“Miss Türkey 2006”  Güzellik Yarışması birincisi… Üniversite mezunu… Evli, iki çocuk annesi… Didim Büyükşehir Belediye Meclis üyesi… Seda Sarıbaş adlı genç bayan AK Parti’ye Kadın Kolları Başkanı oldu.

Eşi Sedat Sarıbaş da Didim İlçe yönetim kurulu üyesi… Yani dışarıdan değil AK Parti ailesinden birisi…

Burada bir sorun yok da… Sorun Seda Sarıbaş’a Kadın Kolları Başkanlığı gömleğinin bol gelip gelmeyeceğinde…

En açığından en koyusuna kadar AK Parti’yi meydana getiren muhafazakâr renklerin bütününü temsil edip edemeyeceğinde…

Ayrıca horlanmış, ötelenmiş, dışlanmış, sokakta kalmış biçare kadınların dertleri ile hemhal olup olamayacağında…

Yani duygudaşlıkta…

Mesela Seda Sarıbaş koca dayağı sonucu kucağının çocuğu ile meydanda kalan çaresiz bir anneye şemsiye olmak için çırpınır mı?

 Üniversitede okutma derdine düşmüş imkânsızlık içinde kıvranan bir gence burs temini için gecesini, gündüzünü harcar mı?

Üniversiteyi bitirmiş, kendini ailesine yük gören işsiz, onun için de evlenememiş genç kızlar onun uykularını kaçırır mı?

Bir özelini ancak onunla paylaşmak isteyen bir genç kadını saatlerce dinleme sabrı gösterebilir mi?

Bir“merkez”  insanı olarak “kenarın” sosyolojik ve psikolojik atmosferine, orada yaşayanların iç dünyalarına nüfuz edebilir mi?

Mesela yer sofrasında bağdaş kurarak, bir tabaktan çala kaşık, çekinme emaresi göstermeden onlarla yemek yiyebilir mi?

Yoksa var gücünü medyatik görünmeye harcar da kenar insanına tepeden mi bakar?

Seda Sarıbaş hakkında merak edilen sorular bunlar…

Bu sorularla sözü edilen konular vakti zamanında Recep Tayyip Erdoğan’ı İstanbul Belediye Başkanlığına, ardından da iktidara taşıyan yolun kilometre taşlarıydı.

Recep Tayyip Erdoğan’ı ilk önce başkanlığa sonra başbakanlığa erkekler değil kadınlar taşımıştır.

“İstanbul’u 1994’de siyaseten fetheden zamanın Refahlı kadınlarıdır” sözü o bakımdan boşa söylenmiş bir söz değildir..

O dönemde bütün İstanbul dönemin Refah Partisi tarafından bilgisayara yüklenmişti ve kadınlar nerede muhtaç ya da çaresiz aile varsa imdadına koşmuştu.

Mesela doğum yapan taşralı bir kadının Anadolu’dan ailesi yetişmeden ilk ziyaretçileri partili o kadınlardı.

Hayat kadınlarını, bar ve pavyonlarda çalışanları “sistemin sizi içine sürüklediği bu rezillikten kurtaracağız” sözü ile ilk defa muhatap alan birileri çıkmıştı.

Bunları 1994 seçimleri öncesi bir sohbetimizde bana eski Aydın Belediye Başkanlarından Cevat Aldemir anlatmıştı ve rahmetli üç ay öncesinden Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kazanacağı öngörüsünde bulunmuştu.

Ta o zamandan çoğunluğu orta gelir grubunu meydana getiren hayatın ve sistemin yükü altında ezilen kadınlar bu misyonun görünmeyen gizli gücü olmuştur.

Onlar bu çalışmalarıyla Osmanlı’nın ilk döneminde Sarı Saltuk’ların, Gül Baba’ların Rumeli’ye geçip Balkanların fetih alt yapısını hazırladığı gibi milleti AK Parti iktidarına hazırlamışlardı.

Zira o dönemde başörtüsü üzerinden resmi ideolojinin mağdur ettiği, ötekileştirdiği, üniversiteden dışladığı kadınların özgürleşme hikâyeleri vardı.

Onun için iktidar olmak gerekiyordu… Olundu… Bakıldı görüldü ki iktidar olmak yetmiyor… Muktedir olmak gerekiyor… Çalıştılar.

 Mesela Aydın’da o dönemlerde on iki yıla yakın Kadın Kolları Başkanlığı yapan Demet Pilevneli organizesinde AK Partili kadınlar abartısız Aydın’da bütün kapıları çaldılar. Götürdükleri kahveyi ev sahibi ile beraber içtiler… İçerken de hikâyelerini anlattılar, “oy istemeye gelmedik, sorun dinlemeye geldik” dediler.

Böylelikle kadınların oylarını aldılar… Alamadıklarının gönüllerini aldılar… AK Parti hakkındaki önyargıları böyle yıktılar.

Bunu sadece Aydın’da değil bütün Türkiye’de uyguladılar… O yasaklı yılların kadınları particiliği ve siyaseti böyle yaptılar.

Yasaklar kalktı hikâye de bitti… O Heyecanın yerini karşı mahalleye nispet edercesine son model araba binme, markalı giyinme, lüks yerlerde yiyip içme ve kahvaltı zevki aldı.

Şimdi herkes Servete… Şöhrete… Lüks yaşama… Makama… Modaya olan açlığını giderme derdinde…

Seda Sarıbaş hakkında da merak edilen onun bir başkan olarak ilk dönem kadını mı olacağı, diğeri mi? Yoksa o bir projenin mi parçası?