Her ne kadar kendi üstün gayretleriyle olmasa da konjonktür gereği dört milletvekili çıkarmaları AK Parti’ye Aydın’da büyük moral oldu.

Bunu biraz da Rıza Posacı’nın şansına bağlamak lazım.

Eğer Deniz Debboylu “bir milletvekili nasıl olsa garanti” havasına girmeseydi iki yüz oyla 4. Milletvekilliği MHP’den AK Parti’ye zor geçerdi.

Sadece o da değil eğer CHP, HDP’yi baraj aşırma, İYİ Parti’ye de koltuk çıkma işine girişmeseydi fazlasıyla alacağı bin oyla 4. milletvekilliğini alır, AK Parti’ye bağışlamazdı.

Ama seçimin böyle cilveleri her zaman vardır. Bazen istemeyerek de olsa rakibe çalışırsınız.

Bunları hatırlatmamın nedeni AK Parti’nin dört milletvekili kazanmasının Ömer Özmen’in hayalini kurduğu BŞB’yi almaya yetmeyebileceğidir.

Murat Alpdoğan’ın konuğu olarak katıldığı Aydınpost Radyo canlı yayın programında o CHP ile aralarındaki makasın kapanmak üzere 10 bin 500’lere kadar düştüğünü ve az bir gayretle BŞB’yi kazanacaklarını söyledi.

Bu hesap doğru mu?

Değil… Bakın neden?

Bir defa BŞB için ölçü milletvekilliği değil Cumhurbaşkanlığı oylarıdır.

Nedeni de milletvekilliğinde çeşitli nedenlerle HDP’ye ve İYİ Parti’ye giden CHP oyları cumhurbaşkanlığında Muharrem İnce’ye dönmüştür. Yerel seçimlerde de zaten kendisinin olan bu oylar CHP’de toplanacaktır.

O nedenle Ömer Özmen, hesabını Muharrem İnce'nin 312 bin 871 oyu üzerinden yapması gerekir. O zaman makas söylediği gibi 10 bin 500 olmaz.

Eğer cumhur ittifakı yerel seçimlerde de devam edecek olursa AK Parti için ölçü Tayyip Erdoğan’ın oyudur ki, o da 268 bin 628’dir.

O takdirde ikisi arasındaki makas 44 bin 243’dür.

Şayet AK Parti tek başına girecek olursa işte o zaman ölçü milletvekilliğinde yurt dışı oylarıyla toplamda aldığı 237 bin 771 oydur. O zaman da ara daha da açılır 75 bin 100…

Bunun anlamı şudur:

Eğer AK Parti BŞB’yi almaya kesin kararlıysa ilk şart kazanma iradesini ortaya koyması, teşkilatlarını ve partililerini bu işe inandırması gerekir.

Bu aynı zamanda halkta AK Parti hakkında bu ana kadarki yerleşik  “çöplükte bizden fazla sesi çıkacak horoz görmektense nemelazım BŞB varsın kaybedilsin” algısının da yıkılması demektir.

İkinci olarak da kazanmanın yolunun MHP ile ikili ya da İYİ Parti’nin de katılımıyla üçlü bir ittifaktan geçtiğini AK Parti yönetimin idrak etmesidir.

Gerek Ömer Özmen’in ifadeleri gerekse dört milletvekilinin MHP İl Başkanı Burak Pehlivan’ı toplu ziyaretleri ortaklığın MHP ile devam edeceğini gösteriyor.

Bu durumda AK Parti kurmaylarının ilk yapacağı 24 Haziran’da ittifaka oy verdiği halde Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermeyen 28 bin 350 seçmenin niye oy vermediğinin araştırmasını yapmaktır.

Diğer bir konu da MHP’li Germencik Belediye Başkanı Ümmet Akın BŞB’ye adaylığını ilan edeli yaklaşık bir yıl oldu. İttifak halinde BŞB başkan adayı AK Partili olacaksa Ümmet Akın’a nasıl çözüm bulunacak?

Bunlar öyle “birkaç belediye meclis üyesi verelim” edasıyla çözümlenecek sorunlar değildir. Üzerinde ince ve titiz bir çalışmayı ve fedakârlığı gerektiren konulardır.

AK Parti bu gibi sorunlara gerçekçi çözüm üretebilecek mi yoksa “ben ağa kapısıyım” kibrine mi bürünecek?

Bütün mesele BŞB adayı bir AK Partili olacaksa bu kim olacak?

Gerçi Reis bu konuda çerçeveyi çizdi:

Yeni bir yüz olacak…

Halkta karşılığı olacak…

Burnu büyük, kibirli olmayacak.

Tabi tanımlamak kadar o özellikleri taşıyan birisini ciddi olarak aramak, bulmak ve projeleri hazırlanarak halka anlatmak üzere en geç eylül başında piyasaya sürmek de bir o kadar önemlidir.

AK Parti tanıma uyan aday bulacak mı, yoksa bu işi Reis’in ölçülerini dikkate almadan bir parti büyüğüne ihale mi edecek?

İhale şöyle bir sonuca yol açabilir:

İktidar değişikliğine yol açmayacak bir yerel seçimde seçmen, adayı geçmişiyle ölçerek, tartarak, ince hesap yaparak, kırk yıllık defterleri karıştırarak deyim yerindeyse tam altı okkaya vurarak oyunu kullanır.

O nedenle MHP ile ittifak yapılacak olursa geçmişte milli eğitim, sağlık başta devlet dairelerinde MHP’li avı yapılmasından dolayı mağdur olan kesim doğal olarak bu kimlikteki bir adaya oy vermez.

Çeşitli katakullilerle mesela okul müdürlerinin görevden alınmasında aday olan şahıs siyaseten başrolü oynamışsa, mağdurların fırsat bu fırsat deyip ondan hıncını almalarından daha doğal ne olabilir?

24 Haziran'da MHP’li önemli bir kesimin cumhurbaşkanlığında Recep Tayyip Erdoğan’a oy vermemelerinin temelinde yatan asıl neden budur.

İşte Reis’in yeni, yıpranmamış, halkta kredisi olan yüzler arayın, bulun talimatının temelinde bu vardır.

Sonuç olarak özetlersek eğer AK Parti kurmaylarının gerçek niyeti BŞB’yi kazanmaksa:

1-Bir irade ortaya koymaları,

2-Hesabı doğru yapmaları,

 3-İttifaklarla eksiklerini tamamlamaları,

4-Yüzü eskiyen BŞB adayından geri durmaları gerekir.

Yoksa Ömer Özmen’in ifadesiyle “açık ara ikinci parti” olurlar.

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA