırdığı Teknik Lise’nin eğitim öğretime açılamamasını konu alan yazımızla ilgili(27 Eylül) arayan ASTİM Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Maraş konuyla ilgili konuşmak istediğini söylemesi üzerine bir araya geldik.

Buluşma incelemekte olduğum ASTİM’le ilgili bazı konuları da sorma fırsatı verdiği için de yararlı oldu.

ASTİM konusunu ileriki bir tarihe bırakarak bu yazıda okul konusunda Gökhan Maraş’ın anlattıklarını ve onun ardında yatan acı gerçekleri dile getirmek istiyorum.

Bilindiği gibi 24 derslikli okul sözleşmede yer aldığı şekilde TOBB tarafından tamamlanarak geçen yıl Valiliğe devri yapılmış.

Çevre düzenlemesi, ihata duvarı ve atölyeler sözleşmede bulunmadığı için eksik kalmış.

ASTİM Yönetimi de bu arada Valilikten okulun işletme hakkının devrini istemiş.

Bunun üzerine de Milli Eğitim Müdürlüğü özel bir Teknik Anadolu Lisesi türündeki okulda aranacak şartların neler olduğunu bildirmiş ve konuyla ilgili müdürlük bünyesinde bir komisyon kurulmuş.

ASTİM Yönetimi 2019 birim fiyatları üzerinden atölyelerin yapım, ders araç ve gereçleri ile ilgili piyasa araştırması yapmış ve karşılarına 12 milyon TL gibi bir masraf çıkmış.

Çok yüksek buldukları bu rakamı makul bir seviyeye indirmek için ASTİM olarak Milli Eğitim Müdürü Seyfullah Okumuş, Vali Yavuz Selim Köşger’le konuşmuşlar hepsi yardım için elinden geleni yapmasına karşılık konu yönetmelik değişikliği gerektirdiğinden, o da bakanlığın yetkisinde olduğundan sonuçsuz kalmış.

Konunun çıkmaza girmesi üzerine de Valilik devir işlemini bir yıl ertelemiş.

Olanlar hakkında Gökhan Maraş’ın söylediği şu:

“ASTİM Yönetimi olarak biz Valilikten okulda olması gereken ne varsa o şekilde eksikleri tamamlanarak işletme hakkının devrini istedik, atölye yapımı ve gerekli araç, gereç alımı bizim bütçemizi aşıyor ayrıca bu kriz ortamında ikmal inşaatı için üyelerimizin katkılarını teminde de zorlanırız.

Ama bunu söylerken biz okul defterini kapatmış, çözüm için ümidimizi yitirmiş de değiliz. Yeni çıkan Mesleki Eğitim Kanunu uygulama yönetmeliğinin çıkmasını bekliyoruz.

Ayrıca devir gerçekleşecekmiş gibi okul parselinin tapu meselesini çözdük, yollarını yaptık, doğalgazını getirdik, telefon hatlarını çektirdik, olası giderler için bütçeye ödenek bile koyduk,” dedi.

Gökhan Maraş’a kulağımıza gelen yaklaşık beş yıl önce bir özel eğitim kurumunun ASTİM’e yap işlet devret modeli bu günkünün benzeri bir teknik okul açmayla ilgili yer tahsisi isteğine neden olumsuz yanıt verdiklerini de sorduk.

Verdiği cevapta ASTİM olarak böyle bir okul açılması için yer tahsis etme yetkilerinin dışında olduğunu söyledi.

Özetle Gökhan Maraş’ın dedikleri bu…

Ancak anlatılanların altında sanayiciyle ilgili olanı Gökhan Maraş’a sorduğum fakat ikna edici bir yanıt alamadığım sorgulamaya muhtaç acı gerçekler var.

En düşündürücü olanı da aynı okulu bütünüyle 30 milyon TL harcayarak Manisa OSB yapıyor ve işletiyor da onlardan daha mı gariban ki, Aydınlı sanayici bir atölyeyi bile yapamıyor?

Başka bir deyişle bizim sanayicimiz kendini bu toplumun parçası saymıyor mu da bir okulun eksiğini tamamlamayı bir prestij meselesi olarak kabul etmiyor?

Güriş Germencik’e Meslek Yüksek Okulu yaptı ADÜ’ye devretti.

Kipaş Holding adına Hanefi Öksüz Söke OSB’ye Teknik Lise yapma vadinde bulundu.

Hani nerede Jantsa?

Hani nerede Alpler Pulluk?

Hani nerede Polatlar Makine?

Hani nerede Ok Kardeşler?

Hani nerede Sur Kapı?

Hani nerede Peksa?

Gökhan Maraş’a Manisa OSB, Güriş ve Kipaş gibi okul yapmada örnek firmalar parayı kepçeyle kazanıyor da sizinkiler kaşıkla mı, dedim.

Karşılığında “GÜRİŞ’in çalıştırdığı bir elin parmakları kadar oysa bu gün ASTİM’de dört bin kişi çalışıyor,” dedi.

İyi de ASTİM’deki firma adedi 133…Her halde hepsinin toplam sermayesi GÜRİŞ’ten en az beş kat fazladır, ona ne demeli?

Bu savunma bilindik, klasik bir gerekçeye dayanıyor.

Bu kadar vatandaşa ekmek veriyoruz, devlete de vergimizi ödüyoruz, yetmez mi, denmek isteniyor.

Bu da tam da bize özgü her şeyi devletten bekleyen ‘rant ekonomisi insan tipine’ ait bir savunma şeklidir.

Oysa ‘endüstriyel insan tipi’ davranış olarak bundan farklıdır.

Kazancından belli bir kısmı eskilerin göz hakkı dediği sosyal sorumluluklarına ayırır ve o meblağı her yıl kentteki sosyal, kültürel, sportif etkinliklere katkıda harcar.

Ayrıca acı doyurur, çıplağı giydirir.

Çünkü bilir ki, bizim örf ve geleneğimize göre tencerede pişiren kapağında yiyen pek makbul adam sayılmaz.

Yine bilir ki, varlık sahibi gerek kendi gerek serveti üzerindeki göz hakkını ödemezse o mal üzerindeki saltanatı daim sürmez

Onun içindir ki, sanayici bir ilin toptan kalkınmasında lokomotif olarak görülür.

Bu gün Manisa Vestel, Gazantep Sanko, Adana Karamehmetler, Kayseri Kadir Has, Konya Atiker, Alanya Aytemiz sayesinde adlarından daha fazla söz ettirmekte emsalleri ile rekabet edebilmektedirler.

Bunlardan Aydın’ın eksiği nedir, derseniz, derim ki:

BİR: Aydın’ın ortak sesi yoktur,

İKİ: Ortak aklı yoktur,

ÜÇ: Ortak vicdanı yoktur.

Eğer bir yerde bunlar yoksa meydan kifayetsiz muhterislere kalmış demektir ki, o memleketin vay haline!

Aydın’ın başetmesi gereken o kadar meselesi var ki…

Bir özür: Geçen yazıda 2004’de Aydın merkezdeki belediye seçimini AK Parti kazandığı halde sehven AK Parti ithal adayla CHP’ye kaptırdı denmiştir. Düzeltir siz okurlarımızdan özür dilerim.

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE! Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!