Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin katıldığı canlı yayında ekonomide öne çıkan konuları değerlendiriyor. Bakan Bilgin'in açıklamaları özetle şöyle: Sendikaların 'iyi oldu' demesini beklemek doğru değil. Kendi görüş ve taleplerini güçlendirmek için bazı şeyler yapıyorlar, kamuoyunun da 'açık sınırının altında' diye gerçek tahrip edilince sorun başlıyor. Ortaya koydukları açlık ve yoksulluk rakamları bilimsel değil. Ben bu konuda bir araştırma yaptırdım asgari ücret ile alakalı. Her sene yaptırıyoruz. Bu araştırmalar bir eğilimi tespit etmek için yapılır. İşçilere fabrikalarda yaptırdık araştırmayı. İşçiler 3 büyük şehirde 8 bin liranın üstünde istedi. Türkiye ortalamasında ise daha azdı bu rakam.

Sendikalarımızla tek tek görüştük. Sendika başkanlarının taleplerini aldım. Bana gelen en önemli şey; Türkiye'de sendikacılığın bir anlamda eleştirmesi gerektiğinden bahsedeceğim. 'Siz 8 bin liranın ne kadar üzerinde asgari ücret verirseniz, o kadar zor durumda kalırız' dediler. 'Neden' dedim, 'Bizim toplu sözleşmelerde aldığımız ücreti aşmanızı istemiyoruz, toplu sözleşmeyi etkiler' dediler. Sendikalarımızın daha pazarlıkçı, aktif, netice alıcı söyleme sahip olmalarını ifade etmek için söylüyorum. Konfederasyonlara da sesleniyorum burada; Türkiye'de en yüksek toplu sözleşme yaptıkları yerde 10 bin liranın üzerinde kaç işyerinde sözleşme yaptılar? Bahsettiğiniz ücretler toplu sözleşmelerinizde var mı?

"ENFLASYON KUR SABİTLENMİŞ DURUMDA"

Ankara'da 15 marketten alınan fiyatla, Türkiye'nin açlık sınırı algısını yönetmek nasıl bir sorumsuzluktur? Bunu şiddetle reddediyorum. Bizim belirlediğimiz asgari ücret büyük işçilerin büyük çoğunluğu tarafından makul bulunmuş, değerli bulunmuştur. Bir matbaada dergi çıkaran arkadaşlarımız beni aradı ve telefona bağladı, arkadaşlarımız alkışlarla karşıladı.

Bugünkü şartlarda verilebilecek asgari ücrettir. Şimdi enflasyon kur sabitlenmiş durumda. Enerji fiyatlarında yükseliş yok, hatta bir miktar düşüş var. Asgari ücretin yükselmesinin bütün fiyatlara yansıyacağını söylemek mümkün değilde. Bu artış enflasyonu sınırlı derecede etkiler.

"BİZİ YIL SONUNA KADAR GÖTÜRECEK ASGARİ ÜCRET BELİRLEDİK"

Asgari ücret yüksek belirlendikçe, reel olarak yukarıdaki ücretlerde yüzde 100 artmıyor ama yüzde 60 artıyor. yüzde 70, yüzde 80 artıyor. Aşağıdan yukarıya artıyor. Nitelikli emekte bu artış daha yüksek. Daha düşük usta, işçi asgari ücretin bir kademe üzerinde yer alıyorlar. Türkiye'de enflasyon dizginlenirse asgari ücret reel artışlara tekabül edecek şekilde sürdürülürse ücretlilerin milli gelirden aldığı payı yukarıya tırmandırır.

Enflasyon kontrol altına alındı. Bir an önce önümüzdeki yıl sonunda yüzde 20'lere düşeceğini tahmin ediyoruz. Mayıs/Haziran'da yüzde 35-40 düşmesini bekliyoruz. Bizim emekçileri koruyan ücret politikasını, toplu sözleşmelerinin üzerinde asgari ücret belirliyoruz. Burada sayın Cumhurbaşkanımızın desteği var. Asgari ücretlerin üzerindekini de koruyacak politika izliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız 'Önümüzdeki yıl sonunda yüzde 20'leri göreceğiz, endişe etmeyin' dedi.

1 yıl önce savaş, pandemi olacağını biliyor muyduk? Olağanüstü şeyler olmazsa bizi yıl sonuna kadar götürecek asgari ücret belirledik. Olağanüstü şartlarda yeniden müdahale ederiz, geçen sene nasıl Temmuz ayında müdahale ettiğimiz gibi. İhtiyaç olursa geçen seneki gibi zam yapılabilir.

"TÜRKİYE'NİN MODELİ İHRACATA DAYALI BİR EKONOMİDİR"

Kalkınma büyümenin arkasından gelir. Büyümeyi sürdürmek lazım. Büyümeyi süreklileştirmenin kaynakları nelerdir? Türkiye hep yüksek faiz, enflasyon, devalüasyon sarmalı içerisindeydi. IMF'ye müracat edilmiş, kredi alınmıştır, bu sarmal devam etmiştir. Türkiye'nin gerçekliğine ters düşen varsayım; Türkiye borçlanmasız, cari açıksız büyüyemez yaklaşımıdır. Bunları değiştirmek üzere Türkiye yeni politika belirlemiştir.

Öyle bilinmeyen bir politika değildir. İhracata dayalı bir ekonomi politikasıdır. Türk parasını aşırı değerli tutarsanız Türkiye'yi ithalat cenneti haline getirirsiniz. Türkiye'nin ortalama enerji açığı nedir son 10 yıldır, 45-50 milyar arasındadır. Bu sene yıl sonu itibariyle 100 küsur milyar. Türkiye'nin stratejisi enflasyona rağmen büyüme. Tasarruf cebimize koyduğumuz para değildir; yatırıma dönüşendir.