Son on yılın seçimlerinde siyasetçilerin olduğu kadar siyasetle ilgili vatandaşların en rağbet ettiği kimselerdi anketçiler.

Şirket yetkililerinin çıktığı kanallar izlenme rekoru kırardı, katıldıkları açık oturumlar herkesin en fazla ilgisini çeken programlar olurdu.

Sonra anketçi kitlesinin yavaş yavaş yıldızı sönmeye başladı ve birkaç seçimdir liderlerin güvensizlik açıklamalarının da etkisiyle anket firmaları dibe vurdu.

Gelinen noktada artık anketler topluma sonuç hakkında bilimsel veri sunmaktan çok ısmarlama sonuçlarla isteyenler tarafından rakip taraftarın moralini bozmakta kullanılıyor.

Artık günümüz koşullarında seçim kazanmanın felsefesi şu:

Kararlı seçmen zaten kararını vermiştir. Bir aday için kararlı seçmeni kararından döndürmek imkânsız derece zor bir iştir.

O bakımdan onlara harcanacak zaman ve parayı rakip parti seçmeninin moralini bozmada kullanmak zaman yönetimi açısından hem daha karlıdır hem de doğrudan sonuç almada daha elverişli bir eylemdir.

Bunun da yolu yalan anketler yayınlamaktan ya da besleme kalemler aracılığıyla uydurma haberler yaptırmaktan ve geniş kitlere o haberlerin yayılmasını sağlamaktan geçer.

Günümüz seçimleri artık bu tür profesyonel metotlar, sosyal medya ve görselliği ağır basan afiş ve reklamlarla oluşturulan güçlü algı sayesinde kazanılıyor. 

Bu seçimde iyice belirgin hale gelen görsel reklamlar bütün Türkiye’de söz birliği etmişçesine tek kalem ve fırçadan çıkmış görüntüsü veriyor.

Eğer aday erkekse:

Sağ el, sol göğüste, kalbin üzerinde…

Spor kıyafetli…

Tebessüm eden…

Üzerinde adı ve unvanı yazan yarım ya da boydan bir poster…

Kadınsa:

Annelik özelliğini öne çıkaran çocuk figürlü…

Sevgisini anlatmak için yaşlılarla birlikte çekilmiş boydan ya da yarım posterler bu seçimin modası.

Amaç ise belli:

Üstünlük algısı yaratmak…

Adını hafızalara kazımak…

Rakibin moralini bozmaktır.

Eğer reklam aşırıya kaçar da:

BİR: Yetim hakkına tecavüz, kul hakkı yeme olarak görülürse…

İKİ: Kurum yerine seçmen tarafından kişisel popülaritesini öne çıkarmak diye değerlendirilirse…

ÜÇ: Giderleri emanete hıyanet kabul edilirse reklam geri teper, zarara dönüşür.

Suiistimali önlemenin yolu ise seçimlere belli bir süre kala mesela en az üç ay ücreti belediye bütçesinden ödenecek başkanın görüntüsünün yer aldığı reklamlara yasak getirilmesidir.

 

HALUK ALICIK’A KARŞI YAPILAN AHLAKİ DEĞİLDİR.

Nazilli Belediye Başkanı Haluk Alıcık’la dört yıl önce personeli bir bayanla arasında geçen sertçe tartışma yeni olmuş gibi 8 Mart Dünya Kadınlar gününde sosyal medya üzerinden birileri tarafından servis edildi.

Tarafsız bir gözle bakıldığında olay Haluk Alıcık’ı suçlu gösterecek bir nitelik taşımıyor. Taşısaydı zaten karşı taraf mahkemeye başvururdu. Öyle olunca olay tamamen seçime bağlı bir yıpratma eylemi görüntüsü veriyor.

O sebeple olay hakkında yapılan yorumlar ses ve görüntü kaydı Millet İttifakına dâhil partilerin taraftarlarınca piyasaya sürülmüş olabileceğini akla getiriyor.

Gönül isterdi ki, CHP ve İYİ Parti il, ilçe teşkilatları ya da İYİ Parti Nazilli adayı Kürşat Engin Özcan olayı kınayan birer açıklamada bulunsunlar.

O açıklama bildiğimiz, tanıdığımız Kürşat Engin Özcan’ın siyasi geleceğinde bir kader denk noktası olabilirdi.

Çünkü bizim milletimiz o tür davranışları takdir eder ve zamanı gelince değerlendirir.

Bu şekildeki bir hareket sonucunda farz edelim ki, karşı aday seçim kazandı o koltukta gönül huzuru içinde oturmayı içine sindirebilecek mi?

Devran döndü, devir değişti ama seçimler söz konusu olduğunda şu Şark Kurnazlığı alışkanlığını bir türlü terk edemedik, gitti.

Bu tür centilmenlik dışı kurnazlıklara tevessül kadar tepkisizlik siyasetçiye ve siyaset kurumuna güven ve itimadı yok ediyor ve siyasetçiyi her seçimde biraz daha yalnızlaştırıyor.

 

ÖZLEM ÇERÇİOĞLU MUSTAFA SAVAŞ’A HODRİ MEYDAN DEMİŞ AMA…

Gazetelerden okuduk, Millet İttifakı Aydın Büyükşehir adayı Özlem Çerçioğlu rakibi Cumhur İttifakı adayı Mustafa Savaş’a Çiftlik Jeotermal Sahası’nı yeşil alan yapması için Hodri Meydan demiş, meydan okumuş.

Bildiğimiz düelloya davet cesaret isteyen, başarılması zor olan üstünlükler üzerinden yapılır.

Hodri meydana konu olan özellik çağıranda da varsa onun adı meydan okuma olmaz. Karşılıklı vuruşmaya davet olur ki, ona meydan okuma denmez, kavga denir.

Ayrıca Mustafa Savaş hodri meydana konu jeotermal santrallere taraftar da Özlem Çerçioğlu karşı değil.

Dahası Mustafa Savaş’tan farklı olarak Özlem Çerçioğlu’nun taraftarlığı tescilli.

Çünkü Aydın Büyükşehir Belediyesi Sultanhisar Belediyesi ile ortaklaşa kurdukları Aytermal AŞ Güney Koreli bir şirketin öncülüğünde Sultanhisar’da santral kurma hazırlığı yapıyor.

Üstüne üstlük o da herkes gibi jeotermal kaynaklı “çürük yumurta” benzeri kokudan şikâyet ediyor.

Ona ne diyelim?

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA YÜKLE!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA YÜKLE!